344 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Maddeleşen/Sorunlaşan Bedenler (Bela Bedenler)
Öncelikle
İlya İlyic
İlya İlyic
’na OCAK AYI FEMİNİST KİTAPLIK OKUMASI ( #57068129 ) etkinliği için teşekkür etmek istiyorum. Toplumumuzun “tabu”su olan bu son derece özel konu ile ilgili bir etkinlik düzenlediğiniz için eksik olmayın.
Bela Bedenler
Bela Bedenler
etkinlik çerçevesinde
Bela Bedenler
Bela BedenlerJudith Butler · Pinhan Yayıncılık · 201447 okunma
Felsefe imkansızı istemekten doğan bir acemilik; erişilmeze ulaşma çabasından kaynaklanan bir yenilik ve bitimsizle iştigal etmenin getirdiği bir süreklilik içeriyordu. Feylesof, dehasını amatörlüğe hasreden kişiydi. Fasulyeden feylesof olmaya razı değilseniz, çelişkilerinizi mazur gösteremezsiniz. Michel Foucault (1926-1984] insanın kurucu özne vasfı taşıyan bir ilke değil, tarihsel bir kavram olduğunu söylüyordu. Louis Althusser (1918-1990), tarihin öznesiz bir süreç olduğunu yazmıştı. Jacques Lacan (1901-1981) ise psikanalizi psikolojik normlardan koparmak gerektiğini, çünkü insanın tanımlanamayacağını öne sürmüştü. Gelgelelim, Foucault hukuki, Althusser politik, Lacan ise psikiyatrik mücadeleleriyle tanınırlar.
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
384 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Yıllar önce okuma listeme aldığım baskısı olmadığı için okuyamadığım bir kitaptı. İlk baskısından sonra 25 yıl bir yayınevi tarafından basılmayı beklemiş eser, son zamanlarda dizi filminin yapılmasıyla birlikte tekrar dikkatleri çekerek ülkemizde baskıya girmiş olsa gerek. Etkileyici bir konuya sahip olması ilginçtir distopya olarak ifade edilse
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201910,9bin okunma
Ünlü Sofistler; Salon, Protagoras
Sofist kelimesi bilge, bilgin, herhangi bir konuda derin bilgi ve uzmanlık sahibi kişi anlamlarına gelmekteydi... Sofist, yani bil­gelik öğretmeni olarak adlandırmaktaydı...Sofist, zamanımızdaki üniversite hocası gibi bir anlam taşımaktaydı... Platon'un acımasız sertliği, Aristophanes'in alayları, daha son­ra haklarında uydurulmuş olan sayısız olumsuz hikayeler, Lange'nin güzel bir şekilde ifade ettiği gibi sonunda Sofistlerle ilgili olarak şarlatanlık, çıkar uğruna tartışma ve sistemli bir ahlaksızlık adına ne varsa hepsinin yaratılmasına ve bütün bunların onlara yüklenmesine yol aç­mıştır. Böylece Sofistlik her türlü sahte felsefeyle eşanlamlı bir şey ol­muştur. Ancak geçen yüzyıldan bu yana özellikle Hegelci tarih okulunun tarihi bir ilerleme olarak gö­ren ve onda bir süreklilik bulan, dolayısıyla Sofistlerin de bu ilerleme sürecinde belli tarihsel, zorunlu bir anı temsil ettiğini savunan görüşü­nün etkisi ile onlara karşı daha ölçülü, daha olumlu bir yaklaşım be­nimsenmeye başlamıştır.
Sayfa 35 - Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Septik düşüncenin tarihsel geçerliliği üstüne
“Kuantum teorisi atomaltı olaylara açıklama getirmekle, iki yüzyılı aşkın zamandır belirlenimcilik, kestirilebilirlik, süreklilik, nesnellik ve tahayyül edilebilirlik koşullarını karşılamış olan bir nedensel teoriye dayanan klasik modelin evrensel uygulanabilirliğini sınırlandırmıştır. Bilimde geçerliliğin koşulu addedilen bu özellikler kuantum teorisiyle beraber tedavülden kalkmıştır.”
798 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
78 günde okudu
Deliliğin İnşası
Michel Foucault kimdir? Michel Foucault, daha çok toplumdaki daimi doğruları inceleyen bir sosyolog ve filozoftur. Nietzsche ve Heidegger’in düşüncelerinden oldukça etkilenen Foucault, çalışmalarında çoğunlukla Karl Marx ve Sigmund Freud’un fikirleriyle mücadele etmiştir. Hapishaneler, polis, sigorta, delilik, eşcinsellik ve sosyal haklar
Deliliğin Tarihi
Deliliğin TarihiMichel Foucault · İmge Yayınevi · 2020905 okunma
Reklam
Tarihsel farkındalık kişide bir süreklilik hissi de yaratır. 
Ulu Hakan - Kızıl Sultan - Adamın Biri
"...Tarih felsefecilerinin sürekli tarih yazmak lüzumuna işaretleri, her kuşak kendi tarihini yazmalıdır görüşü önemlidir. Zira insan fark edişleri, anlama ve düşünmeleri behemehal güncel, yaşanmakta, tecrübe halinde bulunan kavramsal dünyamıza oranla vücut bulabilmektedirler. Dolayısıyla adı konulmasa dahi, tarihi ayrı bir alternatif âlem de
336 syf.
10/10 puan verdi
Harekettir diyor Foucault. Sözlerine Batı modernizmini hedef alarak başlayan ve Batının entelektüel isimleri kendilerinin birer sözcüymüş gibi konumlandırarak (Tıpkı bizdeki iktidar partisinin kurmuş olduğu akil insanlar heyetinde olduğu gibi...) belli bir sistemi, ahlakı, söylemi savunarak ifade ettiklerinin teşhisini yaparak, hareket*
Entelektüelin Siyasi İşlevi
Entelektüelin Siyasi İşleviMichel Foucault · Ayrıntı Yayınları · 201684 okunma
·
Puan vermedi
İktisadî Tecrübenin Bir Kimliği: Osmanlı Ekonomisi
İktisadî Tecrübenin Bir Kimliği: Osmanlı Ekonomisi ⋆ 𖥸 ⋆ 𖥸 Devlet ile toplumun etkileşim ve dayanışmanın istikrarını sağlayan ekonomidir. Bunun tarihsel süreci içinde dinamik evrelerini anlamak için devlet ve toplumun ekonomik kimliğini çözmemiz elzemdir. Huzur ve güvenin istikrarlı olması için ekonomik denge ve dinamiğinin olması;
Osmanlı Ekonomisi
Osmanlı EkonomisiBurhan Çağlar · Kronik Kitap Yayınları · 201914 okunma
Reklam
"Bir ülkede kadınlar için gerçek özgürlük olmadığı sürece, o ülkede gerçek özgürlük yoktur." Anaerkil ailenin yıkılmasıyla ev yönetimi toplumsal niteliğini yitirdi. Ev yönetimi artık toplumu ilgilendiren bir sorun değildi. "Özel hizmet oldu. Toplumsal üretime katılmaktan alıkonan kadın da baş hizmetçi oldu. " (Engels).
Bir insanı tanımak istediğimizde, onun hayat hikayesi, en derin, gerçek hikayesi nedir diye sorarız. Çünkü her birimiz bir biyografiden, bir hikayeden ibaretiz. Her birimiz, algılarımız, duygularımız, düşünce ve eylemlerimizle, ki bunlara konuşmalarımız, sözlü anlatılarımızda dahildir, bilincinde olmadan, içimizde sürekli kişisel bir anlatı kurarız, biz işte o anlatıyızdır. Biyolojik ve fizyolojik açıdan birbirimizden pek farklı olmasak da tarihsel açıdan, anlatı olarak her birimiz biriciğiz. Kendimiz olabilmek için kendimize sahip olmalıyız, hayat hikayemize sahip çıkmalı, onu kaybettiğimizde yeniden edinmeliyiz. Kendimizi "hatırlayarak", kendi içsel hikayemizi, anlatımımızı yeniden derlemeliyiz. Kişinin kimliğini ve benliğini koruyabilmesi için böyle bir anlatıya, süreklilik gösteren bir içsel anlatıya ihtiyacı vardır. Nitekim Bay Thompson'ın çaresizce hikayeler anlatmasının ve aşırı konuşkanlığının altında yatan neden, belki de bir anlatıya duyduğu bu ihtiyaçtır. Derli toplu sürüp giden bir içsel hikayeden yoksun olması onu anlatımsal bir taşkınlığa sürüklüyor. Bununla beraber bitmek bilmez hikayeleri, uydurmaları, mitomanisi de geliyor. Halbuki bir hikayeyi veya sürekliliği sürdüremediği, hakiki bir içsel dünyayı koruyamadığı için, uydurma insanların, hayaletlerin yer aldığı yalancı dünyalarda geçen ve yapay bir süreklilik içindeki gerçekdışı hikayelere sürükleniyor.
Arapça Olmadan Olur mu?
"Arapça Olmadan Âlim Olunamaz mı? Arapçası olmayan bir ilim talebesi iyi gayretlerle kendisini kültürlü bir insan olarak yetiştirebilir ama âlim olamaz. Arapça bilmek âlim olmak manasına gelmese de Arapça bilmeden de âlim olunamayacağı aprioridir. Arapça bilmeyen bir araştırmacı okumalar yaptığı İslâmî sahayla alakalı olarak sınırlıdır.
Ortaçağ Avrupa tarihçiliğinin profesyonel bir disiplin olarak ortaya çıkışına iki eğilimin neden olduğunu görmekteyiz. Temelleri Rönesans ve Aydınlanma dönemlerinde atılan eleştirel birinci kaynak incelemesine dayalı metodolojik tarih anlayışı 19. yüzyıl tarihçiliğinin profesyonelleşmesini şekillendirmiş, bilimsel ve objektif tarih araştırması olarak kabul edilen yaklaşım Ortaçağ tarihçiliğinin seyrine yön vermiştir. Ortaçağ tarihçiliğini tarihsel dönemlerin üvey evladı olmaktan kurtaran ise Romantik milliyetçiliğin tetiklediği milli devlet oluşumlarının tarihsel kökenlerini arayıp bulma isteği olmuştur. Birbirine tezat gibi görünen iki farklı düşünsel gelenek olan Romantizm ve Aydınlanma'nın profesyonel bir disiplin olarak Ortaçağ tarihçiliğinin doğmasına yol açması aslında bu disiplinin zenginleşmesini de sağlamıştır. Karşılaştırmalı kültür incelemeleri, folklor çalışmaları gibi sosyo-kültürel tarih alanına giren konular, Ortaçağ tarihçiliği profesyonelleştikçe tarihçilerin ilgi odağı hâline gelmiş ve anakronizmin bütün olumsuz etkilerine karşın tarihsel süreklilik fikrinin zihinlere yerleşmesini mümkün kılmıştır.
Sayfa 48 - Ketebe Yayınları
… Gramsci iki tip entelektüel saptamıştı: organik entelektüel ile geleneksel entelektüel. Organik entelektüeller, toplumun bütününü yönetmeyi hedefleyen toplumsal gruplara aittir, üretim tarzındaki değişikliklerin sonucunda ortaya çıkan 'meşruiyet sağlama uzmanları'dır. Organik entelektüeller, bir sınıf oluşturmadıkları halde bir sınıf olma özlemlerini yansıtırlar. Buna karşılık, geleneksel entelektüeller, 'kesintisiz tarihsel süreklilik' süreciyle evrim geçirirler ve organik entelektüellerden farklı olarak üretim tarzıyla sıkı bir bağ içinde olmazlar. Geleneksel entelektüeller, kasta benzeyen bir yapıyla karakterize edilmiş olup, kendilerini egemen sınıftan bağımsız olarak tanımlarlar. Geleneksel entelektüeller, toplum yapılarındaki çatlaklar arasında var olan, tarihsel açıdan sürekli bir süreç olarak geçmişi bugüne bağlayan sınıflararası bir konumdayken, organik entelektüeller geçmişten köklü bir kopuşa işaret eden fikirler üretirler. Geleneksel entelektüeller içinde, işlevleri toplumsal bir formasyon ile bir başkası arasında sürekliliği sağlamak olan kilise düşünürleri, hukukçular, öğretmenler, doktorlar sayılabilir. Gramsci bu noktada, eğitimdeki işlevleri ve dinsel ideolojideki tekelleriyle geleneksel entelektüeller konumundan çıkıp, toprak sahibi aristokrasinin organik entelektüellerine dönüşen, on sekizinci yüzyıl Fransız ruhban sınıfını aktarıyordu. …
Sayfa 227Kitabı okudu
Resim