İlk kitabımızda yeşil kaçırılmıştı ve bu Drew’ı çılgına çevirmişti. Bu sayede aile üyeleri ile yavaş yavaş tanışan yeşil hiç beklenmediği olayların içerisine süzülecekti. Şöyle bir şey var ki Yeşil’in kalbi hasta olabilirdi ama onun sevgisi onun korkularından daha büyüktü.
Ötanazi okulu günden güne gizemini korurken Emily, Deborah, Stew ve yeşil yine rahat durmayıp bu gizemi çözmek için iş başına geçmişlerdi. Amaçları Sofia’yı bulmak ama gün geçtikçe infazlar daha da çoğalmaya başlamıştı. Ama onları beklemedikleri şeyler ile karşıya kaldıklarında nasıl bir yol çizeceklerdi. İnfazcılar cenin taşıyıcıları İçin kadınları seçiyorlardı aradıkları ideal anne adaylarını alıp denek olarak kullanıyorlardı. Peki bu kısımda Emily için infazcıların nasıl planları vardı?
Yeşil yavaş yavaş kendi ailesinde üyeler ile tanışırken Drew’in ailesi de ötanazi okulunda yapılacak olan bir mücevher defilesi ile ilgileniyordu. Bu defileden gelen bütün gelirler ötanazi okulu ve mahkumlar hatta onların ailelerine yardımı olacağı İçin kabul edilmişti. Marcus da artık onlarla beraber hareket ediyordu. Emily’den öyle intikam alıyordu ki bu defileyi kendi çıkarına kullanarak ama kendisini bir çıkmazın içerisinde bulacağından haberisizdi.
İkinci kitapta yeni karakterler ile tanışıyoruz mesela Drew’ın eski sevgilisi Gloria. Ürkütücü ve sorunlu bir karakter ne yapacağı asla belli olmayan bir noktası var Yeşil’in başında bela eksik olmuyor gibi bir de o gelmişti. Yeşilin kalbi günden güne biterken neler yaşayacaktı ? Son otuz sayfayı şok içinde okudum ne kadar üzüldüm bilemezsiniz. Tam bir kaos kitabıydı.