Orwell’in 1984’ü üstüne Claude Lefort’un denemesi, taşıdığı “The Interposed Corps” (“Araya Sokulmuş Kolordu”)22 başlığıyla bile bu ilişki hakkında bir ipucu sunar. Leffort, Winston’a sıçan-işkencesi yapılan sahneye odaklanır - zavallı Winston için fareler niçin o kadar travmatiktir? Bütün mesele sıçanların fantazmatik olarak Winston’ı temsil
Modernçağ öncesindeki sözde kumanda ekonomileri olarak adlandırılan imparatorlukların ve özellikle bunların seçkin sınıflarının bile, daha yakından bakıldığında, ticaret kanalıyla zenginleşme yarışına çoğu kez eşzamanlı olarak katılmış olduğu görülür. Bu olgu, Akadlarla başlayan eski Mezopotamya imparatorluklarinın çoğu ve Asur, Pers, Roma, Bizans
Reklam
Güçlü hafıza insanı güçsüzleştirir mi?
Sahi insan ne kadar geriye gidebilir hatıralarında? Siz kaç kilometre taşı öteye uzanıyorsunuz? Nasıl oluyor da yaşlılar en yakın hatıralarını daha çabuk kaybederken ta çocuklukta yaşadıkları anlara daha sıkı sarılıyorlar? Öyle bir muamma.... Massacchusetts Üniversitesi'nin Technology Review Dergisi'nde yayınlanan bir yazı var ki hayli ilginç. "Güçlü bir hafızaya sahip olmak aslında kötü bir şey mi?" diye soruyor. Daha ziyade hayvanlar âlemine odaklanıyor araştırma. Doğada alışkanlıklarına (dolayısıyla hafızalarına) göre hareket eden hayvanların "oportünist" (yani duruma göre kendi çıkarları için daha iyi olan neyse onu seçen) hayvanlara göre geride kaldıklarını söylüyor özetle. Düşündürücü bir tez. İnsanlara uygularsak, kıssadan hisse şöyle: Geçmişe fazla bağımlı olmamakta yarar var. Benzer bulgular Columbia Üniversitesi tarafından da doğrulanıyor. Mesela çok daha fazla tarihsel detay hatırlayan insanların yeni ve güncel hadiseleri akıllarında tutmakta daha çok zorlandıkları biliniyor. Bir anlamda "hafıza fazlalığı"ndan mustaripler. Sevdiğim kalembazlardan Milan Kundera nostaljinin matah bir şey olmadığını anlatırken, kelimenin kökenini hatırlatır. Nostalji kavramının çekirdeği olan "nostos", eski Yunanca "dönüş" anlamına gelir. Algos ise "hüzün" demektir. "Dolayısıyla" der Kundera, "nostalji, geriye dönme arzusundan kaynaklanan ve karşılık bulamayan bir hüzün, hatta acı çekme halidir".
Sayfa 47 - Doğan kitapKitabı okudu
656 syf.
9/10 puan verdi
·
42 günde okudu
Devlet Ana inceleme -Yorum-
Devlet Ana,1967 yılında ilk baskısını yapmış olup kısa sürede Türk edebiyatının klasikleri arasına girmiştir. TDK 1968 Roman Ödülü’nü alan eser, Osmanlının aşiretten devlet haline gelişini konu edinmiştir. Realist bir bakış açısıyla yazılmış olan eserde, Ertuğrul Gazi’nin yaşlılık ve ölüm günleri, Osman Gazi’nin bey oluşu ve Orhan Bey’in
Devlet Ana
Devlet AnaKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20137bin okunma
84 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
İncelemeler 1: Yazarın ilk okuduğum “Yorgunluk Toplumu” kitabı için yazmış olduğum incelemedeki ilk paragrafı bu kitap için de yazmayı uygun buldum. Demir leblebi gibi bir kitap. Hacmi küçük fakat her cümlesi özenle kurulduğu için bir çırpıda okunacak kitap değil. Bu kitabı sindire sindire okumak ve birkaç kez bitirmek gerekir. Yüzlerce kitaptan
Şeffaflık Toplumu
Şeffaflık ToplumuByung-Chul Han · Metis Yayıncılık · 20172,146 okunma
Gerçekte Marx ve Engels, Hegel diyalektiğinden sadece onun "rasyonel çekirdeği"ni aldılar, Ama Hegel'in idealist kabuğunu bir kenara attılar ve modern bilimsel bir biçim vererek diyalektiği daha da geliştirdiler.
Reklam
31 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.