3 Kasım 1839 - sadrazam trf kaleme alındı okundu
Tanzimat Fermanı, Osmanlı devlet geleneğinin bir sonucu olarak yöneticilerin; teb'a karşısında yerine_ getirmeye sÖz verdikleri, tek taraflı bir vaadler demetidir. Fermanda zikredilen hususlarin gerceklestirilmesini denetlevebilecek herhangl iç siyasal ya da toplumsal mekanizma yoktur. Yani: uygulamalarin, yöneticilerin Sahsi niteliklerine ve dis olaylarin zorlamasina bağlı bir seyir takip etmesini önleyecek Yapılar oluşmamıştır.
Mustafa Reşit Paşa, ilan edilmek istenen fermanın taşıdığı mahsurları Sultan’ın fark edip karşı çıkmasını önlemek için bu fırsatı kaçırmak istemedi ve işi oldu-bittiyse getirdi. Nihayet şartların uygun hale getirilmesinden sonra 3 Kasım 1839 (Hicri 22 Şa’ban 1255) günü İstanbul’da, gülhanede toplanan Müslüman ve gayrimüslim halkın yanında, merasime iştirak etmiş olan protokolün huzurunda Tanzimat Fermanı ilan edildi.
Reklam
3 Kasım 1839'da ilan edilen Gülhane Hatt-ı Hümayunu (Tanzimat Fermanı), bu yönde ilk küçük resmi adımı attı. Yaşam güvenliği, halkın namusu ve mülkiyeti, mali reform, silahlı hizmetlere düzenli ve devamlı asker alımı, adli reform ve benzeri konularla ilgilenen ferman, "bu devlet imtiyazları hangi din veya mezhepten olursa olsun bütün tebaamız için geçerlidir. .." diye devam eder.
Osmanlı'nın l830-70 yılları aralığına bakıldığında önemli siyasal gelişmelerin yaşandığını görürüz. Bu değişimlere kapı aralayan en önemli gelişme ise bir döneme adını verecek, edebiyatı ve düşün hayatını da etkileyecek olan Tanzimat Fermanı'nın ilanıdır. Mustafa Reşit Paşa tarafından 3 Kasım 1839'da Gülhan e'de halka açık oku­nan ve okunduğu yerin adını alan Gülhane Hatt-ı Hümayunu ile Os­man lı'da yeni bir dönem başlar. Tanzimat'ın kelime anlamı "düzen­lemeler"dir ve devlet yapısındaki bazı iyileştirici uygulamalan ifade etmrktedir un
Sayfa 22 - Metis yayınları 2017Kitabı okudu
3 Kasım 1839'da ilan edilen Gülhane Hatt-ı Hümayunu (Tanzimat Fermanı), bu yönde ilk küçük resmi adımı attı. Yaşam gü­venliği, halkın namusu ve mülkiyeti, mali reform, silahlı hizmetlere düzenli ve devamlı asker alımı, adli reform ve benzeri konularla il­gilenen ferman, "bu devlet imtiyazları hangi din veya mezhepten olursa olsun bütün tebaamız için geçerlidir ... " diye devam eder.
Tanzimat Fermanı
184 sene evvel bugün Tanzimat Fermânı ilân olundu. [3 Kasım 1839] Sultan Abdülmecid han dönemindeki hâriciye nâzırı Mustafa Reşit Paşa tarafından yazılıp, okunmuştu. Batılılaşmanın ilk müşahhas [somut] adımı buydu. Müslüman-Gayrimüslim eşitliği hedefleniyordu. Özellikle İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı devletinin müttefiki olarak katıldığı Kırım Savaşı döneminde [1853-1856] Büyük Güçler Osmanlı hükümetinden Müslümanlarla Gayrimüslimler arasındaki eşitsizlikleri kaldırmasını talep etti. Osmanlı hükümeti bu taleplere olumlu cevap verdi. -Hatta İngiliz Elçisi mürtedler [Müslümanlıktan başka bir dine geçenler] için Şeriat hukukunda yer alan ölüm cezasının kaldırılmasını 1854’te talep etti ama elçinin bu talebi reddedildi- Fakat 1855 yılında cizye kaldırıldı. Bu şekilde Gayrimüslimler için askerlik zorunluluğu getirildi. Fakat Gayrimüslimlerin askerliğe sıcak bakmaması nedeniyle -askerlik bedeli-adıyla ve mikdarı cizye mikdarına yakın bir vergi getirilerek askerlikten muafiyetleri devam etti. 1856 Islahat Fermanı ile bu reformlar teyit edildi. 1856’dan itibaren Gayrimüslimlerin devlet hizmetine alınmasına başlandı. [Normalde amme sâlâhiyeti kullanma haklar yoktu, devlet hizmetine alınmazlardı yani bekçi bile olamıyorlardı, bu kalktı] Buna göre askeriyede Albay rutbesine ve memuriyette 1. dereceye kadar da yükselebileceklerdi.
Reklam
Tanzimat Fermanı, 3 Kasım 1839'da yayınlandığı günden bu yana, yaşadığımız en önemli tarihsel dönemeçlerden birisi olmuş, modernleşme çabalarımızın temeli ve çıkış noktasını oluştur­muştur. Karakteri itibarıyla semi-constitutional yani yarı anayasal bir belge olarak Ferman, anayasal tarihimizin de başlangıcı olması nede­niyle anayasa hukukumuzda da belirgin bir yere sahip bulunmaktadır. Öte yandan, İmparatorluğun yönetim anlayışında da köklü bir değişi­min temeli olmuş, hukuk devleti olma yolunda ilk adımlar atılmaya başlanmıştır. Kısacası, Tanzimat Fermanı ve onunla birlikte başlayan dönem, tepeden tırnağa, her alanda Osmanlı devlet yapısını ve sosyal dokuyu yeni baştan şekillendirmeye başlamıştır.
Sayfa 7 - Phoenix Yayınevi.
728 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Modern Türkiye’nin Tarihsel Yolculuğu
Ortadoğu ve İslam Tarihi uzmanı ünlü otorite Bernard Lewis’in Türklerin 250 yıllık çağdaşlaşma çabalarını sade bir dille anlattığı bu eseri, ikiyüze yakın dipnotu ve yüzlerce kaynakça içeriği ile Türk Tarihi için oldukça önemli bir kaynaktır. Ayrıca Lewis, kendi argümanları ile işlediği konuları çeşitli açılardan yorumlamıştır. Osmanlı İmparatorluğunun bir zamanlar hakir görülen düşmanlar karşısında aldığı bir dizi yenilgi sonrasında mevcudiyetlerini korumak uğrunda Avrupalı silahları benimsemek, Avrupalı danışmanları davet ederek yeni yöntemler öğrenmek ve böylelikle, ne kadar gönülsüzce olsa da, modern devlet ve ordunun temelinde yer alan yeni düşünceleri ve kurumları kabul etmek zorunda olmasıyla başlayan modernleşme tarihi Osmanlı İmparatorluğunun kadim kurumlarını değiştirirken, bu değişim toplumsal dönüşümü ve liberal, vatansever hatta devrimci fikirli yeni bir elit sınıfının ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır. 3 Kasım 1839 Tanzimat Fermanı (Sened-i İttifak- İlk Anayasa), 18 Şubat 1956 Islahat Fermanı, 1876 I. Meşrutiyet, 1908 II. Meşrutiyeti ilanı ve yaşanan gelişmeler hep bu modernleşme çabalarının bir ürünü olmuştur. Osmalı sonrası Cumhuriyet Devrimi ve Kemalist ideoloji Türkiye’nin modernleşme sürecinde zirve noktası olmuş, Genç Cumhuriyeti münhasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için gayretle kurumlarda ve toplumda dönüşümler hedeflenmiştir. Türkiye’nin diğer müslüman ülkelerden farklılığını ve gelişim süreçlerini çok net ortaya koyan bu kitap ayrıca günümüzde kurumsal ve toplumsal yaplar ile sorunların temellerine ışık tutmaktadır. Tüm okurlara tavsiye ederim. Saygılar…
Modern Türkiye'nin Doğuşu
Modern Türkiye'nin DoğuşuBernard Lewis · Arkadaş Yayınları · 2021929 okunma
Tanzimat Devresi
3 Kasım 1839'da Gülhane Hatt-ı Humayunu'nun (Tanzimat Fermanı)okunmasıyla(Hariciye nazırı Koca Mustafa Reşid Paşa tarafindan ) başlayıp 1876 yılına kadar devam eden ;siyasi ,mali , adlî ve idari reformlarin yapıldığı dönem .
Sayfa 18 - KapraKitabı okudu
Mustafa Reşid Paşa, padişahı bir ıslahat programının gerekliliğine inandırmakta gecik­ medi. 3 Kasım 1839 yılında Sultan Abdülmecid’in tecrübesizliğin­ den faydalanılarak, Mustafa Reşid Paşanın gayretleriyle Tanzimat Fermanı ilan edildi.
Reklam
Tanzimat Fermanı
3 Kasım 1839 günü devlet ileri gelenlerinin, kalabalık bir halk kitlesinin, Osmanlı tebaasının her din ve sınıftan ahalisini temsil eden ruhani reislerin ve yabancı diplomatların önünde okunan hatt-ı hümayun, imparatorluğun devlet ve toplum hayatında bir dönüm noktasını teşkil ediyor, yeni bir devri açıyordu. Bundan sonra aydın bürokrat zümre, imparatorluğun işlevini yitirmiş kurumlarını ve sarsılan merkezi otorite yeniden kurmak, devletin mali, idari, adli alanlarda düzenli bir yapıya kavuşturmak için hakimiyeti ele geçirdi.
Sayfa 303Kitabı okudu
Tanzimat Fermanı, Padişah, nazırlar, ulema, asker ve sivil devrin önde gelen simaları, Rum ve Ermeni patrikleri, Yahudi Hahamı, esnaf teşkilatı temsilcileri ve İstanbul’daki yabancı dipolomatların huzurunda bizzat Sadrazam Mustafa Reşit Paşa tarafından okundu. Fermanı’nın giriş kısmında belirtildiği gibi, devlet yüz elli senedir bir buhran içindeydi. (3 Kasım 1839)
Son dönem İslâm tarihini temsil eden Osmanlı Devleti, Tanzimat Fermanı'nın okunduğu 3 Kasım 1839'da siyasi, kültürel ve sanayi alanındaki gelişmelerin tesirinde kalarak, batılı devletlerin kendi üzerindeki etkinliğini resmen kabul etmişti. Bu tarihten itibaren "islahat" adıyla yapılan hemen bütün değişikliklerin üzerinde batılı entelektüellerin etkisi vardır. Batılılaşma fikri, modernleşme ya da bir başka ifadeyle seküler dünya görüşü çerçevesinde geliştiğinden dinî eğitim temelli medreselerde yetişen ulemânın devlet yönetimindeki belirleyici konumu giderek zayıfladı. Onların yerini Batı'da eğitim görmüş olan entelektüeller doldurdu. Eğitim müfredatının Arapça olduğu medreseler geri plana atıldı. Gayrimüslim azınlıkların da söz sahibi olduğu seküler eğitim kurumları açıldı. Batı dillerini iyi bilenler önem kazandı. Sünnet ve müstehapların yerini Batı'nın örf ve adetleri aldı. Batılı kimlikler, romanlar ve yine Batı'dan aktarılan basılı medya yoluyla son derece sevimli bir şekilde topluma sunuldu. Evlerdeki haremlik-selamlık ayrımı yerini alaturka-alafranga ayrımına bıraktı. Teehhül, tezevvüc gibi kelimelerle ifade edilen evlilik ya da evlenme kavramları yerine Batı'daki familia/aile kelimesi ikame edildi. #FatmaÇetin, Küreselleşmenin Aile Üzerindeki Etkileri ve İslâmî Perspektif Rıhle Kitap, 1. Baskı: Nisan 2021, syf: 13
Sayfa 13 - Rıhle Kitap, 1. Baskı: Nisan 2021Kitabı okudu
GÜLHANE HATT-I HÜMAYUNU(TANZİMAT FERMANI)
Reşit Paşa sık sık İngiliz Sefareti'ni ziyarete başladı. İngiltere'den gelen talimatlar doğrultusunda padişahı ikna ediyor, her istek madde madde yazılıyordu. Böylece ortaya, “Tanzimat Fermanı" olarakbilinen metin çıktı. İngiltere'nin de onayı alındıktan sonra, sıra ilan etmeye geldi. Tellallar tüm İstanbul'u sokak sokak dolaşarak duyuruda bulundular: “Ey ahaliii! 25 Şaban pazar günü cümleniz Gülhane Bahçesi'nde olunuz. Padişah efendimizin mühim bir hatt-ı şerifi kıraat edilecektiiir!" 25 Şaban pazar günü... Milâdî takvime göre, 3 Kasım 1839...
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.