İnsan farklı aidiyetlere sahip olarak gelir dünyaya ve her bir aidiyet diğer insanlara bağlanmak için bir nedendir. Zamanla aidiyetler arasında bir çatışma olur bu çatışma da insanlarda bir kimlik bunalımına dönüşür. Rastlantısal olarak kazandığımız kimlikleri kutsallaştırır bunlar için ölür ve öldürürüz. Örneğin; Kürt ve Müslüman kimliğe sahip
Güzel birliste okumadıklarımı okuyacağım 1. Schopenhauer : Say yayınları dizisi , İsteme ve Tasarım olarak dünya , aşkın metafiziği , 2. Rudiger Safranski : Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi) 3. Nietzsche : Böyle buyurdu zerdüşt, Putların Alacakaranlığında, İyinin ve kötünün ötesinde 4. Soren Kierkegaard : Korku ve Titreme
Reklam
...Kız kardeşimin dediği gibi, her şeyi ciddiye alan adamın anahtarı, her şeyi komikliğe vuran adamdır.
128 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 4 hours
18.10.2014
Kendi inançlarımı, ahlakımı ve elbet "evrensel ahlak"ı sorgulamak dışında, şu başkalarının neye inanıp inanmadığı ve buna bağlı olarak ahlaklılığı tarzında inanç meselelerini sorgulama gereği görmedim hiç. Bu açıdan, benim için gereksiz bir kitaptı diyebilirim, açıkçası, sırf hediye edildiği için okudum. Bu kitap, benim gibi, etrafımdaki birçok insanın da rahatsız olduğu bir konu üzerinde dönüşüm geçiriyor esasında, genel olarak yargıladığımız şeyler işte: bir ateistin tek bir dini hedef alarak yaptığı gereksiz eleştirisi ve bir din mensubunun ateisti ahlaksız görmesi, vs. Ne yazık ki bu tür problemlerle hâlâ uğraşıyoruz fakat herkes için üzerinde bu kadar durulmalı mı, bilemiyorum. Belki bu konulara ilk kez kafa yoran birileri için ideal/faydalı olabilir. Yazarın kendisi ateist olduğu için, daha çok bu doğrultuda ilerlemiş içerikte de. Ama dili çok eğlenceli, basit ve bence bu güzel bir şey. Sonuçta herkesin anlayabileceği şeyleri, örneğin, bir tamlama ekini eksik yazarak anlaşılmaz kılmak ne ifade edebilir ki, nasıl bir fark yaratabilir? Yazarın en çok hoşuma giden yanı oldu bu, bu yüzden. Fakat ilgimi çekmedi konu zira çoktan zihinsel manada hallettiğim bir mesele söz konusu idi. Pek tavsiye etmiyorum; lakin bir gün, bir şekilde elinize falan geçerse okuyun ya da gerçekten bu konuda uyarılmasını gerek gördüğünüz birilerine zorla okutun. Hoşgörü açısından önemli. Tabii okutacağınız kişi, dilinde hakaretler ya da karşı çıkışlarla size geri dönebilir, çok mümkün bu. Keyifli oku(t)malar.
Tanrısız Ahlak?
Tanrısız Ahlak?Walter Sinnott Armstrong · Ayrıntı Yayınları · 2011438 okunma
Dine Karşı Din
''Birinci bölümde, '' dine karşı din'' ifadesinden neyi kastettiğimi söyledim. Orada söylediğim, aslında karmaşık felsefi bir konu değil, basit bir konudur. Fakat pek çok basit konu vardır ki, onları ihmal ettiğimizde sonuçları çok ağır olmaktadır. İşte benim de yeni fark ettiğim gerçek şudur: Kafalarımızdaki anlayışın aksine, tarih boyunca din, küfürle yani dinsizlikle savaşmamıştır. Çünkü tarih, sosyoloji, din sosyolojisi ve antropoloji bilimlerinin de gösterdiği gibi tarihte tanrısız hiçbir toplum yoktur ve insanların toplumsal yaşamı din merkezli olmuştur.
"TANRI ÖLDÜ!!!"
Friedrich Nietzsche “Tanrı öldü” dediğinden beri 134 yıl geçti ve bu söylemiyle 19. yüzyıl’dan günümüze kadar felsefe öğrencilerine baş ağrısı olmaya devam etti. Belki de felsefede en iyi bilinen fikirlerden biridir, hatta “Şen Bilim (the gay science)”in bir kopyasını eline bile almamışlar tarafından bile; kaldı ki kitap buradan türemiştir. Fakat
Reklam
716 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.