“Abdülmecid'in başta İngiltere olmak üzere Avrupa devletlerinin tüm isteklerini 1839' da bir Tanzimat Fermanı'yla anayasalaştırırken güttüğü amaç, Osmanlı İmparatorluğu'nu İngiltere'nin kanatlan altına sığınarak o dönemin Avrupa Birliği olan Avrupa Devletler Konseyi'ne sokmak ve böylelikle İmparatorluğu'nun varlığını ve toprak bütünlüğünü güvence altına almaktı.”
Sayfa 23
“Tanzimat gibi, İslahat Fermanı da dış kaynaklı olup, Kırım savaşında müttefiklerin isteklerini karşılamak üzere hazırlanmış ve bu yüzden barış antlaşmasının içine alınmıştır. Belge, Tanzimat'taki temel haklar güvencesine eşitlik esasını eklemekte ve 20 noktada Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında eşitlik sağlamayı amaçlamaktaydı. Ancak, Hıristiyanlar lehine hükümler içerdiğinden, Müslüman halkı memnun ettiği söylenemez. Bundan başka, bu fermana dayanan büyük devletler, 1856-1876 yılları arasında Osmanlı devletinin içişlerine daha çok karışmaya başlayacaklardır. Eflâk ve Buğdan'ın birleşmesi ve Sırbistan'a verilen ayrıcalıkların arttırılması bunun tipik örnekleridir.”
Reklam
Tanzimat fermanı, tebaanın hayatını, canını, dini inancını güvence altına alan, ama bu güvenceyi hükümdarın inayetine değil, çıkarılacak kanunlara ve ön planda yeni düzenlemelere bağlayan bir belgeydi. Bu nedenledir ki Tanzimat fermanı anayasal gelişmemizin başlangıcı sayılıyor ve ona hukuk devleti olma yolunda ilk manifesto diyoruz.
Osmanlı'da da 19. yüzyılın temel bir niteliği, devlet ile tebaasi ya da yatandaşları arasındaki sözleşmenin yeniden müzakere edilip yazılı hale getirilmesiydi. Süreci 1839'da Tanzimat Fermanı ve izleyen fermanlar başlattı; bu düzenlemeler imparatorluk tebaasından olanların kanun önünde eşit olduğunu ilan etti ve hükümdarın hükmetme
İlhan Tekeli Osmanlı sisteminin 1838 Osmanlı-İngiliz Ticaret Anlaşması ile dünya ekonomisine açıldığını, 1839 Tanzimat Fermanı ile yeni yönetim arayışları içine girdiğini belirtir. Ona göre, bu yeni ekonomik ilişkiler ve yönetim biçimi yeni kent merkezleri, yeni alt yapılar ve kurumlar gerektiriyordu. Bu dönüşüm kadılık, ihtisab ağalığı, mimarbaşılık gibi geleneksel Osmanlı idari kurumlan yoluyla sağlanamaz, gerekli altyapı dini vakıflar aracılığıyla kurulamazdı. Bu ulusal kurumlar sadece yapısal açıdan yetersiz değildi; 1840'larda dönüşümlerin baskısıyla çökmüşlerdi. Hem geleneksel sistemin çöküşü, hem de yeni doğan ihtiyaçlar yeni yönetim biçimlerini ve kent gelişimini denetleyecek yeni bir sistemi gerektiriyordu.
Sayfa 283Kitabı okudu
Tanzimat Fermanı’nın yabancı elçiliklerin zoru altında yayımlandığı bilinmektedir.1856 Islahat Fermanı’nın ise yabancı elçilerin de katıldığı bir komisyon tarafından hazırlandığı yine bilinmektedir. Ayrıca, Cevdet Paşa’nın yazdığına ve zamanın şeyhülislamının söylediğine göre, düşman gemileri Boğaz’da ve topları saraya çevrili iken 1856 Fermanı ilan edilmişti.Bu fermanın, siyasi hukuk alanında müsli-gayrimüslim ayrımını ortadan kaldırarak, eşit vatandaşlar kavramını getirmesi ile Müslüman halk sadece “Gavura gavur denilmeyecek” diye alay etmedi; hiçbir zaman affetmedi de.
Reklam
Geri149
500 öğeden 491 ile 500 arasındakiler gösteriliyor.