552 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
"Tanrının Formülü" benim için gerçekten etkileyici bir okuma deneyimi oldu. Kitabın başlangıcı 1951'de İsrail Başbakanı'nın Albert Einstein'ı ziyaretiyle başlayan bir gerilim atmosferiyle dolu. Bu ziyaret, sadece atom bombası projesi hakkında değil aynı zamanda evrenin temel yasaları ve tanrının varlığı gibi derin felsefi konuları da kapsıyor. Bu karmaşık olaylar arasında CIA'nın devreye girmesiyle hikaye daha da derinleşiyor. Kitabın dilindeki çekiciliği ve akıcılığı gerçekten çok beğendim. Ancak teknik terimlerin yoğunluğu zaman zaman okumamı zorlaştırdı diyebilirim. Yazar, bilimsel bilgilerin doğruluğunu vurgulasa da, bazı bölümlerdeki derinlik beni biraz sıkıyor gibi hissettirdi. Bununla birlikte kuantum fiziği ve kriptografi gibi konulara ilgim olduğu için bu kitabı büyük bir ilgiyle okudum. Kitabın çevirisi oldukça başarılı ve akıcı. Kalınlığı sizi korkutmasın, çünkü akıcı bir üsluba sahip olduğu için hızlıca okunabilir. Fakat kitabın tam olarak sindirilmesi zaman alabilir. Bazı felsefi ve bilimsel konuların daha derinlemesine anlaşılması için kitabı ikinci kez okumam gerektiğini düşünüyorum. Sonuç olarak, "Tanrının Formülü" benim için sorgulayıcı ve düşündürücü bir kitap oldu. Bilimsel açıdan ilginç tespitlerle dolu olan bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Yazarın diğer eserlerini de mutlaka okuyacağım.
Tanrı'nın Formülü
Tanrı'nın FormülüJose Rodrigues dos Santos · Pegasus Yayınları · 20143,190 okunma
Evren, doğar, yaşar, ölür, hiçliğe girer ve sonsuz bir döngü içerisinde yeniden doğar. Her şey döngüseldir.
Reklam
Sessizliğin sonundadır cevap, günlerimizin sonundadır ölüm, hayatımızın sonundadır yeni bir başlangıç.
Sayfa 444Kitabı okudu
Bazen hayat bana değersiz, önemsiz geliyor. Öleceğim ve insanlık beni hatırlamayacak; insanlık ölecek ve evren onu hatırlamayacak; Evren ölecek ve sonsuzluk onu hatırlamayacak. Bizler zamanda kaybolup giden kıymetsiz toz zerreleriyiz. Ama kimi zaman da hepimizin bir görevle doğduğuna, bir role sahip olduğuna ve hepimizin büyük bir planın parçası olduğuna inanıyorum. Bizimki küçük hatta komik derecede önemsiz bir rol olabilir. Hayatımızın boşa geçtiğini düşünebiliriz ama kim bilir belki de zerre büyüklüğünde ki şeylerin bile kozmik pastada zannettiğimizden çok daha büyük bir payı olabilir. Belki de kırılgan kanatlı küçük kelebek evrenin başka bir yerinde fırtına yaratacak güce sahiptir.
Sayfa 443Kitabı okudu
Yanlış yola sevk edildiğinde ve şüphelerle doluyken bin kitap bile sana yetmez. Ama kavramayı başardığın zaman tek kelime sana fazla gelebilir.
Sayfa 386Kitabı okudu
Bir Budist atasözü vardır, diye başladı söze. “Öğrenci hazır olduğunda hoca ortaya çıkar.”
Sayfa 381Kitabı okudu
Reklam
Öğretmen kapıyı açar, içeri girecek olan sensin.
Sayfa 380Kitabı okudu
Buda der ki, otur, dinlen, çalış. Kendinle yalnız kalmaktan asla kaçma. Ormanın kıyısında arzulardan uzak neşe dolu bir hayat sür.
Sayfa 380Kitabı okudu
"İzafiyet teorileri bize evrenin farklı yerlerinde zamanın farklı aktığını söylemektedir, maddenin hızı ve çekim kuvveti tarafından belirlenmiş şekilde. A ve B olayı evrenin bir noktasında aynı, diğer noktasında ise farklı zamanlarda olur; bir yerde A, B'den önce diğer yerde ise B, A'dan önce gerçekleşir. Yani evrenin belli bir noktasında B henüz gerçekleşmemiştir ama gerçekleşecektir. Ne olursa olsun o önceden belirlendiği için olacaktır."
Evreni ne kadar çok gözlemler ve incelersek, o kadar çok iki temel niteliğinde zeki ve bilinçli bir kuvvetin söz sahibi olduğunu görüyoruz."Birincisi her şeyin tasarlandığı zekâdır" "İkinci ise her şeyin hayatı var edebilmek niyetiyle planlanmış olmasıdır. Antropik ilke yaşamın tasarlanışında bir amaç olduğunu söyler. Hayat tesadüfi değildir. Sıra dışı olayların rastgele bir sonucu olarak ortaya çıkmamıştır. Fizik kanunlarının gizemli sabit değerlerinin uygulanmasının bir sonucudur" Evren, yaşamı var edecek şekilde tasarlanmıştır."
Reklam
Uzay kavislidir ve uzay ile zaman İlişkili olduğu için zaman da kavislidir. Genel izafiyet teorisi der ki; çekim güçlüyken zaman daha yavaş, çekim zayıfken de daha hızlı akar Bunun, tümü birbiriyle ilişkili çok çeşitli sonuçları vardır. İlki kendine has nitelikleri nedeniyle kozmostaki her cismin kendi çekim kuvveti olmasıdır, bu da evrenin her köşesinde zamanın farklı aktığı anlamına gelir. İkinci sonuç ise Ay'daki zamanın Dünya"dakinden ve Dünya'daki zamanın da Ay'dakinden daha farklı aktığıdır. Cismin hacmi ne kadar büyükse yüzeyindeki zaman da o kadar hızlı akar. Aşın derecede güçlü çekim gücüne sahip olan nesneler kara delik olarak bilinirler, yani bir gemi kara deliğe yaklaşırsa geminin mürettebatı evrenin tarihinin hızlanarak aktığını ve sona erdiğini görebilir"
"Olber paradoksu gökyüzündeki karanlıkla ilgilidir. Eğer evren sonsuz ise geceleri karanlık olamazdı; gökyüzünün sonsuz sayıdaki yıldızından gelen ışıkla sürekli aydınlık olması gerekirdi. Ama karanlık mevcuttur ve bu paradoks ancak evrenin bir yaşı olduğu kabul edilerek çözülebilir. Bu şekilde bizler Dünya'nın sadece evrenin doğuşundan beri kendisine ulaşacak zamanı olan ışıkları aldığını farz debiliriz. Geceleri gökyüzünün karanlık olmasının tek izahı budur"
Ne ölçüde özgürüz biz? Kararlarımızı özgürce veriyoruz gibi görünüyor ama asıl kökenlerini incelediğimizde çoğu zaman farkında bile olmadığımız pek çok etken tarafından koşullandığımızı fark ediyoruz. Özgür irade mi, yoksa sadece bir illüzyon mu? Her şey acaba önceden mi belirlenmiştir, biz bunun farkında olmasak bile?"
"Güneş o kadar büyüktür ki, çevresindeki uzay eğrilir. Eğer bir nesne çok yavaş bir hızda yaklaşırsa Güneş'e çarpar. Eğer, Dünya gibi bir nesne belli bir hızda yaklaşırsa Güneş'e çarpmadan ya da ondan uzaklaşmadan çevresinde dönmeye başlar. Eğer bir nesne, ışık fotonu gibi, çok yüksek bir hızda yaklaşırsa izlediği yol yaklaştıkça eğrilir ve Güneş'i ıskalayarak yoluna devam eder. Genel izafiyet teorisinin söylediği kısaca budur. Tüm nesneler uzayı büker ve nesnenin kütlesi ne kadar büyükse fiziki aynı madalyonun iki yüzü gibi olduğundan bu, nesnelerin zamanı çevresindeki uzayı bükmesi de o kadar fazla olur. Zaman ve mekân bükebildiği anlamına gelir. Bir nesne ne kadar büyükse çevresindeki zaman da o kadar yavaş akar."
"İnsanlar kadar olmasa da bir solucandan daha akıllılar. Peki, insan zekâsıyla solucan zekâsını ayıran şey nedir? Karmaşıklık. Bizim beynimiz solucanınkinden çok daha karmaşıktır. Ama özünde aynı ilkeyle iş görür, ikisinde de sinapslar ve bağlantılar vardır ama insan beyni solucanınkiyle kıyaslanamayacak kadar karmaşıktır."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.