Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ummadık taş baş yarar
Bir şe­yin, eleştirelliğin mesafeli konumundan bakıldığında cid­diye alınmaya değmezmiş gibi görünmesi onu gerçekte ol­duğundan daha az tehlikeli kılmaz.
Sayfa 41 - İletişim YayınlarıKitabı okuyacak
Anadolu'nun kutsanmış ve bereketli topraklarında 3800 yıllık bilinmez..
ÖNSÖZ Bu eser; en üst düzey gizlilik etiketine sahip istihbarat dosyaları ve KURT SOYU'nun emanetleri kaynak alınarak hazırlanmıştır. Gizli bilgi ve belgelerin kamuyla paylaşılması suç teşkil edeceğinden, zorunlu olarak birçok gerçek sizlere, kurgulanarak anlatılmıştır. Yıllarca süren bir çalışmayka; konuya ilişkin rapor, görüş, tanık ifadesi, plan ve fotoğraflar titizlikle incelenmiş, binlerce sayfa doküman kontrol edilmiş, ilgililerle mülakatlar yapılmıştır. Kitaplarımızda söz edilen sırların milletimizle paylaşılmasında hayatları pahasına bilerek ya da bilmeyerek katkısı olan sayısız cesur insana ve bu kadim toprakların GERÇEK EVLATLARINA adanmıştır.
Reklam
Cam ile Taş
Gözlerinle dilin arasına gerili uçurumu seviyorum. Kekeme özgürlüğünü seviyorum. Susuşundaki hıncı seviyorum. Kalbinde ürperen kışı seviyorum. Ellerindeki bilge zamanı denizi yağmurdan korumaya çalışan çocukluğunu seviyorum.
Benim şiirim
Kapattım kalbimin son kapısını Dokunun; boşlukta bir taş gibiyim Hafızası ölü nakkaş gibiyim Çözüyorum hüznün muammasını Ayaklara mahkûm bir baş gibiyim Ölümü yaşadım, ölmeden önce Bana, sonsuzluğu beklemek düştü Mazide benim de yüzüm gülmüştü Uyandım, karanlık geri dönünce Nerde bir kuş varsa, öldürülmüştü
Dili tutulmak, nasıl bir şeydi bu ? Belki de bazen düşlerimizde olduğu gibiydi; hani insan koşmak, kaçmak ister ya da birini, bir yakınını, en yakınını sudan, yangından, uçurumdan, vahşi hayvanlardan, şeytandan kurtarmak ister de taş kesilmiş gibi yerinden kıpırdayamaz ya.
İyi müslüman olun. Başkasına da İslâm'ı öğretin. Artık kendisine tedavi yapılan, uğraşılan insan olmaktan çıkın da başkalarına faydanız olsun. Başkalarını hak yola çekin, başkalarına öğretin, kendiniz öğrenin, başkalarını da müslüman edin. Allah'ın dininin yardımcılar olun. Allah yolunda cihad edenlere bak cennette ne dereceler ver. Cehd sarf edin, terleyin biraz. Para kazanmak için sabahtan akşama kadar dolaşıyoruz, dağ taş demeden hepsini biliyoruz. Allah için de tamamen öyle yapmamız lâzım. Böyle nazlı müslüman olmamak lâzım. Sağlam, kavi müslüman olmak lâzım.
Sayfa 20
Reklam
Boğazda hiç nenleri değiştirmeksizin salt hokkabazlık edip çevreyi güldürdüğünü sanarak, salt insanların temel yaşamalarını bozmayıp arada bir eğlendirdiği, avuttuğu için, bir bakıma kandırdığı, başkaldırmağa değil de boyun eğmeğe iteklediği için onları, çaresiz, tek, umutsuz olduğunu sandığı için, kıymış mıdır kendisine vapur? Gecenin ortasında, yıkma ve yakmaların, çığlıklarını nasıl yankıladığımızı duymuş, bilmiş, umutsuzluğa düşmenin gereksizliğini kavramış, yapabileceğinin ne olduğunu çok iyi bilen bir taş parçası denli yeni bilinçler yaratmak üzere, başka ülkelere doğru yola çıkmamış mıdır? Sevinçten gözleri yaşarmış mıdır? Uykularımızın içinde bugün bile düdük sesleri duyarak uyandığımızı biliyor mudur? Hiç vardiyacısı, nöbetçisi olmadan bir vapur bağlar mı? Vapur olur da, kopar gider de kaptanı ortaya çıkmaz mı? Hani benim kaptan köşküm, serdümenim? Davlumbazımı çok özledim diye ağlamaz mı? Şimdi ben ne olacağım diye haykırmaz mı?
"Nitekim ki deniz de bağrına atılan taşı unutur ama o taş yine oradadır ve oradan bir daha çıkmaz."
Sayfa 159
Babam da bardağın yuvarlandığı yöne bakıyordu. “Beni burada bırak, git sen” dedi. Sesi kırıktı. Belki de şöyleydi: Sesi azalıyordu. Demin can kulağıyla dinliyordum onu. Sanki birden tek kulağımla duymaya başlamıştım sesini. Diğer kulağım sürekli kuş sesleriyle doluyordu. Sabah kuşları. Adlarını bana tek tek bellettiği kuşlar. Kuşlara kızmıyordum. Yerden bir taş alıp atmalı mıydı ki? Babamın sesi neredeydi?
Demiri nasıl tavında dövmek gerekiyorsa, çekiç darbelerini nasıl soğutmadan indirmek gerekiyorsa, her kelimeyi de öyle tam zamanında söylemek gerekiyordu. O anı geçirince söz soğuyor, katılaşıyor, insanın yüreğine taş gibi oturuyor ve bu ağırlığı kaldırıp atmak hiç de kolay olmuyordu.
Reklam
Diriler bazen iyidir ölüler ise sonsuza kadar iyidir.
Tahsilsiz insan yontulmamış, işlenmemiş bir taşa benzer. Taşlar ise çeşit çeşittir. Çakıl da taştır pırlanta da! Bir pırlanta taş, kumlar ve adi taşlar arasında bulunduğu halde yine pırlantadır. Ancak onun meydana çıkıp ışık vermesi, baş, göğüs, bilek, parmak gibi yerlerde yer edinmesi o adi taşlardan soyulup düzeltilmesine ve tıraş edilmesine bağlıdır; öğrenim işte o pırlantayı söylediğimiz hale getirmek üzere kullanılan alet edevata benzetilebilir.
-Hayırdır, yeni bir şey mi oldu? Hadi anlat. -Ne olacak canım, utangaç adamlara cesaret gelsin diye gün sayıyoruz.
O kıldan ince ipe asılıdır imanın taş gibi ağırlığı.
“Ağlamıyordum,ama yüreğimin üstünde taş gibi ağır bir şey vardı”
Sayfa 67
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.