Ben Tonyukuk, Boyla Bağa Tarkan ve çeri ile birlikte seni Türk kağanı ilân ediyorum. Bundan sonra sen İlteriş Kağan'sın! dedi.
Sayfa 485 - Bozkurtlar DiriliyorKitabı okudu
64 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 hours
Siyah Ceketli Kadınlar. Hatice Tarkan Doğanay’dan okuduğum 2. kitap… Siyah Ceketli Kadınlar, 2020 Hasibe Ayten Şiir Ödülü’nü almış, 64 sayfadan oluşan ince bir şiir kitabı... Hatice Tarkan Doğanay’ı Dut Ağacı adlı ilk kitabıyla tanıdım. O kitabında “serçenin tedirginliğindeki masumiyet”ten bahseden şair, Siyah Ceketli Kadınlar’da da güzel şiirlere yer vemiş. Hatice Tarkan Doğanay, şiirini inşa ederken mitolojiden, tarihten, felsefeden sıklıkla yararlanan, başka bir ifadeyle şiir(i) üzerinde kafa yoran biri… “Kuluçkaya yatan damarlar” (s. 9), “yaprağından uç veren bir neden” (s. 15), “suyundan bıkmış bir nehir” (s. 18), “sesteki yayı kırılmış ok şaşkınlığı” (s. 35) gibi ilginç ve özgün bağdaştırmalarla şiirlerini çekici kılıyor. Kitaptan bazı alıntılar; “Renkleri üzerinde solan dünyada Çatlakları doldurdu derimin altında kuluçkaya yatan damarlar” (s. 9). “Virüs çok ömür kısa! Yani bundan böyle her el ölümü parmak uçlarında taşır. Aynı anadan doğmuş gibi, Birimize bulaşsa hepimize ulaşır” (s. 34). “Herkes bir gün kendi boşluğunu bulur” (s. 50). Şiir seviyorsanız, okuyabilirsiniz.
Siyah Ceketli Kadınlar
Siyah Ceketli KadınlarHatice Tarkan Doğanay · Payda Yayıncılık · 20209 okunma
Reklam
196 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 hours
Solda "0" kalanların yılları
"Hafıza-i beşer nisyan ile mâluldur." demişler. O zaman biz de bazı gerçekleri hatırlatalım. "Amerika'nın 6. filosu İstanbul'a geldi. Onu telin edecekler. Amerika'yı telin için oraya giden sol. Bunların içinde olan delikanlılardan birisi Deniz Gezmiş. Allah rahmetini bol eylesin. Amerika'ya karşı çıktığı için idam sehpasında
Deniz - Fırtınalı Yıllar
Deniz - Fırtınalı YıllarTarkan Tufan · NoktaKitap · 2007169 okunma
Üç yiğit delikanlı, Mayıs ayının ılık gecesinde, yeniden yeşeren, çiçeklere boğulan toprağa düştüler usulca. Onlar bir ideolojinin tetikçiliğini değil, eşit ve mutlu bir yaşamın sözcülüğünü yaptıkları için canlarından oldular. Kısacık yaşamları, adlarını evlatlarına verecek olan anaların ve babaların aklarlında silinmemecesine yer etti. Ölümlerinden sonra artarak ve yayılarak devam eden toplumsal mücadele, artık eksenini yasal mücadelelerin ötesine, sert ve acımasız bir çatışma ortamına doğru çeviriyordu. Türkiye, idamların ardından sürecek olan bas­kı ortamı nedeniyle derin ve kederli bir sessizliğe bürünecektir. Ta ki insanlar onların adların duvarlara yaz­maya, fotoğraflarını evlerinin en güzel köşelerine asmaya başlayıncaya dek. Ve idam Gezmiş’in anısını ve fikirlerini halkının aklından silmeyi başaramamış, aksine halkın kal­binde en derin ve özel yere mıhlarcasına işlemişti...
Peki neydi onları ölüme götüren sebep? 12 Eylül 1980’de Kenan Evren başkanlığında yapılan askeri darbe­den sonra, bir Amerikalı yetkili Washington’a bilgi verir­ken “Bizim çocuklar işi başardı!” diyordu. İşte Denizlerin idamından da Amerikalıların “bizim çocukları”, yani ülke­nin bu hegemonyaya göbekten bağımlı olmasını onaylayan ve bundan kişisel ve politik çıkarlar sağlayan kişiler so­rumludur. Söz konusu adaletsizlik ve kötü niyet artık tarih tarafından herkesin gözleri önüne serilmiştir. Bunca hak­sızlığın açık açık yaşandığı bir davanın ardından, hiç kim­senin kalkıp “onlar teröristti ve bu yüzden öldürüldüler” demeye hakkı yoktur.
Günümüzde en azılı katillerin, banka hortumcularının, hatta tecavüzcülerin sıkça affedilip elini kolunu sallayarak sokaklara salındığını düşününce, söz konusu adaletsizliğin apaçık ortada olduğu görülecektir.
Reklam
Onlar, başarısız bir devrim girişiminin çılgın çocuklarıydılar. Genceciktiler ve içinde bulundukları yaşamın koşulları, onların hayalle­rindeki dünyayla herhangi bir bağ taşımıyordu. Bu kadar kısa bir yaşama bunca çabayı ve düşü sığdırabilmeleri bile onları yaşıtlarından ve sisteme göbekten bağlı olanlardan ayrı kılmıştı. Belki iktidar ve onu kontrol eden elit tarafından korkunç ve yok edilmesi gereken terö­ristler olarak tanıtıldılar; ancak uğruna hayatlarını verdik­leri yoksullar ve ezilenler, onların asıl sahip olduğu değeri biliyordu. Bugün bile hala annelerimizin, babalarımızın duvarlarını süsleyen resimleri ve adları anıldığında akıtı­lan gözyaşları, bu insanların asıl hak ettikleri yerin milyon­larca insanın kalbinde sonsuza dek var olmaya devam ede­ceğinin en açık ifadesidir.
Karakollarda işkence gören bizler olduk, meydanlarda kurşunlanan gene bizler olduk. Bakanların emri ile hapishanelere atılan bizler ol­duk. Buna rağmen kişi güvenliğini bozan olmakla itham ediliyoruz, yukarıda anlatılanlar, asıl kişi güvenliğini bo­zanlar ise serbestçe meydanlarda dolaşmaktadır.
1,500 öğeden 3,706 ile 1,500 arasındakiler gösteriliyor.