Böylece kadın, kendi öz şahsiyetini bu gibi faaliyetlerin içinde eritmiş, kaybetmiştir. Seçimlerle uğraşmak, daire ve fabrikalarda çalışmak, cemiyetin eğlence hayatına daha fazla dalmak, kulüplerde, sahnelerde, danslı ve şarkılı toplantılarda alkış toplamak için kendini teşhir etmek için faaliyet sahaları...
İş böyle olunca evlilik veya aile yuvası diye bir mefhum kalır mı? Ne çocukların yetiştirilmesi ne müşterek hayatını devamını sağlayıcı çalışmalar ve ne de evin tertip ve tanzimi gibi ailevi faaliyetler... Hülasa kadının kadın olarak yapması lazım gelen vazifeler onun faaliyet sahasının dışına atılmıştır kadın belki içinden gelen bir duygu ile asıl görevinin bu olmadığını düşünerek cemiyetin kendisine telkin ettiği faaliyetlerden hoşlanmamaktadır ama her şeye rağmen bu hayata da alıştırılmıştır.