1. Giriş
Türkiye’nin eğitim sisteminde, sorunlar açısından yok yok. Böyle olunca, toplumun tepkisizliğine şaşmamak gerekiyor. ‘Okulsuz toplum’ tartışmaları açısından bakarsak (bkz. Baker, 2006; İllich, 2006), kapitalist okullar, toplumsal benzeştirme (asimilasyon) rolünü başarıyla gerçekleştirmektedirler. Okullar, geçmişte, toplumsal mücadelenin
Algılamak beni ben olarak değerlendirmeye çalışmandır. Yani ‘yargılamanın olmadığı’ bir dinleme şekli.
“İşte benim için önemli olan algılamak.” Algılayan kişi tartışır, bu şekilde tartışan kişi kendisini yeniler, yenileyen kişi de zamana karşı yıkılmazdır!
Herkesle tartışabiliriz, yeter ki karşımdaki kişi beni algılamaya çalışsın.
Anlamak ve algılamak çok farklı şeyler.
Anlamak kendi etik, ahlaki, siyasi, kültürel, dinsel, duygusal, cinsel değerlerinle beni değerlendirmendir.
Dünyada veya uzayda olan her şey üç boyutludur ve aynı anda hiçbir şeyin tüm boyutlarını göremeyiz ve görmek de istemeyiz.
Tıpkı çocuklarımız, ebeveynlerimiz veya çok değer verdiğimiz konularda objektif olamadığımız gibi.
Tartışırken kişi kendi bakış açısından olayları ve kişileri değerlendirdiği için doğal olarak bir yere kanalize olur, bundan dolayı da diğer bakış açısını göremeyebilir.
Amaç, tartıştığımız konuda göremediğimiz bakış açısını detaylarıyla algılamaya ve görmeye çalışmaktır aslında...
Konuşarak ve tartışarak bir çok sorunun çözülebileceğine inanıyorum, yoksa sonu olmayan kurguların oluşmasına izin vermiş oluruz.
Tartışmanın, düşündüklerimizi gerekçelerle, kaynaklarla ve bakış açımızla karşımızdakini aktarmak olduğunu düşünüyorum.