Özerk bir Akıl ile kendine yeterli bir ilah arasındaki paralelliğin fark edilişi, antik stoacılığa kadar uzanır. "İzin verin, akıl dışsal nesneleri araştırsın," diye uyarır Seneca, "... fakat izin verin, yine kendi üzerine kapansın. Zira Tanrı da, o her şeyi kuşatan dünya ve evrenin yöneticisi de, dışa dönük nesnelere doğru uzanır, ancak dört bir koldan geri çekilerek kendine döner".
Kitabın başlığı, dini sıkıcı, anlamsız ya da saldırgan bulanların hevesini kırmasın. Bu kitap Tanrıdan ziyade, onun bariz şekilde gözden kayboluşunun yol açtığı kriz hakkındadır. Bu konunun izini süren kitap, Aydınlanma ile başlayıp, radikal İslam'ın ve sözüm ona teröre karşı savaşın yükselişiyle bitiyor. Perdeyi Tanrı'nın on sekizinci yüzyıl akılcılığı karşısında nasıl hayatta kaldığını göstererek açıyor, inançsız olduğu varsayılan çağımızda sarsıcı bir şekilde yeniden belirişiyle kapatıyorum. Aktarmam gereken hikâye, başka şeylerin yanı sıra, ateizmin hiç de göründüğü kadar kolay olmadığını anlatıyor.
Reklam
İyi olmak doğamızda vardı; fakat çoğumuz doğal değildik.
Gray'in de belirttiği gibi, Nietzsche'ye göre Tanrı seküler toplumun infazından sağ çıkmış; biri ahlak olmak üzere, bir dizi takma isim ardına gizlenmişti.
Akıl, dünyevi işlerden yalıtılmışlık anlamında değil, kötücül menfaatlerden tenzih edilmişlik anlamında özerkti. Epistemoloji bile, beşeri mutluluk davasının hizmetine koşulabilirdi. John Locke'un zihnin aslında bir tabula rasa olduğu şeklindeki öğretisi, İlk Günah heyulasını defetmek ve böylece insanların doğuştan ahlaksız olduğu görüşüne karşı, onları erdemli bir kalıba dökecek toplumsal mühendisliğin gücüne dönük bir iyimserlik ve güven uyandırmak için kullanılabilirdi. Hristiyanlar için günah olan şey, deistler için sapmaydı.
Doğumuna hükmeden son derece soylu ülkülerin bir kısmını, pragmatizmi, materyalizmi ve faydacılığıyla itibarsızlaştırma eğilimi gösteren bir uygarlığa öncülük etmek, Aydınlanma'nın kaderiydi.
Reklam
Kutsal Kitap'ın Tanrı'sı bir anlamda kişi olma ayırt edici avantajna sahipken, Akıl kişisiz kibri ile Tanrıdan oldukça farklıdır. Edmund Burke'ün hukuka yaklaşımımız hakkında söylediği gibi, bu tür bir otoriteyi saymamız mümkün, ama sevmemiz zordur. Akıl bize esrik tatmin, bir cemaat duygusu sunmaz ya da yas tutanların gözünden yaş akıtmaz
Liberal kapitalist toplumları lehimleyen şey, dinsel ya da başka türlü bir inanç değildi. Marx'ın işaret ettiği gibi, çalışma zorunluluğu genelde bunun için yeterliydi.
Charles Taylor'ın gözlemlediği gibi [ sıradan halk] için, ufak bir batıl inanç:, isyan telkin etmeksizin dinsel dürtüleri tatmin etmesi itibariyle iyi bir şey olabilir
Zenginler ve fakirler İçin farklı birer Tanrı olmalıdır. Bir yanda kibar bir aşk ve adalet dini, bir Yüce varlığa tapınma vardır; öte yanda kara cahil, kana susamış papazlar kültü.
812 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.