ŞEYH GALİB'TE İNSAN TELAKKİSİ
Şeyh Galib klasik edebiyatımızın son büyük şairi olarak kabul edilir. Hayatı boyunca Mevlevi kültürü içerisinde bulunmuş ve nihayetinde Galata Mevlevihanesi’nin postnişinliğini de yapmıştır. Ehl-i tarik bir şair olmasının yanında III. Selim’le olan dostluğu bakımından da dikkat çeken bir isimdir. SABAH ÜLKESİ: kültür, sanat, felsefe dergisi,
Günün makalesi
Ahlakın Güzelleşmesinde Yeni Tarz: İmam Nursi Modeli I. PSİKOLOJİNİN BUGÜNÜ İnsan ruhunun derinliklerini ve zenginliğini tanıma çabası insanın yaradılışından beri vardır ve var olmaya devam edecektir. Psikiyatri ve psikoloji insanı ele alan diğer bilim dallarından farklı olarak ruh ve beden ilişkisinin getirdiği çelişkiye çözüm aramak
Reklam
Celvetiyye'de Sülukun Mertebeleri Aziz Mahmûd Hüdâyî, Celvetiyye'de sülûkun mertebelerini "Merâtib-i Evliyâ, Halvetiyye ve Celvetiyye katında yedidir. Lâkin Celvetiyye, dördünü makâm addederler, onlar da: Tabiat, nefs, rûh, sırr. Ehl-i celvet, ehl-i taayyündür. Bu yüzden onlar geri kalan üç makâmı berzah addederler. Ve böylece onların
Tasavvuf
ت-ص-و-ف Harfi tevbeyi temsil eder ki tevbe iki kısımdır:ت Zahirî tevbe:kişinin zahiren ve bütün azalarıyla günahları terk edip yalnızca Allah’a itaate dönmesidir. Batınî(gizli)tevbe:bu kişinin hevâsına kapılıp,ihtilaf ettiği konularda kalbini de bundan arındırıp,bu işlere muvaffakiyet göstermesidir.eğer kötü ahlak yerini güzel ahlâk ile değişirse
"Sizi gidi sizi"
Herkese iyi pazarlar ve mutlu yarınlar. ...Bir varmış, bir yokmuş, iki varmış, üç yokmuş, dört anılarda kaybolmuş, beşin aklı başka yerdeymiş, altı göbeğini dikip uyumuş, yedi yeni yeni yalanlar uydurmuş, sekiz yüzümüze hapşurmuş, dokuz kediye tekme atmış, on burnunu karıştırmış, on bir yere tükürmüş, on iki kıçını kaşımış, on üç akşam ne
MEZHEB VE TARİKAT BİDAT DEĞİLDİR. ÇOK HADİS BİLMEK, İCTİHAD ETMEYİ GEREKTİRMEZ FATİH KUT: Mezheb konusunda bazı insanlar, bidattir, olmasa da olur hatta daha da tehlikeli şeyler söylüyorlar. Hatta mezhebe ne gerek var ki.Kurân ve Sünnete uyduktan sonra zaten sen yolunu çizmişsin deniliyor. Bu noktada neler söylersiniz? PROF. DR. ORHAN ÇEKER: Önce
Reklam
Ne güzel bir örneksin sen ya hu!
Tarikat-ı aliye'deki (altın silsile) nefis terbiyesine en güzel misal, yünlerin halı hâline gelmesidir. Çok uzak yerlerden getirilen kirli ve karışık yünler evvelâ kazanlarda yıkanıp temizlenir. Sonra çeşitli taraklardan geçerek didik didik olur, tel tel ayrılır ve iplik hâline gelir. Benliği tamamen gider, renk renk boyandıktan sonra istenilen şekilde yumak olur. Halı olabilmesi için de, bir dekoratörün kâğıda çizdiği dekorlar üzerinde renklerine ve ölçülerine göre yerleştirilmesi gerekir. Nihayet tezgâhlarda dokunarak bu ipliklerden en güzel halılar meydana gelir. Daha önceleri üzerine bastığımız zaman ayağımıza dolaşan o kirli yünler, şimdi artık basmaya kıyamadığımız nâdide birer halı olmuştur. Hiç kimseyi incitmez. İşte nefis de kirli yün gibidir. Ayrı ayrı bölümleri vardır. Temizlene temizlene, incele incele, taraklardan tezgâhlardan geçe geçe halı gibi olup, ayak altına serilmedikçe terbiye ve ıslahı mümkün olmaz, tarikat mektebi de bitmiş sayılmaz. O ana kadar fırsat buldukça kişinin hep ayağını dolaştırır. Evvelâ didik didik yapacaksın, halı gibi olduktan sonra onu yere sereceksin. Ayak altına serdiğin zaman rahat ayak basabilirsin. Yoksa hilekârdır, emniyet etmeye gelmez. hakikat.com/hakikat-dergisi...
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.