Antik Mısır Tanrısı
Antik Mısır Tanrısı Aton (Aten, Zentuk) ve Aton Dini Hazırlayan: Akhenaton "Aton, uludur, birdir, tektir. O'ndan başkası yoktur. Bir tanedir, O'dur her varlığı yaratan Bir ruhtur Aton, görünmeyen bir ruh. Ta başlangıçta vardı Aton, Tek varlıktı o. Hiçbir şey yokken o vardı. Her şeyi o yarattı Ezelden beri süregelen varlığı, Ebediyete kadar
Tanım I Cisim (Beden) deyince, uzamlı bir şey olarak görülmesi bakımından, Tanrının özünü belirli ve gerektirilmiş bir tarzda ifade eden tavrı anlıyorum. Tanım II Ben bunun, zorunlu olarak varlığını kurmaksızın koyamayacağınız ve bu varlığı yıkmaksızın kaldıramayacağınız bir şeyin özüne ait olduğunu söylüyorum; ya da o öyle bir nesnedir ki, kendisi olmaksızın şey var olamayacağı ve tasarlanamayacağı gibi, buna karşılık şeysiz de kendisi var olamaz ve tasarlanamaz. Tanım III Fikir deyince, Ruhun düşünen bir şey olduğu için teşkil ettiği bir ruh kavramını anlıyorum. Açıklama: Kavram diyorum, fakat algı demiyorum, çünkü algı kelimesi Ruhun bir objeden duygulanmış olduğunu, edilginliğini işaret eder, kavramda ise ruhun etkinliği ifade eder gibi görünüyor.
Reklam
FELSEFİ VE BİLİMSEL YANILGILAR
Celal Çelik Doğuştan sonsuzluk duygu ve düşüncesine sahip olan insanoğlu “Ben nereden geldim, görevim nedir, sonum ne olacaktır?” diye sormuştur. Akıl yoluyla gerçeği ve mutluluğu bulmaya çalıştığını iddia eden filozoflar da, tarih boyunca ortaya koydukları sistemleriyle bu sorulara cevap vermeye çalışmışlar, ancak tatminkar, açık, tutarlı ve
Baruch Spinoza - Şeyh Bedreddin
Spinoza düşüncesinde Şeyh Bedreddin'in izlerini aramak ilk bakışta anlamsız görünebilir. Çünkü her iki düşünür de iki farklı kültürün mensubudur. Ayrıca Bedrettin 14. yüzyılın sonlarında ve 15. yüzyılın başlarında Anadolu'da, Mısır'da ve Rumeli'de yaşamıştır. Spinoza ise 17. yüzyılda Hollanda'da yaşamış bir fılozoftur. Üstelik Spinoza eserlerinin
Tanrının zorunlu olarak varlığı
Bir şey kendisini var olmaktan alıkoyan hiçbir neden ya da sebebin bulunmadığı yerde zorunlu olarak vardır. Eğer Tanrının varlığını alıkoyan ya da varlığını ortadan kaldıran hiçbir neden, hiçbir sebep yoksa, güvenle şu sonuç çıkarılabilir ki, Tanrı zorunlu olarak vardır. Halbuki, Tanrının var olmasını alıkoyan hiçbir neden, hiçbir sebep yoktur.
Sayfa 41 - Dost Kitabevi Yayınları
Bir Şartlandırma ve Uyuşturma Aracı Olarak Din
Mehmet Yaşar SOYALAN Bir önceki yazıda, aklın örtülmesinin veya şartlandırılmanın en kadim araçlarından birinin din algısı ve tanrı tasavvuru olduğunu ifade etmiştim ve orada kalmıştık. İnsanın en temel ihtiyacı olan din ve inanma, nasıl olur da aklının örtülmesinin, bağımlılık haline gelmiş şartlanmışlığın bir aracı olabilir? İşte tam da bu
Reklam
“Tanrının varlığı kendindendir. Oysaki Kendi varlığını seçemeyen, seçtiğinde sınırlanan bir varlık, başka bir varlığın seçimine tabidir. Tabi olanın Tanrısı olur, Tanrısı olan ise Tanrı olamaz.” Önermesi üzerine: Bu durumun izahı için özgür iradenin seçimi olan An’a, zaman izafe etmek gerekir. Zaman izafe edilirse ki (seçim zamansız mümkün değildir) otomatik olarak başlangıç da izafe edilmiş olur. O taktirde izafe olunan yani An, Tanrının var olmayı seçeceği An ve öncesi olarak ayrılır. Öncesi ve An olarak ayrıldığında, Öncesi ve An’da bu seçimi yapacak olan bir bilincin zorunlu varlığı ortaya çıkmış olur. İşte tam olarak ortaya çıkan bu bilince ezeli olan Tanrı denir. Aksi halde Tanrıya cismani bir varlık yüklemek; sonsuzluğundan sebep tasnif edilemeyen, varlık olarak ifade edilemeyen Tanrının varlığına terstir. #Enigma
Spinoza ve tanrısal zorunluluk
Ethica adlı eserinde spinoza, Tanrıyı özü varlığı kuşatan ve varlığa belirli bir anlayış ve kavrayış yetkinliği veren, ontolojik olarak kendi kendinin nedenidir diye tanımlar. Tanrının zorunlu olarak var olduğunu ve bu nedenle aciz olduğunu söyler. Varlığın ediminin tanrısal bir öz muhteva ettiğini fakat bu edimin sonuçlarının varlığın kendisinin yetkinlik alanı içinde olduğunu söyler.Edimin sonucunun varlığı bir yetkinsizlik durumuna düşürebileceğini söyler. Örn:Ademin cennetten kovuluşu.
Resim