Bu kitabı okumak planlarım arasında yoktu. Geçen sene sanırsam eylül, ekim gibi okumuş ve
Tarık Tufan kalemine bir kez daha hayran kalarak kütüphanemin baş köşesine koymuştum kitabı, hafızamda düşünülesi cümleler ile... Hele bugün kitap okumak gibi bir planım da yoktu zira yarın iki sınavım birden var birer saat aralıklarla. Ama nasibimde varmış bu
Hayal mi gerçek mi olduğunu bilemediğiniz yaşantılarınız olur. Öyle ki iç içe geçmiştir yaşananlar ve hangisi olsa biraz yarım biraz eksik kalır. İnsanın yazgısı olan eksikliği, yarım kalmışlığı ve asla tamam olmayışı konu edilir zaten kitapta. Bitince garip bir boşluk içinde kalırsınız. Artık eski kişi değilsinizdir. Ağır bir taş olur yüreğine merhamet sahibi insanın bu kitap. Velhasıl kelam Tarık Tufan okumak yüreğe biraz ağır gelir. Ne zaman kendimi iyi hissetmesem elimde bir Tufan kitabı bulurum hep. Daim olsun kalemi, sen yaz yeter ki ben hep okurum.
"Ellerimizi tut. Ellerimizde derman kalmadı. Biz bıraksak da sen tut. Bizi kendimize bile bırakma Rabbimiz!"
Tarık Tufan, Edebiyatın Müslüm Baba'sı. Kitapları benim için damar şarkılar gibi, alıyor, sarsıyor ve; "Bak burada da seni anlattım, iyi oku!" diyor. Kendi korkularım, travmalarım ve hayatın gerçekleri ile yüzleşmek istemediğim için pek nadiren okuyorum Tarık Tufan kitaplarını. Çünkü bazı kitapları okumak için, acıya borcunu ödemiş olmak gerekiyor. Bu yuzden birkaç saatte okunup bitirilebilecek bir kitap günlerdir elimden düsmedi.
'Bir Adam Girdi Şehre Koşarak' biraz da Yasin Suresinin mealini hatırlattı bana. Hani; "Tam o esnada sahneye şehrin en uzağından koşarak gelen adam girer. Şehre koşarak gelmesinin hikmeti, söyleyeceği şeyin ne kadar değerli ve önemli olduğu için olsa gerek. Haddi aşan şehir halkına."
Deneme niteliğinde birçok konunun ele alındığı bir kitap. Savaş, yalan dolan, çocuk istismarı, kadına şiddet daha neler neler. Hepimizin içerisinde olduğu bu durumlara bir baş kaldırış. Hem de yine can alıcı sözlerle. Saatlerce oturup düşünülmesi gereken o cümleler...
Çoğu hikâye bana dramatize geldiği için çok etkilenemedim okurken.
Tarık Tufan'ın duygulara ağırlık veren bir yazar olduğunu biliyorum fakat hikâyelerin çoğunda bazı tekrarlar vardı. Güzel kadınlara âşık olan adamlar mesela... Okumaktan bunalttı beni. Sevdiğini söyleyemeyenler ya da sevdiğine kavuşamayanlar, kocası ya da babası tarafından dövülen kadınlar, varoş mahallelerdeki manyak adamlar ve işledikleri suçlar.. Bunları sık sık okumak hoşuma gitmedi. Özellikle yoğun fiziksel şiddet okumaktan çok rahatsız olurum zaten. Dilinin de
Düşerken kitabındaki kadar iyi olmadığını düşündüm yazarın.
Düşerken çok güzel bir romandı.
Benzer hikâyeler bulunduğu için bence birbirinden farklı birkaç hikâye anlatılarak daha kısa bir kitap şeklinde oluşturulabilirdi. Yine de yer yer duygulara seslenen ve şaşırtıcı sonuçları olan öyküler vardı. Ama üslup ve içerik beni pek çekmedi.
Beni Onlara VermeTarık Tufan · Doğan Kitap Yayınları · 20214,724 okunma
Gençtim, okuduğum romanlar, izlediğim filmler, gazetede karşılaştığım haberler, şehirde dolaştığım mekânlar içimdeki yangını büyütüyordu. Büyük yazarlardan, ateşin ortasında var olabilmenin, ölümcül yanıklara rağmen hayatta kalabilmenin yolunu öğrenmiştim: Kendim için başka bir hayat daha inşa etmek. O günden sonra kelimeler, karakterler, olaylar yeni hayatımın yapıtaşları oldu.
Kraliçenin Pireleri'ni bir romancının notları olarak da okumak mümkün. Okur, sonraki yıllarda yazdığım romanlarin duygusal atmosferini, karakterlerini, olay örgülerini buradaki anlatılarda kolaylıkla görecektir. Yazarların ilk dönem metinlerinde, kendi sesini, dilini, kurgu dünyasını nasıl oluşturduğuna dair ipuçlarını görmek, bir okur olarak sevinç duyduğum bir tecrübe. Buradaki hikâyelere bir de bu gözle bakmanızı arzu ederim.
Kekeme Çocuklar Korosu Tarık Tufanın okuduğum 2. kitabı. İlk okuduğum kitabı Aşıklara yer yoktu ve en son çıkan eseri olduğu için arada büyük bir dil gelişimi var bana göre. Kekeme çocuklar korosu daha çok melankolik ruhta hissettiğim daha çok kendime rastladığım bir eserdi. Kitapta derin mesajlar vardı ama ben kitabın tam olarak hakkını veremedim sanırım. Ve tekrar sakin bir kafayla okumak isterim inşallah.Ama yinede beğendiğim sürekli her cümlesini heyecanla okuduğum ve yıldızladığım bir eser oldu. Sonda olmayacak Tarık Tufan seni sevdim gerçekten kaliteli bir eser yazarı. Diğer kitaplarını da okumayı heyecanla bekliyorum
"Hayal kırıklığı yüzlerine yerleşmiş insanların acıklı umursamazlığı, bütün sokağı kaplayan bir çığlığa dönüşür." diyor yazarımız.
Tarık Tufan'ın okuduğum ilk kitabı ve tam manasıyla hayran kaldım. Olay örgüsü, düşünce tarzı beni çok etkiledi. Her sayfasında bana hitap eden alıntılar vardı.
Kitapta genel olarak hasta bir adamın yaşadıkları ve terk ettiği nişanlısının ortadan kayboluşu anlatılıyor. Kitabın sonu tahmin edemeyeceğiniz şekilde bitiyor, sonunu okuyunca boşluğa düşmüş gibi hissettirdi.
Bu çerezlik kitap sayesinde Tarık Tufan hayranı oldum, sonraki kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Mutlaka okumalısınız. Sevgilerimle...
Hayal MeyalTarık Tufan · Profil Kitap · 20145,4bin okunma
//Okumak iptilâdır, müptelâlara selam olsun!
Yazarın okuduğum 2.kitabı.
Kitap hikayelerden oluşuyor. Akıcı, sade bir dili var.
Okuyucuyu yormuyor, sıcak samimi ve gündelik hikayelerle sıkılmadan okuyabilirsiniz.
Acısıyla tatlisiyla ;güzeli ile çirkini ile mahalle kültürünü anlatan güzel bir kitap.
İyi okumalar
''Yeni bir cümle kuramayacak kadar kelimesiz kalmıştım kendi cehennemimde''... Bu yüzden bomboş sözlere tutuldum ve zaman aktı çabucak. Ve kitap bana dedi ki; ''Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır.'' Ben de en güzel sözle başlamak istiyorum;
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...
Tarık Tufan
"Malum her denizin suyundan çok efsanesi vardır." gibi kitaptan harika bir alıntı ile başlamak istiyorum.
Türk edebiyatının son dönem üretken, başarılı ve gözde yazarlarından biri Tarık Tufan . Doğru bir seçim miydi bilmiyorum ama Aşıklara Yer Yok da yazardan okuduğum ilk kitap. Oluşmuş olan ufak tefek yazar /okuyucu anlaşmazlıklarına rağmen yakın zamanda bir başka kitabını da okumak istiyorum.
Dil olarak çok fazla tekrara düşülmüş bir kitaptı benim için. Sanki sayfa çevirmeden aynı yerde sayıyor hissi yaşadım okurken pek çok kez. Dili yalın gibi dursa da ilginç bir şekilde okurken ağdalanıyor, ağırlaşıyor.
Karşılıksız, saplantılı bir aşkın içinde hayatını ziyan ederken bundan vazgeçmeye de hiç niyeti olmayan kahramanımızın kendine güvensiz tavırları, belirsiz düşünce ve davranışları sinirlerimi yer yer ziyadesiyle bozdu.
Sürekli bir refaha çıkacak, nefes aldıracak umudu ile okusam da o melankoli kitabın üzerinden hiç kalkmadı. Öykü iplik söküğü gibi açılmadı, sona kadar heyecanı koruyamadı. Konu çok bilindik olmasına rağmen gelişme kısmında çok fazla soru işareti sunulup sonra da sanki vakit yetmeyecekmiş gibi aceleyle cevaplanmaya çalışılmış bir sonuca götürdü okuyucuyu (beni).