Trendeki Yabancılar
PATRICIA HIGHSMITH
Seviye 4
Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı
Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter
Pearson Education Limited
Edinburgh Gate, Harlow,
Essex CM20 2JE, İngiltere
ve dünya çapında Bağlı Şirketler.
ISBN 0 582 41812 7
Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu
uyarlama ilk olarak
Kardeşleri yatmışlardı, ama Maria yerindeydi; parmakları kör bir inançla tespih tanelerinin sonsuz çemberinde; annesinin gözlerini hiç açmadığını biliyordu Arturo. Ah, ne kadar güzel, ne kadar etkileyici görünüyordu annesi. Ah, Tanrım, canımı al, çünkü iğrenç köpeğin tekiyim ve o harikulade ve ben ölmeyi hak ediyorum. Ah Anne, bak bana, çünkü senden on sent çaldım ve sen aralıksız dua ediyorsun. Ah Anne, ellerinle öldür beni. Dizlerinin üzerine çöktü ve korkuyla, coşkuyla, suçlulukla
sarıldı ona. Salıncaklı iskemle hıçkırıklarıyla sarsılırken tespih tanelerini tıkırdatıyor annesinin parmakları. Gözlerini açtı ve
Arturo’ya baktı yukardan gülümseyerek, ince parmakları saçını okşuyor usulca. Kucaklanma hazzı veriyordu Maria’ya onun
hıçkırıkları, tespih tanelerine karşı bir hassasiyet, hıçkırıklarla taneler arasında bir ahenk.
"on yıl önce tanrım öldür dedim.
neden hâlâ bir inip bir çıkıyor göğsüm, kaldıysa akıt zehrini dedim.
biliyordun: düşecektim.
biliyordun: olmayacaktım.
biliyordun: da neden vurdun nefesin nefesime dedim.
bağışla dedin.
parmağını şeyh gâlip’in bir
gazeline koyup bittü dedin"
Kemal Varol - Ayrılık Provaları
benim ördüğüm saçı başkası çözdü dedim. alaca akşamda hevesim vardı, yolumda bir kaya duruyor dedim. artık götür bu şakayık selini. bir kürt baladına kar yağıyor her gece: evdal, dedim: evdal, daha incit kendini, daha incit dedim. yıldırım düşür her gecene. ki, kalbini bir gülle değişmeye alıştın sen dedim. bir yüzüm yaz, bir yüzüm ayaz, olmamıştı meyvem, ham kopardın dedim. sende dolaşan çöl beni de aldı içine, talibin unutma dedim. rüzgârın getirdiğini rüzgâr götürüyor, on yıl önce tanrım öldür dedim. neden hâlâ bir inip bir çıkıyor göğsüm, kaldıysa akıt zehrini dedim. biliyordun: düşecektim. biliyordun: olmayacaktım. biliyordun: da neden vurdun nefesin nefesime dedim. bağışla dedin. parmağını şeyh gâlip'in bir gazeline koyup bittü dedin.
Ah, Tanrım, canımı al, çünkü iğrenç köpeğin tekiyim ve o harikulade ve ben ölmeyi hak ediyorum. Ah Anne, bak bana, çünkü senden on sent çaldım ve sen aralıksız dua ediyorsun. Ah Anne, ellerinle öldür beni.
Bahtım karadır, talihim allak bullak
Yas oldu nasibim, kaldım çırçıplak.
Bir dağ yoludur aşk, yürürüm ağlayarak;
Tanrım, kana boğ kalbimi, öldür ve bırak,
Neyler gibi inler yüreğim, yas doludur;
Sensiz kalıverdim: Bu, cehennem yoludur.
Mahşer günü? Bir Tanrı bilir. Son güne dek
Yazgın çiledir, gönül. Dövün, kıvran, dur.
Bak, geldi bahar, süsledi has bahçeyi gül
Dallarda sevinç türküsü söyler bülbül,
Gel gör ki çimenlerde gezip hiç bulamam
Kalbim gibi ölgün, kanayan başka gönül...
Göklerdeki yıldızları saydım bir bir;
Gel sevgili, gel: sabahladım, belki gelir.
Gelmezse, görünmezse içim parçalanır,
Ağlar yüreğim, suskunum: elden ne gelir.
Gam bahçesidir benim gönül bahçem, bak...
_Binbir Gece Masalları'nı anlatan, Şehrazat’tır.
_Eski zamanlarda Hint ve Çin diyarlarında hüküm süren Şehriyar ve Şahzaman adlı iki kardeş hükümdar, eşleri tarafından aldatılmışlar. Bu olayların etkisiyle Şehriyar, kendi ülkesinde, her gün bir kızla evlenip ertesi gün onu idam ettirir olmuş; bu yüzden vezirin güzel, bilgili ve akıllı kızı
Sevdimse verdiğin yürekle sevdim
Sen açtın bu ufku karşımda sonsuz
Yürüdüm bir yolun sonuna geldim
Yıkık, üzgün ve paramparça onsuz
Ölüm buysa, Tanrım buysa yaşamak
Sil alnımdan yazdığın bu yazgıyı
Ya bir yere çıksın artık bu sokak
Ya da öldür içimdeki Tanrıyı!