Aklıma gelen şu soruların cevabını çok merak ediyorum açıkçası: Dil nasıl çeşitlendi? İnsan aklı ve mantığı bir olduğu halde dil neden çeşitlilikler gösteriyor, bunun sebebi tam olarak nedir? Hemen hemen her ulusun kendine öz bir dil ruhu ve biçimi var. Dil duygusu ortak lakin sesler ve birleşim şekilleri farklılaştıkça yeni diller meydana
Spinoza için, Tözün, yani Tanrı’nın yani Doğa’nın (Deus sive Natura) kanıtlanmaya ihtiyacı yoktur: Kendinin nedeni (causa sui) olan ve varoluşu zorunlu olarak doğasına ait olan varlığın ta kendisi, tanımıdır...
Din ve Akıl: Dücane Cündioğlu’nun Teklifi Üzerine Bazı Yorumlar |
Özgür Koca
Dücane Cündioğlu belirli bir takipçi kitlesine sahip önemli bir düşünür. Bu yazıda son konuşmalarında din ve akıl ilişkisi üzerine söylediklerini kısaca özetleyip bazı itirazlarımı dile getirmek istiyorum.
Cündioğlu “kırk yıllık bir arayışın muhasebesi” olarak
Farabi'nin İslam felsefesindeki yeri hayli tartışmalı. Farabi ve Ibni Rüşd’e göre felsefe ve din hakikat ve bilgiye ulaşmak için iki paralel yoldur: felsefe elit bir kesim için teorik olarak Allah’ı anlamaya çalışırken, din kitlelerin ruhu içindir. Rosenthal tekrar tekrar Farabi’nin önce Müslüman sonra felsefeci olduğunu vurgulasa da (çünkü
Tanrı’nın bilgisi
Bilgi varolandan elde edilir. Yani önce bir şey vardır. Bizde de o şeyin bilgisi oluşur. Şey’den önce bilgi olmaz. Buna göre eşya varolmadan önce Tanrı’nın bilgisi nasıl olur? Eşya hakkında önceden Tanrı nasıl bilebilir?
Burada insanın bilgi edinmesi ile Tanrınınki karıştırılmaktadır. İnsan, şey’den önce bilgi sahibi olamaz. Ama Tanrı öyle değildir. Burada önemli olan Tanrı ve eşya arasındaki ilişkiyi açıklamaktır. Dolayısıyla Tanrı’nın varlığını ortaya koymaktır. Şimdi;
Zorunlu ve mümkün varlıklar var. Mümkün varlık (alem) sonradandır ve şuurlu, irade sahibi değildir. Onu bir vareden vardır. Mümkün varlık bir şeye dayanmak zorundadır. Dayanağı zorunlu varlıktır. Zorunlu varlık, mümkün varlığı yaratırken zatında ona dair bilgisi vardır. Zatında bilgi olmadan eşyayı yaratması mümkün değildir. Bu, bilmeden yaratma olur ki, olmaz. O halde zatinda eşyaya dair bilgi var. Bilgi, irade ve kudreti de gerektirir. Bunlar Zorunlu varlığın zatında ezelî olarak vardır. Tanrı, bunlara uygun olarak eşyayı vareder. Dolayısıyla Tanrı’nın ilmi, eşyaya bağlı olmaz. Eşyadan önce vardır. İnsanın bilgisi eşya ile birlikte olur.
"İnsan dünyasını, her şeyin insanüstü bir sisteme tabi olarai mükemmel ve dakik işleyeceği inorganik bir dünyaya dönüştürme arzusu. Düzen arzusu aynı zamanda bir ölüm arzusudur, çünkü yaşam devamlı olarak düzenin bozulmasıdır. Ya da başka türlü ifade etmek gerekirse: Düzen arzusu etkili bir bahane, şiddetli insan düşmanlığı için bir