İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
"Özgür iraden nerede?" diye sordu ihtiyar. "Beyninin bir parçası mı, yoksa bedeninin dışından kaynaklanıp bir şekilde davranışlarını mı kontrol ediyor?"
"Birkaç dakika önce bu sorunun yanıtını bildiğimi söylerdim. Fakat siz bazı varsayımlarımdan şüphe etmeme sebep oluyorsunuz."
"Şüphe etmek iyidir," dedi. "Fakat söyle bana, özgür iradenin nereden geldiğini düşünüyorsun?"
"Beynimden geldiğini söyleyeceğim. Yani beynimin bir işlevi olduğunu. Daha iyi bir yanıtım yok."
"Beynin bazı açılardan bir makine gibi öyle değil mi?" diye sordu.
Bu hileli bir soru gibi göründü, bu yüzden biraz kıpırdandım. "Beyin tam olarak bir makine gibi değil."
"Beyin, hepsi de fizik yasalarına uyan hücrelerden, sinir hücrelerinden, kimyasallardan, geçiş yollarından ve elektriksel aktiviteden oluşur. Beyninin bir parçası, belirli bir şekilde uyarıldığında, dilediğince tepki verebilir miydi? Yoksa her zaman belirli bir şekilde mi tepki verirdi?"
"Bunu test etmenin bir yolu yok. Kimse bilemez."
"Yani sadece test edilmiş şeyleri bilebileceğimize mi inanıyorsun?" diye sordu. "Öyle demiyorum."
"O zaman bir şey söylemiyorsun, değil mi?" Sanki öyleydi.
"Peki, özgür irade nerededir?" diye sordu yeniden.
"Tanrı olsaydın," dedi "ne isterdin?"
"Bilmiyorum. Tanrı'nın ne istediği bir yana, kendimin ne istediğini bile ancak biliyorum."
"Mutlak güce sahip olduğunu hayal et. İstediğin her şeyi yapabilir, yaratabilir, her şey olabilirsin. Bir şey istediğine karar verdiğin anda, gerçeğe dönüşüyor."
Daha fazlasının geleceğini bilerek bekledim.
Devam etti. "Tanrı'nın bir şey istemesi mantıklı geliyor mu? Bir Tanrı'nın duyguları, korkuları, arzuları, merak ve açlık hisleri olmazdı. Bunlar insani eksiklikler, mutlak güce sahip bir Tanrı'da bulunan şeyler değil. O halde Tanrı'yı motive eden nedir?"
"Belki mücadeledir, bir şeyler yaratmanın entelektüel dürtüsüdür," diye önerdim.
"Mutlak güce sahip olmak, hiçbir şeyin bir mücadele olmadığı anlamına gelir. Ve her şeyi bilen birinin zihnini ne harekete geçirir?"
"Tanrı olmak neredeyse sıkıcı bir şeymiş gibi konuşuyorsunuz. Ama sanırım sıkıntının insani bir duygu olduğunu söyleyeceksiniz."
Hiç kimse Tanrı'nin neden özgür irade verdiğini veya niye insanların ruhlariyla ilgilendiğini ya da acının ve ıstırabın neden yaşamın gerekli parçaları olduğunu bilmiyor.