1000kitap'ta 3 yılım geçti, dile kolay. Çeşit çeşit insan tanıdım, tanıyabileceğim bazı en garip insanları da bu sitede tanıdım ama her şeye rağmen burada bulunması o kadar keyifli ki.
Bu 3 yıl bana pek çok konuda fayda sağladı. Pek çok değerli insan edinip, çok değerli kitap buluşmalarına katıldım. Şimdi ise amaçladığım şey aslında
YouTube kanalımda bu tür ölmeden önce okunması gereken değil okumadan önce ölünmesi gereken çay edebiyatı kitapları için içerikler hazırlıyorum: ytbe.one/xHTvIh7z7ws
Eyvallah 1 kitabı tarifi için malzemeler:
2 su bardağı tasavvuf
1 su bardağı yağmur suyu
5 çay kaşığı çay
1 demet fesleğen
200 ml. Neutrogena bakım kremi
2 tatlı kaşığı
YouTube kanalımda bu tür ölmeden önce okunması gereken değil okumadan önce ölünmesi gereken çay edebiyatı kitapları için içerikler hazırlıyorum: ytbe.one/xHTvIh7z7ws
Çay var,
İçersen,
İnceleme var,
Okursan...
Oğuz Aktürk
Evet arkadaşlar, gördüğünüz gibi artık ben de kitap çıkarabilecek yetkinliğe ulaşmış görünüyorum. Şu an
Elif Şafak Aşk romanında aşkı anlatırken Amerikalı bir ev kadınının hikayesini kullanıyor. Ella ismindeki orta yaşlı ve düzenli bir hayatı olan kadın iş arayışına girer ve fırsat olarak karşısına bir yayınevinde editör asistanı olarak bir iş çıkar. Okumayı seven Ella Zahara adında bir yazarın asistanı olur ve ilk iş olarak da tasavvuf felsefesini konu olan tarihi bir romanı okuyup değerlendirmesi istenir. Ella için ilk başta basit bir iş gibi görünür fakat romanı okudukça etkisinden kurtulamayacak ve hayatında farklı değişikliklere gidecektir.
Aşk romanında Amerikalı bir kadının Mevlana ile tanışması ele alınıyor. Bu tanışma sonrası kadın aşkı yeniden keşfediyor ve bu aşkın peşinden bir yolculuğa sürükleniyor.
Kitabın en ilgi çekici yanlarından biri de aşkın 40 kuralı. Elif Şafak bu 40 kuralı tamamen kendi hayal gücü ile yaratmış ve bunu kullanırken Şems’in söylemlerinde de oldukça etkilenmiş. Bu kurallardan bazıları aşağıdaki gibi.
Yaratanı tanımladığımız kelimeler aslında kendimizi nasıl tanımladığımızı gösterir. Korkulacak bir varlık geliyorsa aklımıza kendimiz de korku içindeyiz demektir. Aşk ve sevgi geliyorsa akla o zaman sende aşk ve sevgi dolusundur.
Evrende her yerde Allah’ı görebilirsin çünkü o her an her yerdedir.
Aklın kimyası ile aşkın kimyası birbirinden çok farklıdır. Akıl korka korka en ufak detayı düşünerek hareket eder fakat aşk doğaçlama yaşamaktır bir anlamda.
Aşk aslında bir seferdir. Yolculuğa çıkan herkes nasıl bir şekilde değişiyorsa aşkı yaşayanda bir şekilde değişmektedir.
SPOILER SPOILER
Kitap içeriği hakkında bilgi içerir.
Allah’ın indirdiği bir kitapta, kutsal bir kitabın incelemesinde “spoiler” da olur mu diyeceksin biliyorum, ama olur. Nasıl mı olur? Bakalım nasıl olurmuş.
Okumadın ki sen bu kitabı, hem de hiç okumadın, onun için çok güzel olur “spoiler”, hatta en rahatsız edeninden. Sana sorsalar en başta
"Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Aşk hariç!"
Sevgili Galip,
Senin hikâyeni yazmak iğneyle kuyu kazmak kadar zordu, ancak seni anlamak ondan bile daha zordu. Kaleme alındığından beri hakkında bir sürü şey yazıldı çizildi, pek çok akademik çalışmaya ilham oldun, seni sevenlerimiz de oldu, senden nefret edenlerimiz de. Seni büyük
Yıllar boyunca övünüp durduk insanın "düşünen" bir varlık olmasıyla. Öleceğini bilen, irade sahibi, özgür, kendini konuşarak ifade edebilen bir varlık. Tarif edilemeyecek ayrıcalıklar değil mi?
Kimi ayrıcalıklar aynı zamanda tarif edilemeyen acıları da getirir beraberinde.
Sevdiğiniz birini düşünün meselâ, hasta yatağında, belki ona
YouTube kitap kanalımda Posta Kutusundaki Mızıka kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/cZco9tl4rBs
Sevgili Dost,
BİM'deki reyonlarda nasıl da cesur duruyorsun öyle.
Maske takan insanların alışveriş telaşı arasında insana nasıl bir kalsiyum güveni veriyorsun öyle.
Bize diğer pastörize sütlerle arandaki terörize duygularını
Yukarıdaki geçen ifadede ne demek istediğimi birazdan dile getireceğim. Fakat öncesinde kitabın kendisiyle ilgili iki üç kelam etmek isterim.
Kitap tamamen “Ahmet Ümit” üslubunda kitap olmuş. Diğer romanlarından farklı olarak şehir bu sefer İstanbul değil, Konya olarak seçilmiş. Yine her kitabında bildiğimiz Baş komiser Nevzat yok bu romanda.