655 syf.
10/10 puan verdi
Selamün aleyküm Kıymetli Gavsımın ks. eseri olan
El-Minhacü's-Seni
El-Minhacü's-Seni
'nin her sayfası, her kelimesi ayrı muhabbet dolu... (Allah rahmet eylesin, incelemeyi okuyanlar Ruhuna Fatiha okumayı esirgemesinler inşallah) Mollalarımızın düzenlediği bu kıymetli eserimizin her evde bulunması lazım... Arapçası 571 sayfa olan eserimizin Türkçesi 632 sayfadır.
El-Minhacü's-Seni
El-Minhacü's-SeniŞeyh Seyyid Abdulbaki Elhüseyni · Semerkand Yayınları · 2022154 okunma
Evvela iman, sonra Şeriat, sonra tarikat, peşinden hakikat ve marifet yolu... tek kelimesiyle tasavvuf yolu...
Reklam
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Puslu Sözlük
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor... İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,6bin okunma
"O iyi kulların yâr ve yardımcısıdır.” A‘râf, 196.
Gelenek Yayınları - EpubKitabı okudu
Üstad seni sevmemiz nedensiz değil :)
Bütün peygamberlerin rehberlik ettikleri, onların yolunu takip eden ve vefat ettikten sonra onların yerini alan öğrencileri olmuştur. Mesela Mûsâ b. İmran’a kölesi ile yeğeni Yûşâ b. Nûn; Hz. İsâ‘ya havariler; Hz. Peygamber’e Hz. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali ve diğer sahabiler öğrencilik etmiştir. Yine velîler, sıddık kullar, abdâllar da böyle olup aralarında hep hoca-öğrenci ilişkisi var olagelmiştir. Mesela Hasan-ı Basrî ile öğrencisi Utbe; Seriyy es-Sakatî ile kölesi ve yeğeni ebu’l-Kâsım Cüneyd ve ismini saymakla bitiremeyeceğimiz birçok kişinin durumu böyledir.
Gelenek Yayınları - EpubKitabı okudu
“Bizim yolumuzda gayret sarf edenleri biz yollarımıza iletiriz.” Ankebût, 69.
Gelenek Yayınları - EpubKitabı okudu
Reklam
Dün bir tane haber programından kesit olan video dinliyorum. Konu şu: "Bir tane hanım gazeteci Menzil köyüne gitmiş ve orada bir takım müşahedelerde bulunmuş, onları anlatıyor." Öyle bir anlatıyor ki; "Zannedersiniz bir uzaylı dünyaya gelmiş ve Menzil köyüne gitmiş." Yapılan her şeyi öyle acayip ve ilginç bir şeymiş gibi aktarıyor ki; "Zannedersiniz bu milletin evladı hiç olmamış, ilk defa İslam'la tanışmış." Hani kötü bir müşahededen bahsetmiyor ama kendisine her şey ilginç geliyor. Bir ara: "Aman Tanrım, namaz diye bir şey kılıp alınlarını yere sürdüler, nasıl korktum bu insanlar beni kesin yerler." demelerini de beklemedim değil. Benim diyeceğim iki çift laf var bunlara ve avanelerine: Ulan oğlum siz hangi milletin evladısınız? Hani kültür olarakta mı hiç tarikat, tasavvuf, sarık, sakal, çarşaf vs. diye bir şey lügatinizde yok? Mustafa Kemal'e kadar bunların hepsi bizim olan şeylerdi de bu zat gelince yok oldu da sizin beyninizden nasıl bu kadar kazındı? Ne yaptınız bu kadar milletinizden uzak kaldınız? Vallahi Evanjelist ayinlerine katılsanız kendinizi orada huzurlu hissedecek gibi anlatıyorsunuz da üzüyorsunuz... Neyse, dilerim bazılarınız da Rufai dergahına gitsin de, götünüzden şişlesinler sizleri de havanız az insin. Nedir ulan bu sığırlık?
Nakşibendi Tarikatının Kökeni
Hiç şüphesiz Allah c.c ulaştıran tasavvuf yollarının en yücelerinden biri, Nakşibendî Sâdatının (kds) yoludur. Çünkü bu tarikat , özüyle seçkin sahabenin yolu ve pak Ehl-i beyt’in meşrebidir. Zira Nakşibendiyye tarikatı, feyiz ve bereketini Sıddîkkıyye silsilesinde ümmetin en faziletlisi Hz. Ebu Bekir’den ( rah) Aleviyye ve altın silsilede ilim şehrinin kapısı Hz. Ali b. Ebu Talip’den almıştır.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.