'kişinin en güvendiği insanın kalbinden onun sevgisini çıkartıp atan ve kişinin en güvendiği insanın kalbine onun sevgisini koyan sadece Allah Teâlâ'dır.
'onların işledikleri fiiller, kalplerinin üzerinde pas olmuştur. Mutaffifin, 83/14
Reklam
'hâne mamur olacak ki sultan gelsin,kalp temiz olacak ki, içine ilahî hakikatler ve marifetler tecelli etsin.
'aslında insan, içinde aşk olan dostluğu hep gönlünde büyütür. ve dostunu taptaze olan bir dostlukla özler. özlemi insanın içinde hiç tükenmeyen dostluk ise, Allah'ın dostluğudur.
Tasavvuf pek çok şekilde tarif edilegelmiştir. İlk dönem süfliliğin önemli isimlerinden Cüneyd-i Bağdadi'ye göre tasavvuf insanın dünya zenginliklerinden uzak durup, onlara meyletmeyip Allah'a yönelmesidir. Aynı zamanda tasavvuf çok kapsamlı bir semboller sistemidir. Ezoterik bir disiplindir. Tasavvufta da bilginin hiyerarşisi söz konusudur. Her bilgi her kişiye açık değildir. Bilginin karşılık bulması, işlevsellik kazanması için kişinin bir hiyerarşik sistem içinde eğitilerek alabileceği kadar bilgiyle ilerletilmesi, giderek aldığı bilginin niteliğinin ve gücünün de artmasıdır. Herkese açık olmayan bilgi sembollerle saklanmakta ve aktarılmaktadır. Ezoterizmin Osmanlıcadaki karşılığı "batinilik'"tir. İçteki, içyüz anlamlarına gelmektedir. Türkçedeki karşılığı "içrek" sözcüğüdür. "Ezoterik bilgiler" herkese açıklanamayan, gizli, gizemli bilgiler demektir. Bu bilgilere ulaşabilmek için belirli eğitimlerden geçip disipline olmak gerekmektedir. Tasavvuf kavramları, kurumları, ritüelleri ile başlı başına ezoterik yani gizemli bilgilerle donatılmış bir yapıdır. Ezoterizm bir din veya inanç sistemi değildir. Bu yüzden tasavvufu İslam'dan ayrı bir yerde düşünenler büyük bir hata yapmaktadır. Çünkü Tasavvuf'un amacı İslam'ın dışında bir inanç sistemi kurmak değildir. İslam'ı daha iyi anlamak, bilmek ve kâmil insan mertebesine yükselmeyi hedeflemektedir.
Sayfa 14 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mevlana'nın şiirinde belli kavramlar
Belli kavramlara bağlanarak şiir düzenlemek İslam yazınının İran kaynaklı bölümünde bir gelenek niteliği taşır. Bu kavramlar ele alındığında şiirin hangi konuyu işleyeceği kolayca anlaşılır. Yalnızca Firdevsi'yi bu geleneğin dışında tutmak gerekir. Onun şiirinde geçen kavramlar sevgiden çok yiğitliği, savaşı, insan gücünü, başarı tutkusunu
İbrahim Halveti (ölm. 1845)
Zikretmenin Kur'an okumak olması gerektiğini, bunun için de Kur'an dışı vird ve zikirlerin tasavvuf-tarikat bünyesinden çıkarılması lüzumunu ilk kez ilan eden Kuşadalı, bu düşüncesiyle İslam tarihinde başlı başına ve çok büyük bir devrimin temsilcisidir. Kuşadalı, tekkelerin artık devrini doldurduğunu, çünkü bu mekânların meyhane ve kerhaneye döndürülüp yozlaştırıldığını, Allah'a varışın artık, Hz . Peygamber döneminde olduğu gibi, tüm yeryüzünü mabet olarak algılayıp çalışmakla gerçekleşeceğini söyleyen ve Anadolu ve Balkanlara yayılan onlarca halifesi aracılığıyla bunun gereğini yapan büyük önderdir.
Yeni Boyut YayınlarıKitabı okudu
Süfî Psikolojisinin Temel Kavramları
Bu kitapta Sûff psikolojisindeki üç temel kavramı ele alacağız; Kalp, neSs ve ruh, Bunlar teknik terimlerdir ve her biri günlük konuşma ingilkeesindekmden farklı yan anlamlar dizinine sahiptir. Her bir terim, Kur'ânî kullanımdan ve yüz­ yıllara uzanan Süfî müzakere ve tefsirlerinden gelen ikincil anlamlar içermekte­ dir. Bu kavramlar çok
"Fusûsü'l Hikem"i ne zaman okumaya başladınız?
81 veya 82 yıl.. Hayatimdaki büyük değişim vuku buluyor. İdrakimin diri olduğu bir zamanda Fusüs'u okumaya başlıyorum. Fusûs çok ağır bir eser, kolay değil; az çok bir felsefe temelim olduğu için o derinlikli kavramları birazcık idrak edebiliyorum; okuyabiliyorum.. Fusûs'u okumaya başladık- tan bir müddet sonra mantikla, akılla izah edilemeyecek bir olay vuku buluyor, önümde sanki büyük bir sevinç ışığı, aydınlık deniz beliriyor... İçimden "Ayşe, bugüne kadar hiç bilmediğin bir kaynakla karşı karşıyasın, bu okuduğun hiçbir şeye benzemiyor!" diyorum... Hazret, Fusûs'da hep, Allah'ın Rahman sifatını öne çikararak kâinatın, âlemlerin tasvirini yapıyor, manalandıriyor... Ve orada tasavvuf adamlarının çok sevdiği o meşhur hadisi zikrediyor: "Ben gizli bir hâzineydim, bilinmeyi istedim!" Bu hadis-i kudsi sarıp sarmalıyor beni.. Kendi kendime "Ayşe, bugüne kadar okuduğun, öğrendiğin, sana yapılan her türlü telkin, öğretilen her şey yanlıştı!" diyorum...
Reklam
Dünya ne kadar değişirse değişsin hayatın aktığı yer aynı. Doğum kapısından girdiğimiz bu handan ölüm kapısından çıkacağız. Neler unutulup, lügatimize neler eklenirse eklensin biz asla değişmeyen hakikatin izinde kalmaya gayret edeceğiz. Allah'tan geldik, dönüşümüz yine O'na. O'nun kutlu elçileriyle öğrettiği ahlâk ahlâkımız, o ahlâkın kelime ve kavramları lügatimiz olacak.
Türkçeyi mana dili haline getiren kişidir Yunus. Zaten kendisi mana olanın dili de mana olur. Mevlana da kendisi Türk olmakla birlikte yetişme ortamından dolayı şiirlerini Farsça söylemiştir. İbni Arabi Anadolu'da on senesini geçirmiş ama aslen Arap olduğu için ana dilinde yazmıştır. Yunus ise onların kullandığı ıstılahatı yani kavramları Türkçe beyan ediyor. Bunu yaparken de herkesin bilip konuştuğu kelimeleri kullanıyor.
Fena ve Beka
lbn Arabi ve diğer Sufiler kulluk ve halifeliğin, yani aynı an­ da hem karşılaştırılmazlığın hem de benzerliğin gerçekleştirildi­ ği insan halinin tamamlayıcı diğer yönlerini açıklamak için çeşit­ li kavram ikililerini kullanırlar. Bu kavram çiftlerinden en meŞ·· hum ise fena ve beka ikilisidir. Batılı araştırmacıların fena kavra­ mı üzerinde
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.