Senin duygusal hayatının içini dışını tartışmak istemiyorum, ama bir şeylerin yanlış gittiği ortada.
Er geç işin içinden çıkacak. Ekibiyle birlikte, denemeler yapıp yanılacaklar; işleyen bir sistem bulana kadar bu böyle sürecek. Bir gün ekiplerine yeni insanlar katılırsa, sistem üstünde tekrar tartışmak gerekecek. Çünkü onlar için iyi olan, yeniler için de iyi olmak zorunda değil. Demek ki, yeni duruma uyum sağlayıp, yeni çözümler üretmek gerekecek.
Sayfa 33 - Günışığı Kitaplığı
Reklam
Şiddetli, çaresiz öpücükler, sonra... "Silah kullanmayı bilen bir kızdan daha seksi bir şey yok." Alt dudağımı dişlerinin arası- na alıp hafifçe ısırdı. "Ateş etmeyi ne zaman öğrendin?" "Babam bana on bir yaşındayken öğretmeye başladı." Kollarımı boynuna doladım ve ellerimi sarı saç tutamlarının arasına gömdüm.
Sayfa 180
günümüzde mahremiyetin içine düştüğü kriz, insanlar arası her tür bağın zayıflamasıyla, çözülmesi ve çürümesiyle derinden bağlantılı görünüyor. Bu süreçte bir eğilim yumurta, diğeri tavuk olur ve benzer her vakada olduğu gibi hangisinin hangisinden çıktığını tartışmak sadece zaman kaybıdır...
Ne Zaman Tartışmamalı
Bir insanla, yüreğinin kanadığı bir anda tartışmak, o insanın yarasını azdırmaktan başka bir işe yaramaz.
Sayfa 129 - Karbon Kitaplar
"Sefihlerle tartışmak, âlimlerle boy ölçüşmek veya insanları etrafına toplamak için ilim öğrenen kimseyi Allah cehenneme atacaktır. " Tirmizi, İlim 6.
Reklam
Aşk hakkında tartışmak yok. Olasılıklar hakkında fikir yürütmek yok.
Kulluk hizmetçilik değildir
Tanrıya hizmet etmek can sıkıcı birşeydir; oysa tartışmak, karşıtları susturmak, kişinin kendini kaybetmesi ve onu yerinde hiddet olarak adlandırması ve sonunda tartışmadan kavgaya, sözlerden aziz Augustine’in hoş bir biçimde eziyet ve cezanın müşfik sertliği şeklinde tanımladığı şeye geçmek ne eğlencelidir.
Cahille arkadaşlık, sarhoşla tartışmak kadar ahmakçadır.
Hıristiyanlar, gene yeniden, din konuları üzerinde ve Kristus (İsa) hakkında neye inanacakları konusunda ayrılığa düştüler. Gruplara ve mezheplere bölündüler, her biri hıristiyan hükümdarlar nezdinde bir­birlerine karşı destek aradılar. Her devrin kendi mezhebi vardı. En so­nunda bu mezhepler üç mezhep olarak toparlandılar: bunlar Melekîler (Melchites - Yunan katolikler); Yakubîler (Jacobites); Nesturîler (Nestoriens) . Onların sapkınlıkları üzerine tartışmalarla bu kitabın sayfalarını karartmak durumunda olduğumuzu sanmıyoruz, bunlar yeterince bi­liniyor zaten. Soylu Kuran'ın gösterdiği gibi bunların hepsi (hak dinin­ den olmayan) imansızlardır. Onlarla bu konuyu tartışmak bize düş­mez. İslam'a dönmek (ihtida etmek) ile (korunan olarak) cizye ödemek ya da ölüm arasında seçim yapmak onlara düşer.
Reklam
Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyz. Bütün ideolojilere kapıları açmak hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve Türkiye'nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek. İşte, en doğru yol.
Sayfa 96
"Eğer dünya dev bir entrika sarayı ise ve biz de onun içinde kısılıp kalmışsak, oyundan vazgeçmenin bir yararı yoktur. Bu ancak sizi güç­süz kılar ve güçsüzlük sizi perişan eder. Kaçınılmaza karşı mücadele etmek, tartışmak, sızlanmak ve suçluluk hissetmek yerine güçte üstün olmak çok daha iyidir. Aslında güçle ne kadar iyi başederseniz o ka­dar iyi bir arkadaş, sevgili, eş ve insan olursunuz."
Sayfa 11 - Altın KitaplarKitabı okuyacak
Neyi kapayacakmışım dedim; resmen haykırıyordum. Senin gibi geri zekalıların derdi de bu işte. Hiçbir şeyi tartışmak istemiyorsunuz. Zaten bütün geri zekalılar böyledir.
"Kişilerarası ilişkileri bir kenara bırakıp fikri tartışmak imkânsız. Nerede Habermas'ın kamusal alanı nerede bizim salon? Fikirlere yön veren ilişkilerimiz, çıkarımız, beklentimiz... Hatta kişi, çıkarı gereği biriyle ters düşmemek için, inandığının tam zıddını dahi savunabiliyor. Kişinin ne söylediğini ekmeğini nereden kazandığı belirliyor... Ekmeğini? Her türlü ekmeğini... Maddi manevi... Ama bu sadece ne söylediğimizi belirler, ne düşündüğümüzü, gerçekte neye inandığımızı değil. Sen de yapıyorsun, yapmıyor musun? Yapıyorum." Öfkesi her daim kınını kesen bir kılıç gibi kendisine yöneliyordu düşündükçe. "Hani susacaktım, tartışmayacaktım artık? Hemen gaza geliyorum. Bunlarla tartışılır mı? Yobaz! Dayımdan ne farkı var bunların? Devrimi onun hidayeti arzuladığı gibi arzuluyorlar. Bunların inancının da ritüelleri, bayramları, şehitleri var... Babam bir şeye inanmıyor. Lakin o da öteki uçtaki benzerinden farksız. İnanmadığı halde inancı gündelik yaşamında kullanıp bir kimlik ve güç elde edenlerden... İdeolojiyi kazı, altından tüm egosu ve bencilliği ile birey çıkıyor ama bunlar bireyi duydu mu haç görmüş vampir gibi... Anlamıyorlar. Devrimin de tanrının da hayali güzel. Hakikate dönüştü mü Stalin oluyor, siyasal İslam oluyor..."
Sayfa 39 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu
Erkek kadının duygu ve istekleri konusunda tartışmak ya da karşı çıkmak yerine onları kabul edip hak verdiğinde, kadının beşinci temel ihtiyacı da karşılanmış olur.