Hominin beyinleri büyüdükçe ve çeşitli beyin alanları arasında daha güçlü bağlantılar giderek geliştikçe zekaya, kendimiz hakkında düşünme becerisine, başkalarının ne düşündüğünü düşünme becerisine (zihin kuramı) ve daha sonra kendimiz hakkında düşündükleri ile ilgili düşünme özelliğimiz olan içebakışçı yetiye kavuştuk.
Nihayet yaklaşık 40.000 yıl önce, otobiyografik bir bellek edindik ve kendimizi öncesinde mümkün olmayan bir biçimde geçmişte ve gelecekte düşünebilme becerisi kazandık. Artık Modern Homo Sapiens olmuştuk.
Kendimizi düşünsel olarak zamanda geriye ve ileriye götürebilmek, kendi ölümlerimizi öngörmemize izin verdiği için biz modern insanların düşüncelerini derinden etkilemiştir.
Geçmiş, şimdiki zaman ve geleceği birbiriyle birleştirme konusundaki yeni becerimiz rüyalarımıza daha öncesinde mümkün olmayan yollarla anlam yüklememizi sağladı. Tylor'un belirttiği gibi, ölen atalarımız rüyalarımıza girerek bizi ziyaret ettikleri için ölmüş ruhların öbür dünyada var olmaya devam ettiğini düşündük. Böylece, kaçınılmaz olarak bu ruhlardan yardım talep etmeye ve gönüllerini almak için çaba göstermeye başladık.
Ölümden sonra insanların başka bir biçimde var olmayı sürdürebildikleri kabul edildiğinde, tanrı düşüncesinin tohumları da ekilmiş oldu.