Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Beyinlerimizin içinde evrimleştiği sınırlı dünyada küçük nesnelerin hareket etmesi, hareketin arka planı gibi gözüken büyük nesnelerin hareket etmesinden daha olasıdır. Yakınımızda olduğu için bize büyük görünen cisimler (dağlar, ağaçlar, binalar ve yer), güneş ve yıldız gibi gökyüzündeki cisimle re görece, Dünya dönerken birbirleriyle ve gözlemciyle tam bir eşzamanlılıkla hareket ederler. Evrimleşmiş beyinlerimiz, ön plandaki dağlar ve ağaçlar yerine, onların üzerine bir hareket yanılsaması yansıtır.
Amerikan ateistlerin ölüm karşısındaki tutumu üzerine yapılan bir araştırma şöyle sonuçlar verdi: Bu kişilerin yüzde 50'si bir anma töreni istemiş; Yüzde 99'u, destekli intihar isteyenlerin bu taleplerinin gerçekleştirilmesini ve bu kişilerden yüzde 75'i bu yöntemin zamanı geldiğinde kendileri üzerinde uygulanmasını talep etmiş; Yüzde 100'ü dindar hastane elemanlarıyla temas etmeyi istememiş. Bknz: nursestoner.com/myresearch.html
Reklam
Haklının da üzerine yağıyor yağmur, Haksızın da. Ama haklının üzerine daha çok yağıyor yağmur, Çünkü haksızın elinde haklının şemsiyesi var.
"Şehit olmanın çekiciliği nedir?" diye sordum. "Maneviyatın gücü bizi daha yükseğe çekerken, maddiyatın gücü bizi aşağı iter," dedi. "Şehitliğe meyilli bir insan maddi çekime karşı bağışıklık kazanır. Plancımız bize sordu, 'Ya operasyon başarısız olursa?' Ona şunu dedik, 'Ne olursa olsun Peygamber ve sahabesine* kavuşacağız, inşallah." "Ebediyete girmek üzereymişiz hissi içinde süzülüyor, yüzüyorduk. Hiçbir şüphemiz yoktu. Allah'ın huzurunda Kuran üzerine yemin ettik: Tereddüde düşmemek için bir yemindi bu. Bu cihat yeminine, peygamber ve şehitler için ayrılmış olan cennetteki bir bahçeden ismini almış olan beyt el-rıdvan adı verilir. Cihat yapmanın başka yolları olduğunu biliyorum. Fakat içlerinden bu tatlıdır, en tatlısıdır. Tüm şehitlik harekatları, eğer Allah aşkına yapılıyorsa, bir sinek ısırığından daha az acıtır!" S bana operasyon için yapılan son planlamayı belgeleyen bir video gösterdi. Karıncalı görüntüde, şehitliğin ihtişamı hakkında ayinsel bir soru cevap diyaloguna girmiş olan onu ve iki genç adamı gördüm... Genç adamlar ve plancı diz çöktüler ve sağ ellerini Kuran üzerine koydular. Plancı sordu: "Hazır mısınız? Yarın cennette olacaksınız."
1922 gibi yakın bir geçmişte İngiltere'de, John William Gott, dine küfrettiği için dokuz ay boyunca ağır işe mahkûm edilmişti çünkü İsa'yı bir palyaçoya benzetmişti. Neredeyse inanılmaz bir şekilde, dine küfretme suçu İngiltere kanunnamesinde hâla yer almaktadır ve 2005 yılında BBC kanalının Jerry Springer: the Opera müzikalini yayınlaması üzerine bir Hristiyan topluluğu televizyon kanalına dine küfretme suçundan dava açmaya çalışmıştır.
Martin Luther şiddetli bir Yahudi karşıtıydı. Worms'daki Meclis'te şöyle konuşmuştur: "Bütün Yahudiler Almanya'dan sürülmelidir." Ve Yahudiler ve Yalanları Üzerine isimli (muhtemelen Hitler'i etkileyen) bir kitap yazdı. Luther, Yahudileri "kuluçkadaki yılanlar" olarak tanımladı ve bu aynı ifade Hitler tarafından, 1922 yılında yaptığı ve birçok kez bir Hristiyan olduğunu tekrarladığı dikkat çekici bir konuşmada kullanıldı: Bir Hristiyan olarak Tanrımın ve Kurtarıcımın beni bir savaşçı olarak gördüğünü hissederim. Bir zamanlar sadece birkaç takipçisi yanında olan yalnızlık içindeki bir adama, ne halt olduğunu gördüğü Yahudilere karşı savaşmak için insanları toplamayı ve acı çeken biri olarak değil savaşan biri olarak en iyi olduğunu gösterdiğini hissederim. Bir Hristiyan ve adam olarak, Yüce İsa'nın en sonunda Tanrının gazabıyla ayağa kalkıp, tapınakta kuluçkaya yatmış olan yılanları kovmak için kamçıyı eline almasının anlatıldığı pasajı sınırsız bir sevgiyle okudum. Yahudi zehrine karşı verdiği savaş ne kadar da olağanüstüydü. Şimdi, yani iki bin yıl sonra, hiç olmadığı kadar derin bir şekilde anlıyorum ki Yüce İsa'nın bu savaş için haç üzerine kanını dökmesi gerekiyordu. Bir Hristiyan olarak aldatılmama izin verme lüksüm yok, aksine hakikat ve adalet için bir savaşçı olma ödevim var... Ve eğer doğru hareket ettiğimizi gösterebilecek herhangi bir şey varsa o da her gün büyüyen üzüntümüzdür. Çünkü bir Hristiyan olarak kendi insanlarıma karşı da sorumluluğum bulunur.
Reklam
Altın Buzağı
Musa üç tektanrılı dinin inananları için İbrahim'den bile daha uygun bir rol modelidir. İbrahim ilk resul olabilir ancak eğer Yahudiliğin ve ondan türeyen dinlerin fikri kurucusu olarak birisinden bahsedilecekse o kişi Musa'dır. Altın buzağı olayı bölümünde, Musa Tanrıyla sohbet etmek ve Tanrının oyduğu taş tabletleri almak için ücra
Nuh hikâyesinin eşdeğeri olan Sodom ve Gomora'nın yıkımı öyküsünde İbrahim'in yeğeni Lut şehirdeki tek dürüst insan olduğu için seçilmiş ve ailesiyle birlikte canı bağışlanmıştı. Şehir kükürde boğulmadan önce Lut kaçıp kurtulsun diye iki erkek melek onu uyarmak üzere Sodom'a gönderildi. Lut misafirperverce melekleri evine buyur etti
Ahlaki düşünceler genelde ahlakla gerçek bir ilişkisi bulunmayan farklı konular üzerine olan dinsel görüşlerin arkasında gizlidir.
Güney Pasifik kargo inançları üzerinde çok fazla durmak istemiyorum. Ancak bunlar dinlerin neredeyse sıfırdan türemelerinin günümüze ait büyüleyici bir örneğini temin ederler. Özellikle dinlerin ortaya çıkışı ile ilgili dört genel ders verirler ve onlara burada özetle değineceğim. İlki, bir inancın aniden ortaya çıkmasındaki inanılmaz hızdır.
Reklam
"Eğer Tanrıyı hoşnut etmek istiyorsan yapmak zorunda olduğun tek şey ona inanmaktır" fikrini neden bu kadar kolay kabul ederiz? İnanmayı bu kadar özel yapan şey nedir? Tanrının iyiliği, cömertliği ya da alçakgönüllülüğü ödüllendirmesi de inanmayı ödüllendirmesiyle aynı olasılıkta değil midir? Ya da dürüstlüğü? Ya eğer Tanrı, gerçeği
Sayfa 106 - Kuzey YayınlarıKitabı okudu
A.N. Wilson, İsa biyografisinde, daha en başında Yusuf'un bir marangoz olduğu hikâyesi üzerine şüphelerini aktarır. Yunanca sözcük 'tekton' sahiden de marangoz demektir ancak Aramca sözcük 'naggar'dan çevrilmiştir ki bu sanatkâr ya da bilge anlamına gelir. Bu bazı yapısal yanlış çevirilerden biridir, İncil'i bozan, en ünlü yanlış çeviri, Isiah'ın İbranicesi genç kadının (almah) Yunancaya bakire (pathenos) olarak çevrilmesidir. Basit bir hata! (Nasıl olduğunu anlamak için İngilizce sözcükler "maid" [temizlikçi kadın, kız] ve "maiden"i [bakire, el değmemiş] akla getirin) bu çevirmen hatası çılgınca şişirilmiş ve İsa'nın annesinin bir bakire olduğunu söyleyen akıl almaz bir efsanenin doğmasına yol açmıştır! Tüm zamanların yanlış yapısal çeviri şampiyonu unvanının tek sahibi ayrıca bakireleri de etkilemiştir. Ibn Warraq şamatacı bir üslupla, şu ünlü "her Müslüman şehide yetmiş iki bakire" sözünün "kristal kadar berrak beyaz üzümlerin" yanlış çevirisi olduğunu bildirmiştir. Şimdi, eğer bu yanlış geniş ölçüde bilinseydi, intihar eden masum kurbanların kim bilir kaç tanesi bugün yaşıyor olurdu? (Ibn Warraq, "Bakireler? Hangi bakireler?", Free Inquiry 26:1, 2006, 45-6.)
Sayfa 99 - Kuzey YayınlarıKitabı okudu
Bakteri seviyesinde yaşam geliştirmiş milyarlarca gezegen bulunur ancak bu yaşam biçimlerinin yalnızca çok küçük bir bölümü aradaki boşluğu geçerek ökaryotik hücre benzeri bir şeyler geliştirmeyi başarmıştır. Ve bunların arasından yine sadece çok küçük bir kesir sonraki sınırı aşmayı becererek bilince ulaşmıştır. Eğer bunların her ikisi de tek atımlık ve tekrarlanmayan olaylarsa, sıradan biyolojik uyumlanma gibi her yerde bulunan ve yayılan bir süreçle karşı karşıya değilizdir. Antropik ilke der ki: Yaşadığımız, ökaryotik ve bilinçli olduğumuz için bizim gezegenimiz bu üç hendeğin hepsinin birden üzerine köprü kurmuş son derece nadir gezegenlerden biri olmalıdır.
Sevgili meslektaşımı ve neo-nurcuları bi gömelim!
Büyük Fransız matematikçisi Blaise Pascal'ın hesabına göre, Tanrının varlığı aleyhindeki olasılıklar ne kadar yüksek olursa olsun, bu konuda yanlış bir varsayımda bulunmanın cezası devasa oranda olacaktır. Tanrıya inansanız iyi edersiniz çünkü eğer haklıysanız, sonsuz mutluluk kazanacaksınız, ancak eğer yanılmışsanız ve yanıldığınız ortaya çıkarsa sonsuza kadar lanetlenirsiniz, ama haklıysanız yine bir şey değişmeyecektir. Görünüşte karar gün gibi açıktır. Tanrıya inanın. Ancak iddiayla ilgili belirgin biçimde tuhaf bir şey var. İnanmak, tedbir olsun diye yapmaya karar verebileceğiniz bir şey değildir. En azından, yapmaya karar verebileceğim bir irade eylemi değildir. Kiliseye gitmeye ve İznik Amentüsünü ezberlemeye karar verebilirim ve bir yığın İncil üzerine, içlerindeki her kelimeye inanacağıma yemin edebilirim. Fakat bunların hiçbirisi, gerçekten inanmıyorsam inanmamı sağlamaz. Pascal'ın Bahsi, sadece Tanrıya inanma 'numarası yapmanın' lehine bir kanıt olabilir. Ve inandığınızı iddia ettiğiniz Tanrı, her şeyi bilme gücü olan türden bir Tanrı olmasa iyi olur yoksa bu dalaverinizi görecektir. İnanmanın planlanmış bir şey olduğu şeklindeki gülünç görüşle, Douglas Adams tarafından ' Dirk Gently'nin Kutsal Dedekliflik Ajansı ' isimli kitabında muhteşem bir şekilde dalga geçilmiştir. Kitapta robot Elektrik Papaz'la tanışırız, satın aldığınız, insanın iş yükünü azaltan bu robot "inanmayı sizin adınıza yapar." En lüks modelinin tanıtımı "En dindarların yaşadığı Salt Lake City'dekilerin bile inanmayacağı şeylere inanma yeteneğinde" sloganıyla yapılır.
Sayfa 106 - Kuzey YayınlarıKitabı okudu
Tanrı'nın ahlaktan yoksun sahte inancı açık yürekli kuşkuculuktan daha değerli bulacağına bahse girer miydiniz? Zira öldüğünüzde karşısına çıkacağınız tanrının Baal olduğunu varsayın ve Baal'ın tıpkı eski hasmı Yahwey kadar kıskanç olduğunu farz edin. Pascal, yanlış tanrı üzerine bahse girmektense hiç böyle bir girişimde bulunmasa kendisi için daha yararlı bir iş yapmış olmaz mıydı? Aslında, bahse girilebilecek olası tanrıların ve tanrıçaların tam sayısı Pascal'ın tüm mantığını altüst etmez mi? Pascal bahsinin kurallarını belirlerken büyük ihtimalle dalga geçiyordu, tıpkı benim şimdi onunla dalga geçtiğim gibi.
248 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.