"Oryantalist tarihçiliğin Ortadoğuya genel bakışı ile de uyuşan bu tarih yazımı Osmanlı İmparatorluğu'nu kafasını kuma sokmuş bir deve kuşu gibi tarif etmektedir.
Sayfa 17 - Kronik KitapKitabı okuyor
...geçmişi gerçekten olduğu şekilde keşfetme mücadelesi olarak tarih yazımı fikri hala önümüzde duran bir görevdir. Fakat paradoks şu ki amaç bu olamaz, gerçekleştirilmesi imkansızdır.
Reklam
Homeros'u eleştirenler de şaşırtıcı keşifler yapmışlardır. Homeros'un en azılı karşıtlarından ve Madam Dacier'in en sert muhaliflerinden biri olan Voltaire, antik dönem şairini ilkel addetmiş ve tanrılarla kahramanlar arasındaki paternalist ilişkiyi özellikle itici bulmuştur. Buna karşın, tanrılarla bağlantılı olarak çok önemli sonuçlar doğuran bir keşif yapmıştır: Homeros, tarihi olayları ve genellikle kader olarak adlandırılan olguyu tam olarak tarif etme yeteneğine sahiptir. Voltaire'e göre İlyada'daki her olaydan, sonraki olayları belirleyen ve nihayetinde tutarlı bir eylem döngüsüne yol açan zorunluluklar ortaya çıkar. Voltaire, tesadüf ilkesine göre gelişen ve yine de sonradan anlaşılabilen ve açıklanabilen bir sona sevk eden karmaşık eylem yapılarından, olaylar silsilesinden bahseder. Bu yapıları sadece modern anlatıcılar benimsemezler, aynı zamanda modern tarih yazımı ve eylem teorisi alanları da bunları takip eder.
Sayfa 122 - Runik KitapKitabı okudu
Türklerin Tarihte Nasıl Bir Yeri Var?
Bu soruyu soracağın birçok yabancı tarihçiden aynı cevabı alırsın: "Türkleri tarihten kaldırırsan ortada tarih kalmaz." Tarihin en büyük ve özel topluluklarından birisi Türkler. Aynı zamanda da tarih yazımı içerisinde çok kez hakkı yenmiş ve kasti olarak tarihteki yeri küçültülmüş bir topluluğuz. Genel kanıya göre Türk ismi, MÖ. 3. yüzyıla dayanıyor ama yapılan çalışmalardan benim gördüğüm şudur ki, Türklerin tarihi çok daha eskilere dayanıyor. Örneğin, Türkçe'nin tüm dillerin anası olması hiç de hafife alınacak bir konu değildir. Türkçe, içerisinde harika bir matematik barındıran özel bir dildir. Kendi içerisinde bir disiplin sahibi olabilen dil sayısı çok azdır. Dünyanın her yerinde Türkler ile akraba bir topluluk bulmak mümkündür çünkü Türkler, dünyanın dört bir yanına başka isimlerle dağılmış.
Sayfa 168Kitabı okudu
Tarih yazımı M.Ö. 6. yüzyılda başlamıştır.
“Logographos” olarak anılan kişiler arşiv malzemelerini kullanarak eserler yazıyorlardı. Düz yazı yani nesir olarak kaleme alınan bu eserlerin konularını, kentlerin kuruluşu, tarihi; kahramanlar ve aristokrat ailelerin soyları (genealogia) ile dış ülkelere seyahatler oluşturuyordu.
"Devlet-i Ebed Müddet"..!!!
Osmanlı, "Devlet-i Ebed Müddet"e inanır. Binaenâleyh, çöküntü emarelerine rağmen dirilişin, devletin temel müesseselerine âvdet ile mümkün olabileceği düşünülür.
Sayfa 96 - Kültür yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Tarih fikri ve tarih yazımı, ilk bakışta insanın "geçmiş"le, "olmuş bitmiş"le alakalı bir bilgi ve kayıt arayışı, bir tasarımı ve geriye doğru bir teşebbüsü olarak görünse de bu kadarı eksik ve yanıltıcı bir intibadır. Bütün türleriyle tarih faaliyeti geriye doğru giderken de öncelikle insanın bugünü ve geleceğine doğru
Sayfa 305Kitabı okudu
Üç tarih yazımı tarzını birbirinden ayırdediyorum: a) Kaynaktan tarih, b) Düşüngenen (reflektierte) tarih, c) Felsefi tarih.
"İmparatorluk tarihi bir ortak yazgıdır. Bu ortak yazgı, ortak tarih yazımı ile çözülüp anlaşılır."
İsmaililik ve Alamut Kalesi gibi Orta Doğu tarihinin hala ilgi çeken bir konusunda birebir ve yerinde gözlemleri ile Alamut'un sonunu tarihi kayıtlara geçiren Cüveynî olmuştur. Sadece bu sebeple bile Cüveynînin eseri önemli bir başvuru kaynağı olmuş bu konu üzerine kalem oynatan ge­rek çağdaşı gerekse sonradan gelen tüm müellifler Cüveynînin
Reklam
Destanlar düşsel anlatımlarla geçmişin gerçeklerini günü­müze taşırlar. Gururlandığı, ilham aldığı ve kimliğini bulduğu geçmişine duyduğu hayranlık ve köklerinden kopmama arzusu, halkı destan yapmaya zorlar. Destanlar bir bakıma, yapma ta­rihe karşı halkın lirik ve masalsı çıkışlarıdırlar. Resmi tarih güdümlüdür. Gerçekleri değil, uygun olanı, zorlama bir kurgu ile ortaya koyar. Halk, geçmişini karartan ve istila eden uydurma senaryolara, yarattığı destanlar aracılı­ğı ile karşı çıkar. Bu yüzden halkın hafızasında şiirsel anlatım­larla ve soylu bir vefa duygusu içinde yaşayan destanları, muteber bir tarih yazımı olarak kabul etmek daha akılcıdır. Destanlar çoğu kez resmi tarihten çok daha ileri bir tarih görüşü barındırırlar.
"SARIKAMIŞ"
Bu hususta hepsi dondu diye uyduruk bir tarih yazımı da var ki amatörler abartmayı severler. Elbette orada bütün ordu donmuş değildir. 18-19 bin kadar Rus kaybı vardı. Donan ordu bunları yapabilir mi? Ama çok sayıda askerin telef olduğu da doğrudur.
İslam toplumunda kitap yazımı ve bilginin yayılması iki ana kaygıyla belirlenirdi: İslam'ın tebliği, öğretimi ve yayılması ve sultan-halifenin iktidarını ve zenginliğini en etkin yol ile artırmak için bir bürokrasinin hazırlanması..
Sayfa 26 - Kronik KitapKitabı okudu
Bizim tarihimizi genellikle yabancı bilim adamları yazmıştı. Oysa tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen gerçek, insanı şaşırtıcı bir durum alır. İnanıyorum ki, bir toplumun tarihini ancak kendi bilimcileri yazarsa nesnel değerlendirmeler yapılır. Bu nedenle, yabancı tarihçilerden de yararlanılarak tarih yazımı, yeni yeni yerler bulunarak arkeolojik kazılar hızlandırılmıştır. Çünkü tarih, ulusların geride bıraktığı olayların öyküsü değil, ulusal benliğin de besleyicisidir.
Foucault'dan etkilenen kültürel tarihçiler, özellikle de toplumsal cinsiyet tarihçileri, bedenle ilgili söylemler ve pratikler üzerine çığır açıcı ça lışmalar üretmiştir. Okullardaki, fabrikalardaki, hapishanelerdeki, ordulardaki ve manastırlardaki disiplin; kadınlık ve erkeklik pratikleri; işkence, oruç tutma, temizlenme, görgü kuralları, mektup yazımı vb ... bedenin çeşitli veçheleri üzerine çalışmaların genişliği gerçekten hayret vericidir. Fakat neredeyse istisnasız biçimde bu çalışmalar, aydınlatıcı olabildiği kadarıyla, bedenin toplumsal ve kültürel inşasını açığa çıkarmayı hedefler ve ancak ikincil planda benlik ile ilgilenirler (ya da hiç ilgilenmezler). Benli ğin kara kutusu içinde ne olduğu ile uğraşmazlar; yani benliğin içindeki -farklı tür toplumsal inşalarla etkileşime giren, onları sınırlayan ve kimi zaman onlar arasında seçim yapan- şey her ne ise onunla ilgilenmezler
678 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.