Görüyor musun insanları? İnançları için binalar dikmeleri gerekiyor. Hayır, inançlarını içlerinde, kalplerinde hissetmeleri yetmez; inançlarını dışarıdan da görmek, ona dokunmak isterler ve o nedenle binalar inşa ederler. Benim için şimdiye kadar Tanrı’ya olan inancımı içimde, kendi bildiğim şekilde yaşamak yeterli olmuştu. İnancımı kendi bildiğim gibi, başkalarının yaptırdığı binalarda dizüstü çökerek değil de kendi ayaklarımın üstünde yaşamayı tercih ettim.
Yazmak, neredeyse sersemliğe varabilir bir cürettir. Cüretkar olan kısmı şimdiye kadar söylenmemiş bir sey söyleyeceğini ya da herhangi bir şeyi hiç anlatılmadığı bir biçimde anlatabileceğini sanmakla ilgilidir. Sersemce olan kısmı da bu cüretin peşinden gitmektir. Ama mucizevi bir inat da vardır bu işte. Çünkü her seferinde biri çıkar ve insanı mutlak bir isabetle anlatabileceğini anlatabileceğini düşünür. Hatta kimilerinin insanı değiştirecek cümleler kurmak hayali bile vardır. Çünkü tarih boyunca insanın tanıklık ettiği en büyülü şeydir söz. Tanrıya inanıyorsanız onun, insanın kalbine dokunmak için başka şeyleri değil sözü seçtiğini bilirsiniz. İnanmıyorsanız sözün tanrı gibi sınırsız bir büyüyü bile yaratacak kadar büyük olduğunu bilirsiniz. Her iki durumda da söz, insanoğlunun her seferinde hayatını adayacağı kadar kuvvetlidir.
Reklam
Tanrıya inanıyorsanız onun, insanın kalbine dokunmak için başka şeyleri değil sözü seçtiğini bilirsiniz. İnanmıyorsanız sözün tanrı gibi sınırsız bir büyüyü bile yaratacak kadar büyük olduğunu bilirsiniz. Her iki durumda da söz insanoğlunun hayatını her seferinde adayacağı kadar kuvvetlidir.
_Kadın üzerine yazı yazarken kalemi gökkuşağına batırıp, mürekkebi kelebek kanatlarının tozu ile kurulayacaksınız. _Herkesin vardır bir köpeği. Bakan, kralın köpeği; memur, bakanın köpeği; kadın, kocasının köpeği, ya da adam karısının köpeği. _Hakikati dinleyecek kadar güçlü olmadığınız için sıradan birisiniz. _Yetenek ve erdemin insanlara bir
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
_Totem: Kutsal sayılan herhangi bir şey. Tanrılar, putlar, uğur getiren eşyalar, dilekler, dua, kara kedi,13 sayısı vs. totemdir. Olması istenen dileklerin, kutsal varlıklar aracılığıyla yerine gelmesi için totemler devreye sokulur. Totem yapabilmek için, şans getirdiğine inanılan bir sözün söylenmesi ya da hareketin yapılması gerekir. Sözlü
Reklam
Öyle bir zaman olur ki; gece kendi karanlığından korkar. Sus pus olur dostlar, gökyüzü kayıp, yıldızlar lal. Bilmezler onlar, sessizliğin de kendine ait bir gürültüsü var. Yalnızca yüreğini bilenler duyar. Ve çıplak ayaklarıyla bir çocuk; orta yerinde zifirin, dizlerini karnına çeker ve ağlar. Karanlığından kötü suretli gölgelerden kulaklarını tırmalayan sessizlikten onu korkutan her şeyden, kaçmak ister. Sabaha varıncaya dek tüm geceyi koşmak ister. Sonra uzatır ellerini kızgın bir tanrıya yalvarır gibi. Uzanıp gökyüzüne kanayan avuçlarıyla dokunmak ister, okşayarak yıldızları acıyan yerlerinden öpmek ister. Dizlerindeki yaralardan bilir çünkü tüm acılar öpülünce geçer...
Senden tek istediğim şey, savaşırken dahi savaştan nefret et. Zafere ulaşsan dahi nefret et savaştan. Savaşı en kısa ve kansız yoldan bitirmeye uğraş. Sonra insanlığa ada kendini."
"Dünya evren içerisinde o kadar küçük ki, bir sahildeki bir tek kum tanesi bile değiliz. Evrende o kadar muhteşem olaylar ve sırlar bizi bekliyor ki, inan bunları bilen hiç bir fizikçiyi bu dünyadaki çıkar savaşlarına katılmaya ikna edemezsin. Bu büyük ve muhteşem olayları görünce artık diğer küçük şeyler önemsiz oluveriyor."
"İyi misin Aybeg?" "Hayır. Sen?" "Hayır." "O halde devam edelim."
Reklam
İnsanlar keşke kendilerine sınır koyanların sadece kendileri olduğunu bilselerdi...
"Bir şeyleri önceden görüp de müdahale edememek ne kötü..."
Bölüm 5
Herkes sevdiklerini kaybetmekten korkar evet ama herkesin içinde de bir öfke duygusu vardır. İşte bunu unuttular.
İnsanoğlu böyle işte; ışığa çok yakın olduğunda gözleri kamaşıyor ve ışığın büyüklüğünü göremiyor. Oysa ki uzaktan bakanlar, ışığı tüm haşmetiyle görüyor ve gerekli değeri veriyor. Ülkemizin insanlarından çoğunun bihaber oldukları Anadolu güzelliklerinin her yıl milyonlarca turist çekmesinin nedeni de budur işte.
Füzyon reaktörü demek; bir bardak su kullanarak, tüm dünyaya yüzlerce yıl yetecek kadar elektrik üretmek demekti. Böyle bir teknolojiyi elde tutmak, dünya hakimiyetinin anahtarını elde tutmak gibi bir şeydi.
Resim