Altın Buzağı
Musa üç tektanrılı dinin inananları için İbrahim'den bile daha uygun bir rol modelidir. İbrahim ilk resul olabilir ancak eğer Yahudiliğin ve ondan türeyen dinlerin fikri kurucusu olarak birisinden bahsedilecekse o kişi Musa'dır. Altın buzağı olayı bölümünde, Musa Tanrıyla sohbet etmek ve Tanrının oyduğu taş tabletleri almak için ücra
İki gözü kör doğdu ki bu dünyada Ezidilere yapılan kötülükleri, zulümleri görmesin, dağda boğazları kavrularak susuzluktan ölen bebeleri, IŞİD'in kaçırıp köle pazarında sattığı, on militan tecavüz edince Müslüman olursun, sevaba girersin diyerek rahimlerini paramparça ettikleri kız çocuklarını görmesin, Tanrı'nın diyarından alıp dünyaya indirdiğim insan soyunun vahşetine tanık olmasın. Bu dünyada olup biten her şeyi anladığını mı sanıyorsun? Senin kalbin meleklere kapalı. Git burdan zavallı insanoğlu!
Reklam
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Din, doğanın bu hakikî mucizelerini en yüksek akıl olan Tanrı ile açıklamaktadır. Bilimin verdiği bütün açıklamalar, son tahlilde tek bir kapıya çıkmaktadır; o da her şeyin kendi kendine oluştuğudur. İnsan ruhuna bundan daha büyük bir hurafe dayatmak mümkün değildir. Şimdi, insanın gözü veya beyni gibi mükemmel ve karmaşık bir yapının bir tesadüf eseri veya kendi kendine oluştuğunu kabul etmek, bütün Yunan mitolojisini hakikat olarak kabul etmekle eş değerdir. Burada büyük İslam düşünürü Gazzali'nin bir sözünü hatırlatmak yerinde olacaktır: "Bütün mucizeler tabii ve bütün tabiat mucizevidir."
Güçlü bir el silkeledi beni sonra Sanırım Tanrı'nın eliydi. Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan. Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi, Çok şey görmüşüm gibi, Ve çok şey geçmiş gibi başımdan, Ah.. dedim sonra Ah!
Sayfa 14
Güçlü bir el silkeledi beni sonra Sanırım Tanrı'nın eliydi. Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan. Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi, Çok şey görmüşüm gibi, Ve çok şey geçmiş gibi başımdan, Ah.. dedim sonra Ah!
Reklam
Hakikat
Din, doğanın bu hakikî mucizelerini en yüksek akıl olan Tanrı ile açıklamaktadır. Bilimin verdiği bütün açıklamalar, son tahlilde tek bir kapıya çıkmaktadır; o da her şeyin kendi kendine oluştuğudur. İnsan ruhuna bundan daha büyük bir hurafe dayatmak mümkün değildir. Şimdi, insanın gözü veya beyni gibi mükemmel ve karmaşık bir yapının bir tesadüf eseri veya kendi kendine oluştuğunu kabul etmek, bütün Yunan mitolojisini hakikat olarak kabul etmekle eş değerdir. Burada büyük İslam düşünürü Gazzali'nin bir sözünü hatırlatmak yerinde olacaktır: "Bütün mucizeler tabii ve bütün tabiat mucizevidir."
Diktatörler işin başında kaçınılmaz olan bazı krizleri bir kez aştılar mı, genellikle bir süre için yerlerini sağlamlaştırmış olurlar; nasıl ki insan bünyesi iklim değişikliklerinden veya değişen hayat şartlarından ilk başta rahatsız olsa da sonradan onlara alışıyorsa, halklar da egemenliğin yeni biçimlerine şaşılası bir hızla uyum sağlar. Aradan
Sayfa 212 - 213, 214Kitabı okudu
Yüzlere çirkin demekten sakınırdı oysa; kaşı, gözü, burnu, ağzı, insan şeklini yaratan Tanrı'nın hatırına. Taşıdığı can hatırına. Ama bu düpedüz çirkindi. Çünkü onu insan kılan görüntüsünü kaybetmişti.
Sayfa 256 - Timaş Yayınları
Devrân Üzerine, Abdülvehhab Ümmi Hazretlerinin manzumeleridir;
Yerler döner gökler döner derviş döner kâfir m'olur Arşlar döner kürsler döner derviş döner kâfir m'olur Aşkı yokdur kâfirdir ol muhabbetten gâfildir ol Aylar döner günler döner derviş döner kâfir m'olur Sırren gelip haber veren bu tevhidin ilhâmıdır Menârde müezzin döner derviş döner kâfir m'olur Hakk'ı görür inkâr
Reklam
Güçlü bir el silkeledi beni sonra Sanırım Tanrı'nın eliydi. Sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan. Binlerce yeşil gözü olan bir zeytin ağacı gibi, Çok şey görmüşüm gibi, Ve çok şey geçmiş gibi başımdan, Ah.. dedim sonra AH!
Sayfa 14 - Metis Yayıncılık
Emekçilerin yaratıcılık girişimlerinin gelişimine, onların dinsel hurafelerin etkisinden kurtulmaları yardım etmiştir. Dokumacılık alanında "emek verimliliğin yükseltilmesi yolunda yurtseverlik hareketi"nin girişimcisi olan Y.V. Vinogradova şöyle yazmıştır: "Üretimde çalışırken ben kesin olarak inandım ki, din insanı kütleştiriyor ve alçaltıyor. Öyle durumlar oldu ki, işçi kadınlar dinle ilgiyi keserek bütün atölyenin gözü önünde değişip yenileştiler. Bu kadın işçiler, dikkati çekmeyen edilgen dokumacıdan ve eğiriciden dönüşüp birer Stakhanovcu oluyorlardı. Kolhozcuların çağdaş teknoloji ve tarımcılık biliminin erişim ve gelişimleri ile ufukları açılmış, dinsel hurafelere inanmaz olmuşlardır. Meşhur traktörcü kadın P. Kovardak şöyle yazmıştı: "Kolhoz ve traktör, ürünü Tanrı 'nın verdiği, koruduğu ya da zarar verdiği yolundaki o masalları yerle bir etmiştir."
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi Yayınları
Herkes herkese aynadır. Ben, Allah'ın cilāladığı bir aynayım.
Ebrucu teknesini hazırlıyor. Tekne yavaş yavaş suyla doluyor. İnsan gibi... Bu su, yavaş yavaş güzelliklerin vitrini olur... Güzellik insanın mayasıdır. Kişi hangi suyla dolarsa o suyla taşar... Gülsuyu ile dolan gülsuyu sızdırır. Kirli su ile dolan da kirli su... İnsanın varlığı bu tekne gibi... Tekne temiz, su temiz... Tanrı'nın
° Aziz Paulus der ki "Tanrı'nın kullarına hazırladığı mutluluğu ne insan gözü görebilir, ne de insan kalbi duyabilir." °
Sayfa 51 - İş bankasıKitabı okudu
1.030 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.