#KITAPYORUM
Baştan aşağı zeka kokan bir kitap.
Dayanamayıp gece 3'e kadar okuyup 3 günde bitirdim,çünkü kitap kendini okutmuyor,adeta icinde yaşamanıza sebep oluyor...
"Bu romanda bahsi geçen tüm sanat eserleri mimari yapılar,belgeler ve gizli ayinler gerçektir."
Belki de kitabın içine sürüklenme sebebimiz budur!!!
Sion
Derslerimden ötürü araştırma niyetli tapınak şövalyeleri hakkında bilgi edinmek istemiştim ama araştırmacı yazar aytuç altındal'ın bu kitabını okuyunca nasıl bir tehlike altına olduğumuzu daha iyi anladım okumanızı şiddetle tavsiye ederim banane tapınak şövalyelerinden diyeceksiniz fakat vatikanın üzerimizdeki planları ne okuyunca şaşıracaksınız.Özellikle gençlerimizi bekleyen tehlikeye dikkat cekmek isterim.
Abdülkadir Geylani Hazretleri'nin şöyle bir sözü vardır:
“Nefsin kılıcı tahtadandır. Üzerine gittiğin zaman sana karşı çalışmadığını görürsün.”
Kitap, Yahudi ve Yahudilerin tarihi hakkında bilgi vererek başlıyor. Masonluk Siyonizm, Sabatayizm, Tapınak Şövalyeleri hakkında geniş bilgi verirken bunların amaçlarının neler olduğunu anlatıyor.
Dünya üzerinde kurulu bir Yahudi düzeninin var olduğu ve bu düzenin dünyaya nasıl hükmettiği kaynaklar göstererek anlatılmış.
Kurmuş oldukları bu sistemde kimler var, kimler bu sisteme hizmet ediyor tek tek isim vererek anlatılmış.
Yazar tarih boyunca Yahudilerin ve Yahudi sempatizanlarının hem ülkemizde hem de dünyada yapmış olduğu bütün faaliyetleri en ince ayrıntısına kadar gözler önüne sermiş.
Çok ayrıntılı bir kitap.
Kitap şu bölümlerden oluşmaktadır.
- Yahudilik ve Türevleri
- Tarihte Yahudi
- Siyonist Yahudi’nin Oyun Kaideleri
- Siyonist Yahudilerin Hâkim Olduğu Sahalar
- Cumhuriyet Devri Türkiye’si ve Yahudiler
* Serinin ikinci kitabı Pia Mater’de birinci kitapta anlatılan hayatın nörolojik bağlarıyla birbirine bağlanmış olağanüstü isimli olağan karakterlerin öyküsü, 188. sayfadan itibaren daha yüce bir örgüye, öjeni düşüncesine nihayet bağlandı. Diğer bir tabirle yazar büyük resmi ikinci kitaba saklamış.
* Meğer birinci kitabın tüm bu olay ve kişi örgüsü; bilim adamlarından oluşan, hiyerarşik yapılı, Homo-Neon isimli bir üst insan türünü yaratmak için bilim ve teknolojinin tüm imkânlarını seferber eden, devletler ve kurumlar içerisinde derin biçimde örgütlenmiş, Tapınak Şövalyeleri benzeri, Neon isimli bir gizli topluluğun hikâyesi, birinci kitabın Teslası olan Pia ve Alef de bu uğurda yapılan deneylerin esas özneleri imiş. Muhtemelen yazar da benim gibi Pia ve Fringe’in Oliviası arasındaki benzerliğin, hatta çocuklar üzerinde yapılan deneyler bakımından Stephen Kingvari anlatımının farkındadır. Bu bakımdan hikayenin bu noktada benim için orijinal tarafı kalmadı diyebilirim.
*Yalnız Homo Neon öyle bir örgüt ki Nietszche’den tutun Mengele’ye kadar aklınıza gelebilecek birçok bilim insanı bu öjenik topluluğun üyesi. Üçüncü kitap henüz çıkmadı. Sırf başladığım için bitireceğim bir seri olacak.
* Bu vesileyle benim başladığım kitabı bitirmek konusundaki saplantıma değinmekte fayda var. Mine Urgan şöyle der: "Karpuzu kestin. Baktın ki kabak. Gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?" "Bu cümleyi duyduktan sonra başladığım her ne ise hoşlanmadığım yerde bırakmaya karar verdim. Kitabı da, insanı da..."
* Hayat kısa… Başladığınız kitaplar veya insanlar kabak çıktıysa, Mina Urgan’ı dinlemenizi tavsiye ederim.
Tanıtım bülteni olmadığı için kısaca içinde geçen konular.
*Hitler
Mutlak gücü elde etmek için çıktığı yolda kargaşayı, ırkçılığı ve baskıyı nasıl kullandı?
*Atatürk'ün mekanları.
Gazi ile sembolleşmiş ve hayatında önemli yeri olan mekanlar.
*Da Vinci'nin esrarı.
Büyük dahi, kendi savaşını vermek zorundaydı
*Karanlık Tarih: CIA
Kudüs’ü ziyaret ettiğimde Mescid-ül-Aksa’ya gitmeyi alışkanlık haline getirmiştim. Tapınak Şövalyelerinden (Templarlar) dostlarımın yeri orasıydı. Mescid-ül-Aksa’nın bir kenarındaki küçük bir bölmeye Frenkler bir kilise kurmuştu. Tapınak Şövalyeleri bu yeri, namaz kılabilmem için bana ayırıyorlardı. Bir gün içeri girdim ‘Allahü ekber’ dedim ve tam namaz kılmaya başlayacaktım ki bir Frenk üzerime atıldı, beni yakalayıp yüzümü doğuya çevirdi ve ‘İşte böyle ibadet edilir’ dedi. Tapınak Şövalyeleri hemen koşup onu benden uzaklaştırdılar. Ben de namazıma döndüm, ama bu adam bir anlık dikkatsizlikten istifade edip yeniden üstüme atladı, yüzümü doğuya çevirdi ve ‘İşte böyle ibadet edilir’ diye yineledi. Tapınak Şövalyeleri yine müdahale ettiler, onu uzaklaştırıp benden özür dilediler: ‘O bir yabancı. Frenk diyarından yeni geldi ve doğuya dönmeden ibadet eden birini daha önce hiç görmemişti’ dediler. … Yüzümü Mekke’ye dönüp namaz kılmama böylesine öfkelenen iblisin tavrından şaşkına dönmüş bir halde oradan çıktım.”
Kitabı filminin gölgesinde kalan nadir eserlerden. Film, görsellik ve dramatizasyon olarak o kadar başarılı oldu ki genel kabulün tersine kitabını geçti bence. Bir çok kişinin kitabı okumadan filmi izlediğine eminim. Bir de konu Leonardo Da Vinci ismin pazarlama gücüne dayanınca ilgi kaçınılmaz oluyor.
Yine de bir yazar olarak, yazarın emeğine saygı göstermek adına ben; kitabın okunması gerektiğini düşünüyorum. Brown; özellikle tapınak şövalyeleri, Vatikan, Gül Haçlılar, İllüminati gibi konuları başarılı örüyor. Her şeyden öte bu tip bir roman yazabilmek çok ciddi bir çalışma ve bilgi gerektiriyor. Ortaya çıkan filmin dünya çapındaki hasılat başarısı da ortada. Üstelik bazı yan karakterlerin kitaptaki tasvirleri bence hala filmdekilerden daha başarılı.
Siyasal Din'in en önemli kavramı "Yüce Önder" kavramıdır, Almanca Führer kavramı ile
karşılanan "Yüce Önder" bu haliyle Kral ve/veya Imparatordan daha kutsal Yarı-Tanrı birini
simgeler. Bu kavramı ve onun ülkesi anlamına gelen Reich kavramını bulanlar ünlü Alman
Romantikleriydiler (18. yüzyıl). Tarihte Führer olmak ilk kez -ve son kez-fldolf Hitler'e nasip
oldu! Führer, Siyasal Din'in en üst Rahibi durumundaydı. Yüce önder olarak dediği dedikti.
Hitler bu nedenle Katolik Kilisesi'ne ve yerleşik Protestan Kilisesi'ne karşı ortaya yeni bir din
attı. Bu Siyasal Din'in adı "Alman Hıristiyanlığı" idi. Bu yeni ve uyduruk dinde ISA artık bir
Yahudi olarak değil doğrudan doğruya SAFKAN bir AR-YflN PRENSI olarak ele alınmıştı.
Aytunç Altındal
Dünya'nın yönetimi konusunda söz sahibi olan örgütlenmelerden tutun, gizli istihbarat örgütleri ve gizli teolojik örgütlenmeler konusunda biz okuyuca detaylı bilgiler sunuyor bu değerli eser. Dünya da ateizm dalgasının artışı senaryosunun ne kadar yapmacık bir senaryo olduğunu eseri okurken anlayabiliyoruz. Dünyayı yönetenler sistemi tam olarak teolojik temellendirmeler üzerine kurgulayıp biz insanlığı yönlendiriyor diyebiliriz. Yüzyıllardır süregelmiş gizli istihbaratlanma sistemleri ve dini açıdan kurulmuş gizli asırlık örgütlerin hayatımız içinde komplo teorileri arasından sökülüp detaylı incelemesini yaparak biz okuyucunun önüne sunduğu için hocamıza teşekkürler ediyor rahmetler diliyorum. Eseri kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Kitapla ve sevgiyle kalmanızı diliyorum. :)