«Özellikle meşe palamutları lezizdi, sanki bakir topraklardan gelen bir lezzet gibiydi. Ağzımın içinde çıtırdıyor, lifleri tükürükle parçalara ayrılıyordu; dolgun, sert ve doyurucuydular. Ağzımda yoğun mu yoğun bir toprak ve su tadı vardı; ormanın, solmuş yaprakların tadı. Bolca kök de vardı; meyan kökü, cadı fındığı, yılan otu gibi burnuma rayihaları dolan, boğazımdan aşağı bir tatlı gibi yumuşakça inen, salyamı akıtan şekerli lifler.»
Sayfa 52