seğirtti. Bu sarp tepeye tırmanmaya çalışan iki kişi, tâ uzaktan bakıldığında,
ayışığı altında gerçekten pek küçük, pek zavallı görünüyor, hesaba gelmez
tehlikelerle dolu vahşi tabiatın içinde adeta gözden siliniyorlardı. İki biçare
sonunda zirveye erişti. Çevreye baktıklarında, ağzı bir kaya ile kapanmış
mağarayı gördüler. İşin erbabı olan
Yedinci yüzyılda ortaya çıkan Müslümanlık, sosyoloji bakımından Arapların millet haline geçme savaşıdır. Aynı dili konuştukları halde birbirine düşman boylar ve uruklar durumunda dağınık bir hayat yaşayan kalabalık bir kavim, bir iç veya dış etki ile birlik kurma yoluna elbet gidecekti.
Peygamberin ortaya koyduğu esaslar her şeyden önce bunu
Hayatımın büyük bir bölümünü dünyanın en kutsal yerlerinden biri olduğu düşünülen Kudüs'te geçirdim. Nesnel olarak baktığınızda gayet sıradan bir yerdir. Kudüs'te dolaşırken tıpkı diğer şehirlerdeki gibi evler, ağaçlar, taşlar, arabalar, insanlar, kediler, köpekler ve güvercinler görürsünüz. Buna rağmen birçok insan buranın tanrılar, melekler ve kutsal taşlarla dolu olağanüstü bir yer olduğunu zanneder. Buna öyle derinden inanıyorlar ki bazen şehri, belirli kutsal yapıları ve taşları, özellikle de Tapınak Tepesindeki Kubbet-üs Sahra'nın altındaki Kutsal Kaya'yı ele geçirmek için savaşıyorlar. Filistinli filozof Sari Nusseibeh'in ifadesiyle, "Yahudiler ve Müslümanlar, dini inançlarının peşinden, nükleer güçlerini de arkalarına alarak hızla ilerliyorlar; bir taş yüzünden tarihin en büyük insan katliamını yapmaya hazırlanıyorlar." Kayayı oluşturan atomlar için değil, ona yükledikleri "kutsallık" adına savaşıyorlar, tıpkı bir Pokemon'un peşinden koşan çocuklar gibi.
İyice ağırlaştım
Adımlarım yerden kalkarken zorlanıyor
Yerin dibine çekiliyorum
Ruhum
Ait olduğu yere dönmek istiyor
Derince kazıyorum içimi
Hayır
Daha derin olmalı