“Acaba neden bu duruma düştük? Sanki içimizde yürek diye bir şey kalmamış gibi.”
“Yaşamayan insanlara cennet umudundan nasıl söz edilebilir? Kendi ruhları çiğnendiği, kederlere gömüldüğü bir anda onlara nasıl Allah’tan söz edilebilir? Onların yardıma ihtiyacı var. Ölüme boyun eğmeden önce yaşamaları gerek.”
“Her şey bitmemişti. Korkunun yerini öfke aldığı sürece hiçbir zaman her şey bitmeyecekti.”
“Halkın ruhunda büyüyen gazap üzümleri olgunlaşıp ağırlaşıyor ve bağbozumunu hazırlıyordu.”
Gazap Üzümleri, kapitalizmim işçinin emeğini nasıl sömürdüğünü gözler önüne seren bir başyapıt.
Joad ailesi bir Amerikan rüyasına kapılır, daha verimli topraklarda çalışmak, daha iyi şartlarda yaşamak için umuda yolculuğa açılır.
Bir otomobili kamyona dönüştürerek çıktıkları bu
mecburi yolculuk hiç de düşledikleri gibi geçmez ne kadar çabalasalar o kadar batar, ne kadar çok çalışsalar da o kadar sefalete düşerler. Bu sırada yıkılan hayalleri açlık, yoklukla olan sınavları öfkeye, isyana dönüşür.
Her ne zorluk yaşanırsa yaşansın en zor anların inançla,birlik beraberlikle aşılabileceğini gözler önüne seren bir eser, sonlara doğru gözyaşlarınıza engel olamayacaksınız.
Aslında bu hikâye çok tanıdık zalim aynı mazlum aynı…peki ya insanlık ?
Steinbeck en sevdiğim yazarlardan ve en kült iki eserini de bu seneye sığdırmanın haklı gururunu taşıyorum