"Karanlık dönemlerden geçmenin yolunun sahte aydınlıkların peşinden koşmak olduğu söylenmez mi? Tıpkı dağda, ilkbaharda, insan bir akarsuyun ortasında kaldığında, kıyıya ancak bir kaygan taştan diğerine basa basa geçmesi gibi."
Eğer önündeki kapılar bir daha yüzüne kapanacak olursa, hayatının sona ermediğini düşün. Sona eren şey yalnızca hayatlarının birincisidir ve diğeri başlamak üzere sabırsızlanmaktadır. O zaman bir gemiye bin, seni bekleyen bir kent vardır.
Bütün mutluluklar geçicidir; ister bir hafta sürsün, ister otuz yıl, son gün geldiğinde aynı gözyaşları dökülür ve bir gün daha sürsün diye cehennem ateşlerine razı olunur.