Adam dakikalarca susmuş, muhteşem aya bakarak yağlı ve kıvır kıvır sakalını sıvazlamış durmuştu. Nihayet kolay unutulamayacak bir sesle, tane tane konuşmuştu. Bu seste hâkim unsur hüzündü: "Doktor Bey.. biz Arabız ve Müslümanız elhamdülillah... Osmanlı Devleti de Müslümandır. Dedelerimiz asırlarca bu din kardeşliği için Araplıklarını hatırlamadılar. Osmanlılardan ayrılsalar dinlerini mi kaybederlerdi? Hayır elbette. Hâllerinden memnundular ve ondan hatırlamadılar. Fakat hatırlamamak vazgeçmek değildir Doktor Bey. Dediğim gibi onlar memnundular. Çünkü Osmanlılar âdildi ve kuvvetliydi. Adalet ve kuvvet! Bunların ikisi bir arada olunca mesele kalmaz. Ama bir başka ırkı veya kavmi elde tutabilmek için bunlardan biri lazımdır. Hem de tam olarak olması lazımdır. Osmanlı Devleti ise uzun zamandır ne adil, ne de kuvvetli. Bir fırsat bekledik; Ingilizler, refah vaat ettiler. Siz şimdi yalnız aldığımız paraları düşünüp bize hain, hem de din haini gözüyle bakıyorsunuz. Bu ayı büyültüp küçülten, bu milyonlarca yıldızı ve bizi yaratan Allah adına yemin ederim ki, biz hain değiliz, biz yaşamanın, ayakta kalmanın tek yolunu keşfetmiş bulunuyoruz. Allah yanıltmış olmasın!.." Doktor susmuştu. İçinden "Yanıldınız," demek bile gelmiyordu. Adam sordu: "Ne istersiniz?" "Memleketime gitmek."
Aşiret beyinin koltuk altında korkunç bir çıban çıkmıştı. Haydar Bey'e gösterdiler. Küçük bir ameliyat, birkaç pansuman... Adam iyileşmiş ve tedavi sırasında bu az konuşan, işini tam bir ciddiyetle yapan, eğilip bükülmeyen, fakat gözlerinde bir an için olsun kızgınlık, nefret veya kin çakmayan doktoru benimsedi. Artık onu sofrasında oturtuyordu. Ayın çöl semasında bir tepsi gibi doğduğu bir gece şöyle konuştular: "Bizimle kalır mısın?.." "Hayır." "Neden?.." "Sizleri sevmiyorum." "Sebep? Bizi pek mi iptidai buluyorsun?" "İptidai, pis... Fakat asıl sebep bu değil." "Ya ne?" "Bizi arkadan vurdunuz. Kâfirlerle birleştiniz!"
Reklam
Saygı? Evet... Bu mühim bir şeydi. Genç bir adamın yaşça da, makamca da kendinden çok büyüklerde saygı uyandırması elbette küçümsenemezdi. Ama saygı kuru bir şey olarak kalabilir, hatta Vali'nin mektubu gibi bir sebeple pek güzel taklid de edilebilirdi. Ama kökleri sevgi, hem de nikbinlik, ferahlık ve gayret uyandıran bir sevgi esen saygı çok büyük bir şeydi. İstanbullu Hoca da ilk sohbetinde işte böyle bir hava uyandırmıştı
Üç günlük beraberliklerinde Cemal Bey, Hoca'nın tek ihtirasını da keşfetmiş: Bu ihtiras dinine, padişah ve halifeye bağlılıktan başka bir şey değildi. Hoca, İslâm âleminin içine düştüğü korkunç sarsıntıdan sadece derin bir acı duyuyor, fakat Allah'ın inâyeti ve halife-yi ruyi zeminin dirayeti sayesinde bu sarsıntının atlatılıp hak olan ikbale yeniden kavuşulacağına iman ediyordu. Onun için tek, fakat bütün ümit kapılarını kapatabilecek olan tehlike ehl-i iman arasında tefrika olurdu. Bunu önlemek, Padişahın etrafında yekvücut bir kitle hâline gelmek için Muhammed ümmeti elinden geleni yapmalı idi, o da bu işte elinden geleni yapacaktı. Bu mukaddes ve muazzez gaye uğruna, gönüllü bir nefer gibi and içmişti.
Vali Cemal, Hoca'yı üç gün yanında tutmuş, bu arada da onun değerini anlamış, asıl önemlisi, onun taşıdığı ve kabul ettirdiği değerden habersiz olduğunu açıkça görmüştü. Bir silah kendi kudretini nasıl bilmezse Hoca da öyleydi, bu konuda yüzde yüz idrâksizdi. Boynunu bükmeyen, el ovuşturmayan, göz kaçırmayan bir alçakgönüllülüğü vardı.
Gözleri bir tuhaftı, karşısında daima göz arıyordu. Renkleri yeşile çalan açık elâ idi ve simsiyah sakalı ile şaşırtıcı bir tesir yapıyordu. Bakışlarındaki mâna şefkat, tevazu ve hüzün ile didikleyici, meydan okuyucu, sorguya çeken, hüküm veren ışıltılar arasında dalgalanıyor, sesinin buna muvazi tonu ile birleşince de bu genç adamı "hüküm verilemez, hükme bağlanamaz, uyulur" bir şahsiyet yapıp çıkıyordu. Boylu posluydu. Pehlivan yapısını hafifçe öne eğik duruşu ve hareketlerindeki yumuşaklık gizliyordu. Akşehirlilerdeki tereddūt minicik bir iz bile bırakmadan kaybolup gitti ve İstanbullu Hoca, Vali Cemal Bey'in takdim ettiği gibi kabul edildi.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.