Pompei harabelerini kazdıkça aile öyküleri, çaresizlik ve ölüm arasında geçen dramlar ortaya çıkıyordu. Çocukları kolları arasında analar bulundu. Peçelerinin son parçası ile onları korumuşlardı ama sonunda hepsi boğulmuştu. Hazinelerini toparlamış, kapıya dek varabilmiş, sonrada lapilli yağmuru altında yığılıp kalmış erkekler ve kadınlar çıkarıldı. Bunlar hâlâ son güçleriyle mücevherlerini, altınlarını kavrıyormuş gibi duruyorlardı.
Sayfa 18 - Remzi Kitabevi, çev. Hayrullah ÖrsKitabı okudu
Aldatılmamak sanatının, çeşitli belirtilerinden yola çıkarak bir yapıtın hakikiliğini, türünü ve tarihini açıklamanın adına hermeneutik denir.
Sayfa 29 - Remzi Kitabevi, çev. Hayrullah ÖrsKitabı okudu
Reklam
Napoleon'un Mısır seferinde inanılmaz tarihi eserler bulunmuştu. Bunlardan bir tanesi, Kara perdahlı bir bazalt stel üzerinde, üç dil ve üç çeşit yazı ile bir yazıt da vardı. Bu taş "Rosetta'nın üç dilli taşı" diye ün salmıştı ve Mısır'ın bütün gizlerinin anahtarının ta kendisiydi. Fakat Eylül 1801'de, İskenderiye teslim olunca Fransa birçok direnmelerden sonra Bonaparte'ın ele geçirdiği bütün Mısır Eski eserlerini İngiltere'ye bırakmak zorunda kaldı.
Sayfa 67 - Remzi Kitabevi, çev. Hayrullah ÖrsKitabı okudu
Yeryüzündeki en büyük anıt mezarlar keşfedildiğinde duvarlar, lahitlerde, papirüs kağıtlarında on binlerce hiyeroglif bir medeniyetin tarihini anlatıyordu. Fakat hiyeroglifler okunamıyordu. Hiçbir işaretten anlam çıkarılamıyordu, dilleri yabancıydı. Bütün bunlar ancak biri çıkıp hiyeroglifleri okunur kılabilirse öğrenilecekti! Ama bu olası mıydı? Rosetta taşının bulunuşundan kısa bir süre sonra Mısır'da yayınlanan bir gazetede Rosetta taşı üzerine bir haber yayınlanmıştı. İnsana tuhaf gelen bir rastlantı, Mısır'da çıkan bu gazeteyi, eşsiz ve dahice bir çalışma ile 21 yıl sonra kara taştaki yazıyı okuyacak ve böylelikle hiyeroglifler gizemini çözecek adamın babasının evine eriştirmişti.
Sayfa 71 - Remzi Kitabevi, çev. Hayrullah ÖrsKitabı okudu
Hiyeroglifleri çözen Jean François Champollion, çocukluğunda kötü bir öğrenciydi. Fakat filolog olan abisi onun eğitimini üstlenip, Grenoble'a getirdi. Çok geçmeden 11 yaşında Latince ve Yunanca'da olağanüstü bir yeteneği olduğu anlaşıldı. Sonrasında İbranice öğrenmeye başladı. 13 yaşında Arapça, Süryani, Keldani ve sonra da Koptça öğrenmeye başladı. Bunda asıl dikkate değer şey, her öğrendiğinin, her yaptığının, ona doğan düşüncenin, Mısır'ın sihirli çemberinin içinde oluşuydu. 1807 yazında, 17 yaşındayken, Mısır'ın tarih haritasının, Firavunlar Diyarının ilk haritasının taslağını hazırladı.
Sayfa 74 - Remzi Kitabevi, çev. Hayrullah ÖrsKitabı okudu
Bilginler, turistler, kazıcılar, herhangi bir nedenle Mısır toprağına ayak basan herkes "eski eserler toplama" hastalığına tutulmuş gibiydi. Bu da eski yapıları yağma etmek ve değerli yapıtları ülke dışına taşımak demekti. Yerliler de buna yardım ediyorlardı. Arkeologların yanında çalışan işçiler, küçük eşyayı aşırıyor ve bunlar için para verecek denli "deli" saydıkları yabancılara satıyorlardı. Bu rada da sürekli hiçbir şey düşünmeden tahrip ediyorlardı.
Sayfa 99 - Remzi Kitabevi, çev. Hayrullah ÖrsKitabı okudu
Reklam
130 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.