Bir şeye bilgi demek için konusu, gayesi, metodu olması gerekir. Sûfîler, tasavvufun çeşitli tariflerinden de anlaşılacağı gibi bunu, hale, ahlâka ait bir meslek olarak gösteriyorlar. Tasavvufa hal bilgisi, öbür bilgilere kaal bilgisi, yani söz bilgisi diyorlar. Hattâ içlerinde okumayı, bilmeyi, insana varlık, benlik verdiği için kötü görenleri bile var. Meselâ Abd'ül-Kaadir Giylânî’ye (561 H. 1166), yahut Muhyi’d-dîn ibni Arabîye (638 H. 1240) atfedilen «Risâle-i Gavsiyye»de, «Bilgi sâhibinin, bilgisiyle bana yolu yoktur; ancak bilgisini bıraktıktan sonra yol bulabilir» sözünü okuyoruz (Seyyid Muhtar'ın şerhi; İlhâm ât-ı Kaadiriyye; Prof. Haşan Reşat basımı; Bom bay 1356 H. 1938, s. 65). Bu bakımdan, tasavvufa ilim desek bile, onlar gibi ancak hâl ilmi diyebiliriz.
223 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Sefaletimiz Korkunç.. Madde, kazanını patlatıp fışkıran kızgın ateşten bir mayi halinde alemde zaferini ilan etmekte; Fabrika bacasının sanki delmek ve yıkmak istediği göklerden rahmet bekleyen kalpler perişan, feryat etmekte; Hiçbir zaman doymayacak midelerden fışkıran ihtiraslar sefalete sefalet katmakta, yeni yeni
İslam ve İnsan - Mevlana ve Tasavvuf
İslam ve İnsan - Mevlana ve TasavvufNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 2017521 okunma
Reklam
192 syf.
10/10 puan verdi
·
34 saatte okudu
Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç bu kitabında başta Müslümanlar olmak üzere düşünen ve gerçeği arayan tüm insanlara dört boyutlu bir yapıya sahip olan dinin/İslam’ın aslî ve nihaî amacını hatırlatıyor. Kaybolmaya yüz tutmuş bulunan Geleneğe sarılmanın ne kadar elzem olduğu konusunda son derece hayati bir ikazda bulunuyor ve şöyle sesleniyor: “Din çok boyutlu bir yapıdır. Dinin Hakikat boyutu onun esas ve kurucu yönüdür. Ancak toplumların geneline bakıldığında dinin bu metafizik yönünün ihmal edildiğini görüyoruz. (…) Dinimiz son yıllarda yaygın bir şekilde sosyo-politik bir olguya, bir protest slogana, siyasal ütopyalara, devlet yönetimi şeklinde telakki edilerek ideolojik bir fikre indirgenmiştir. (…) Dinin ve onun metafizik boyutu olan tasavvufun aslî ve nihai gayesi onu kendi hakikatine yani Allah’a ulaştırmaktır. Bir başka deyişle onu gerçek insan haline getirmektir. Din ve tasavvuf denilen şeyin ana gayesi Allah ile insan arasında daima mevcut bulunan irtibatı tesis etmektir. (…) Bunun da bir yolu, yöntemi vardır. Rabb ile kulu arasındaki irtibatı gösteren ve talim eden yolun adı tasavvuftur.”
Geleneğin Peşinde
Geleneğin PeşindeMahmud Erol Kılıç · Sufi kitap · 20243 okunma
"Tarikat ve tasavvufun gayesi; marifet (Allah'ı bilmek) ve iman hakikatlerinin inkişaf etmesi (açılması, kuvvetlenmesi) ile Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) miracının gölgesinde kalp ayağıyla yapılan ruhani bir yolculuk neticesinde insanın kemale (manevi olgunluğa) ulaşmasıdır...
Sayfa 232Kitabı okudu
Tasavvufun Gayesi
...Geleneksel tasniflerde nefs, beden ve ruhtan müteşekkil bir varlık olarak tasvir edilen insanda, ruhun letafetine karşın bedenin katılığı olumsuz bir etkide bulunurken, ruhun kemalinin muhafazası için nefsin arındırılması doğrultusunda alınan tedbirler de tasavvufun gayesini oluşturmaktadır.
Ahmet Yesevi / Divân-ı Hikmet
Ahmet Yesevi'nin hikmetlerini içine alan mecmuanın adı Divân-ı Hikmet'tir. Ahmed Yesevi ve Divân-ı Hikmet üzerindeki geniş çalışmaları ile tanınmış olan Kemal Eraslan, hikmetleri şu şekilde değerlendirilmektedir: “Ahmed Yesevi'nin hikmetlerinin başlıca gayesi, İslâm dinine yeni girmiş veva bu dini henüz kabul etmemiş Türklere İslâmiyet'in esaslarını şeriat ahkâmını ve ehl-i sünnet akidesini öğretmek, yeseviyye tarikatı müridlerine tasavvufun inceliklerini, tarikatın âdâb ve erkânını telkin etmektir. Bu sebeple hikmetler sanat endişesinden uzak, sade ve kuru bir ifade yanında didaktik bir özellik taşımaktadır. Ancak bazı hikmetlerde ifadenin süfiyâne ve coşkulu oluşu onları basit manzumeler olmaklan kurtarmıştır.” 
Reklam
150 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
𝔾𝔸𝕍𝕊-𝕀 𝕊ÂℕÎ Ş𝔼𝕐ℍ 𝕊𝔼𝕐𝕐İ𝔻 𝔸𝔹𝔻Ü𝕃𝔹Â𝕂İ 𝔼𝕃- ℍ𝕌𝕊𝔼𝕐ℕÎ 🅢🅞🅗🅑🅔🅣🅛🅔🅡 -❶- Gavsi Sani Abdülbaki Hz insanlığın doğru yolu bulabilmesine, Kur'an ve Sünnetin doğru anlaşılıp hayata geçirilmesine vesile olan büyük âlimlerden biriydi. Okuduğumuz bu güzel eser Gavs-ı Sânî Şeyh Seyyid Abdülbaki hz sözleri ve sohbetlerini ele almış. Niyet, Tövbe, Tasavvufun
Gavsı Sani Şeyh Seyyid Abdülbaki El-Hüseyni (k.s.) Sohbetler - 1
Gavsı Sani Şeyh Seyyid Abdülbaki El-Hüseyni (k.s.) Sohbetler - 1Şeyh Seyyid Abdulbaki Elhüseyni · Semerkand Yayınları · 202020 okunma
Tasavvuf, münhasıran gayesi istikamet olan mücadeheyi ahlak haline getirmektir.
Sayfa 145Kitabı okudu
Tasavvufun gayesi iki… İbadetlerden zevk alma, Ve imanın vicdanileşmesi…
Sayfa 89 - Babıali Kültür Yayıncılığı
Müslümanın Cihadı
Bu tarikat-ı Nakşibendiyye'nin (tasavvufun) gayesi cihaddır. En büyük cihad ise nefis ve şeytana karşı olandır.
Reklam
İbn Haldun'a göre, "şeriat yolu= umuma ait bir yol; mücahede (cehd kelimesi ile aynı kök)= hususi bir yol Tasavvufun erken döneminin temsilcileri, zahidane bir hayat yaşayarak necata ermeye çalışırken, tanrısal olanı bu dünyada deneyimlemenin mümkün olduğuna inanarak mükâşefe deneyimine talip oldukları için benim “kâşif Sufi” dediğim mutasavvıflar ise İbn Haldun’un (ö. 1406) deyişi ile “keşif ve müşâhede mücâhedesine” girişmişti: "Şeriat yolu hemen hemen bütün mükelleflerin ölümden sonra necat ve saadeti tahsil etmeleri için açılmış umuma ait bir yoldur. Bu mücâhede ise, ölümden sonra hâsıl olan bir keşif nev’ini (rûyet) ölümden önce elde etmek suretiyle en büyük saadetin tohumlarını ele geçirmek gâyesi ile himmet sahipleri için açılmış husûsî bir yoldur." [İbn Haldun, Tasavvufun Mahiyeti: Şifâu’s-Sâil, çev., haz. Süleyman Uludağ (İstanbul: Dergâh, 1977), s. 176, 177.]
“Tasavvufun gayesi, Allah Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmek ve O’nun rizasını kazanmaktır.” Seyyid Abdülbâki el-Hüseyni (k.s) Semerkand Takvimi
Kıyamette şeriatten sorulur, tasavvuftan sorulmaz. (Bu muazzam hükmü veren tasavvufun en büyük kahramanıdır)... Ebedî hayata giriş ve azaptan kurtuluş, şeriatin yerine getirilmesine bağlıdır. Kainatın gayesi olan bütün peygamberler insanları şeriate dâvet ederler... Kurtuluş yalnız şeriattedir. Peygamberlerin gönderilmesinden murad, kurtuluş yolu olan şeriatin bildirilmesidir.
Sayfa 163Kitabı okudu
210 syf.
·
Puan vermedi
Bilginin Keşif Çabası
Bilginin Keşif Çabası ❅ ❅ ❅ Malay dili ve edebiyatı profesörü olan Malezyalı bilim insanı Seyyid Muhammed Naqib el-Attas(1931-•••); İslâm Felsefesi sahasında yaptığı değerli çalışmalarıyla bir çok uluslararası felsefe cemiyetinin onur üyesidir. 1975 – 1980 yılları arası farklı zamanlara tekabül eden kısa zaman
İslam Sekülerizm ve Geleceğin Felsefesi
İslam Sekülerizm ve Geleceğin FelsefesiM. Nakib El Attas · İnsan Yayınları · 201745 okunma
254 syf.
·
Puan vermedi
Bilginin Keşif Çabası
Bilginin Keşif Çabası ❅ ❅ ❅ Malay dili ve edebiyatı profesörü olan Malezyalı bilim insanı Seyyid Muhammed Naqib el-Attas(1931-•••); İslâm Felsefesi sahasında yaptığı değerli çalışmalarıyla bir çok uluslararası felsefe cemiyetinin onur üyesidir. 1975 – 1980 yılları arası farklı zamanlara tekabül eden kısa zaman
Modern Çağ ve İslami Düşünüşün Problemleri
Modern Çağ ve İslami Düşünüşün ProblemleriM. Nakib El Attas · İnsan Yayınları · 19892 okunma
175 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.