"Size Allah'ın ayetleri okunurken, üstelik Allah Resulü de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir." (Al-i İmrân 3/101)
Bu hitap vahyin ilk muhataplarına değil tüm çağlaradır. Kur'an elimde, peki ben ne kadar tanıyorum onu? Tanımak için çaba sarf ediyor muyum?" Kitap bunun için yazılmış.
Kur'ân-ı Kerim'i bizlere tebliğ eden aynı zamanda tebyin ve ta'lim eden Efendimiz (sas), " Kur'ân-ı Kerim'i okuyun. Zira Kur'an, kendini oku- yanlara kıyamet günü şefaatçi olarak gelecektir. Zehraveyni (Bakara ve Al-i İmrân sûrelerini) okuyun. Çünkü onlar kıyamet günü iki bulut veya gölge veya saf tutmuş iki grup kuş gibi gelecek, okuyucularını müdafaa edeceklerdir. Bakara Sûresi'ni okuyun. Zira onu okumak berekettir. Terki ise pişmanlıktır. Onu tahsil etmeye sihirbazlar muktedir olamazlar." (Müslim, Mûsafirîn, 252) diye buyuruyor. Okumak ve anlamak yetmez "Anlamak, sadece bilgilenmek ve bazı malumatların sahibi olmak demek değildir. Anlayıp fehmetmek, kavrayıp fikretmek onu içselleştirmek, idrak etmek, onunla birlikte yaşamak ve onu hayata taşımaktır.
Bunun için inanan insanın temel derdi, "Vahyi Hayata Taşımak olmalıdır. Tüm çabası, gayreti bu yolda olmalı, hayatının hiçbir karesini böyle bir idealden mahrum bırakmamalıdır. Vahiy, hayatının her alanına hakim olmalı, onunla yaşamalı ve onunla can vermelidir. Vahyin hayat kitabı olması için insanın önce bu kitabı tanıması gerekir. Taşımak için tanımak lazım"
Allah hepimize Kur'an ile amel etmeyi, Kur'an ahlakı ile ahlaklanmayı nasip etsin. Amin