320 syf.
·
Puan vermedi
Hera'ya Veda
Ne güzeldi seni okumak.canım Hera,ne güzeldi seninle tanışmak.Hera'nın bu acı veren gücünü hissetmek çok yorucuydu,okurken hem eğlendim,hem de yoruldum.Ama Gamze hikayeyi öyle bağlamış ki,yorulduğuma değdiğini hissettim sonunda.Hera bu gizemli gücüyle uğraşırken,aşkı da tanıyor aynı zamanda.Romantik komedi kitaplarının tanımı budur,aşkı yaşarsınız doya doya.Ama burada genç bir kızın aşkla birlikte kendini de tanıma hikayesine şahit oluyoruz okudukça.Beni içine kattı,okudukça da okuyasım geldi.Daha ne isterim bir kitaptan.
Çemberin Altında
Çemberin AltındaGamze Aydeniz · Ephesus Yayınları · 20202,162 okunma
insanlar, Allah'ın marifetini taleb et- mekte, merkebine bindiği halde, merkebini arayan ve darb-1 mesel olarak gösterilen bir sarhoş gibidir.27 Açık nesneler is- tenildikleri zaman çetin olurlar, işte işin sırrı budur. Bina- enaleyh bu konu incelensin. Bunun için denilmiştir (Şiir): "Şüphesiz ki göründün. Hiç kimseye gizli değilsin; Ancak ayı tanımayan köre gizlisin! Fakat belirlilik içinde perdeli ol- duğun halde gizlendin. Acaba tanımakla perdelenen nasıl ta- nıyacaktır?"
Reklam
Duygular insanın içinde kendiliğinden varolmaz. Onları Yaratıcı yaratır.
"Kedi aç galiba, miyavlıyor, dedim ve besledim." "Hayır Kırmızı. "Kedi aç demek bir düşüncedir. Benim sor- duğum senin içinde oluşan şey..." "Hımm, kedinin acıklı sesini duyunca içim buruldu. Evet, acıma diyebilirim. Evet, evet acıma hissi ona karşı hissettiğim buydu. "Hadi şimdi bunu da käğıda
Sayfa 298Kitabı okudu
Nefis ve Nefsin Terbiyesi
Müberra dinimiz İslâm'ın ayırt edici vasıflarından biri de, in. sanı olduğu gibi, yani gerçek kimliği ile kabul etmesidir. Beşer tabiatında bulunmayan şeyleri ona suni bir şekilde yüklememesidir. İslâm dini bu anlayışla insanoğlunu terbiye etmeyi amaçlamış, onu fıtri yapısıyla yücelikler arasında bocalatmamıştır. Bu gayenin gerçekleşebilmesi
ey ilim ezbercisi işte ilim budur!
bir ilim vardır ki her şey unutulduğu, ortada hiçbir şey kalmadığı zaman başlar. bir ilim vardır ki ismi bilmemek, görmemek, anlamamak, tanımamaktır.
Cinsellik tertibatının içimize kazıdığı Faustvari antlaşmanın günaha çağrısı şöyledir: Bütün yaşamı bizatihi cinsellikle, onun hakikati ve egemenliğiyle değiş tokuş etmek. Cinsellik ölüme değer. İşte günümüzde ölüm içgüdüsünün cinselliğin içinden geçmesinin anlamı -ama görüldüğü gibi salt tarihsel olarak anlamı- budur. Batı uzun zaman önce aşkı keşfettiğinde, ona ölümü kabul edilir kılacak derecede değer verdi; günümüzde her şeyin üstünde yer alan bu eşdeğerlilik iddiasında bulunan cinselliktir. Cinsellik tertibatı iktidar tekniklerinin yaşamı kuşatmasını sağlarken, onun işaretlediği hayali cinsellik noktası, herkeste ölümü kabul ettirebilecek kadar hayranlık yaratır. "Cinsellik" adındaki bu hayali öğeyi yaratmakla, cinsellik tertibatı en temel iç işlerlik ilkelerinden birini ortaya çıkardı: cinsellik arzusu, cinselliğe sahip olma, ona ulaşabilme, onu keşfedebilme, azat edebilme, söylem düzeyine getirebilme, hakikat içinde formüle edebilme arzusu. Cinsellik tertibatı, "cinsellik"in kendisini arzulanacak bir şey gibi kurmuştur. Her birimizi cinselliği tanıma, onun yasa ve iktidarını gün ışığına çıkarma buyruğuna iten şey, bu arzulanır olma durumudur; gerçekte bizi, içinde kendimizi görür gibi olduğumuz bir seraba benzeyen o cinselliğin kara parıltısını benliğimizin derinliklerinden yüzeye çıkaran cinsellik tertibatına bağlamasına rağmen, bütün iktidarlara karşı cinsel etkinliğimize dair hakları savunduğumuzu zannettiren de bu arzulanır olma durumudur. - Michel Foucault
Reklam
Ey Vedûd’un habibi! Ey kalplerin tabibi! Hidayetin güneşi! Enbiyanın hatemi! Tevâzunun madeni! Seni okumak, Seni tanımak, Seni anlamak, Gül misali sana susamak, Budur işte asıl yaşamak!
kimse zevkin iyi hissettirmediğini söyleyemez. tanımı gereği yapması gereken şey budur . Ama bugün Marcus Aurelius sana (aynı kendisine yaptığı gibi) o zevklerin erdemle yarışamayacağını hatırlatıyor. Seksten gelen dopamin salgısı anlık bir şeydir. Bir başarının vereceği gurur ya da kalabalığın coşkulu alkışları da öyle. Bu zevkler oldukça güçlüdür ama birdenbire ortadan kaybolurlar ve bu da bizim daha fazlasını istememize yol açar. Peki daha uzun sürecek ya da daha kontrolümüz altında olan ne var? Bilgelik, iyi bir karakter, ağırbaşlılık ve nezaket.
Önsöz
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz. Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Sayfa 9 - Otonom Yayıncılık -1. Basım Şubat 2022, İstanbul - Kitabın Özgün Adı : The Third Unconscious - The Psycho-sphere in the Viral Age
Hüzün olmadan neşeyi, soğuk olmadan sıcağı tanımak mümkün mü? İşte insanın yanılgısı budur. Tüm güzel ilişkiler mutlu sonla biter zanneder.
Özgür Uysal
Özgür Uysal
Reklam
"Kendi soyuna ihanet edenin âkıbeti budur!"
Gurbet Hikâyelerinde nefes nefese memleketine koşuyordu Refik Halit. "Keklik" bir av hikâyesi miydi sahi! "Nazlı" gerçekten "Nazlı," tuzağa düşürülen keklikler gerçekten "keklik" miydi! Yavuz Sultan Selim'in Kuşçular Çarşısından beşyüz altına satın aldığı kekliği bilmiyor olamazdı Refik Halit hikâyesini yazarken. Başka keklikleri güzel ötüşüyle tuzağa düşüren bu keklik için satıcı üç yüz altın istemiş, tebdili kıyafetle alışveriş yapan Yavuz Sultan Selim, beşyüz altın verip satın aldıktan sonra kafasını koparmıştı kekliğin. Kuşçu şaşkınlık ve dehşetle bağırmıştı tanımadığı müşterisine, "En maharetli kekliği öldürdün, yazık değil mi be adam!" Bunun üzerine şu cevabı vermişti Yavuz: "Kendi soyuna ihanet edenin âkıbeti budur!"
288 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
YAŞAM UZUNDUR AMA İYİ DEĞERLENDİRİRSENİZ
Bir hedef bulacaksınız, o uğurda çalışacaksınız, hedefinizi gerçekleştirmek için bir yol arayacaksınız, yol yoksa da o yolu yapacaksınız. Hedef bulmak, yol açmak ve aynı yoldan geri dönmemek.. Hayattaki gayemiz budur!
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
'nın en beğendiğim eserlerinden biri oldu kuşkusuz. İnsanın yaşamına anlam katma çabalarında atılması geren adımları
İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?
İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?İlber Ortaylı · Kronik Kitap · 20225,5bin okunma
Komünizm, cemaat: Bu tür terimleri terim* yapan şey, tarih ve tarihin görkemli düş kırıklıklarının bu terimleri bize ha­rabeyi çok gerilerde bırakan bir felaket zemininde tanıtmış olmasıdır. Şerefine gölge düşürülmüş veya ihanete uğramış kavram diye bir şey yoktur, ancak sahte-sahici bırakımları [abandan] olmaksızın "uygun" düşmeyen (bu, basit bir olum­suzlama değildir) kavramlar vardır; işte bunları kolay kolay reddetmemizi veya tanımazlıktan gelmemizi engelleyen şey budur. İstesek de istemesek de, bizi bu kavramlara bağlayan şey özellikle onların kusurlu olmalarıdır defection: mev­cudiyete gelmemeleridir].
Bir mevlevi olan Ahmet Eflaki'nin, Menâkıbu'l-ârifin'den bir pasaj aktarmak istiyorum: "Sultan Veled buyurdu ki: Bir gün babam/Mevlânâ medresede bilgiler saçıyordu. (Bu arada) Halis mürit; kendi şeyhinin herkesten üstün olduğuna inanan kimsedir. Meselâ: Bir adam Bayezid'in müritlerinden birine 'Senin şeyhin mi büyük, yoksa Ebu Hanife mi?' diye sordu. Mürit 'Benim şeyhim' diye cevap verdi. Sonra 'Ebu Bekir mi büyük, senin şeyhin mi?' diye sordu. O yine 'Benim şeyhim' diye cevap verdi. (Nihayet) O birer birer bütün sahabeyi saydı, fakat mürit yine şeyhinin hepsinden büyük olduğunu söyledi. Sonra 'Muhammed mi büyük, senin şeyhin mi?' dedi. O yine 'Benim şeyhim büyüktür' dedi. En sonunda 'Tanrı mı büyük, yoksa senin şeyhin mi' diye sordu? Mürit 'Ben Tanrıyı şeyhimle gördüm, şeyhimden başka bir şey tanımam, hep onu tanırım' dedi. Başka bir müride de "Tanrı mı büyük yoksa senin şeyhin mi?' diye sordu. Bu mürit de 'Bu iki büyük arasında hiç fark yoktur' dedi. Ariflerden biri de 'Bu iki büyükten daha büyük biri lazımdır ki o, farkı ortaya koysun' demiştir." İşte tarikatlardaki şeyhin konumu budur!
Sayfa 194 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Tarihi uyarı !
Şimdi ihtilal, iktidarı bir defa ellerine geçirmiş olanlar tarafından yapılıyor. Son zamanların modası budur. Seçimle iktidara geliyor. Devletin vasıtalarına el koyuyor. Fakat seçimle gitmek ihtimali ufukta görüldü mü: "Ben buradan gitmem!" telaşına düşüyor... Şimdi iktidarda bulunanların, iktidarı ellerinde bulunduranların, milletleri ihtilale nasıl zorladıkları, İnsan Hakları Beyannamesine girmiştir. Eğer bir idare insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa, o memlekette ayaklanma olur. Buna meydan vermemek için, idarelerin demokratik yolla olması, insan haklarının yürürlükte olması şarttır. Eğer insan hakları yürütülemez, vatandaş hakları zorlanırsa, ihtilal behemehâl olur… Biz, böyle bir ihtilal içinde bulunmayız. Bulunamayız. Böyle bir ihtilal, dışımızda, bizimle münasebeti olmayanlar tarafından yapılacaktır! Biz, demokratik rejim dedik. Demokratik rejim istedik. Demokratik rejim kurulmuştur. Bu demokratik rejim, istikametinden ayrılıp, onu baskı rejimi haline götürmek, tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam!.. Arkadaşlar! Şartlar tamam olduğu zaman, milletler için ihtilal meşru bir haktır!... -İsmet İnönü
Sayfa 399 - Remzi Kitabevi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.