TAVUKLU SAAT
Tanımım var. Hayata karşı yemlenen tavuklu saat gibiyim. Yürek yemişliğimin resmi, olmayanı oldurmakta ısrarlı cahil cesaretimde yatar çünkü. Var mı Nazar, yem-in Hayır Zaman akmaya devam etti mi Evet. Bu zamana değin olayın sıfat versiyonunu hacıyatmaza, anka kuşuna bağlasam da Ikınsam da umut yeşertmek için buradan; zamanın karşımda götüyle güldüğü bir haldeymişim meğer içim dışım kan revan bulamaç. Bol acılı ruhları tarayıp pusula aramam bile kendisine oynayarak gösterdiğim bir başka fıkraymış meğer. -ki fıkra yaşamdan alınmaz mı ki? Hakkın rahmetine ermesini dilediğim soyadımın layığını yaşayarak sürekli Kendime dönmemin son bulması bir Gün gerçek olur olmaz bilmem ama, Dizlerimde deri kalmadı Eğer ki hayat ayakta tutmaya devam edecekse beni Biraz inandırsın Alice lerin de bünyesinde barınabileceğini; Harikalar diyarı olmadığını biliyorum hayatın; Ama benim yaşadığım tek yer bu hayat değil bir başkası için de değil. Sesteşliğe vurup düşlerimden düşürülmek istemem demeye dilim varmıyor ama anlatmak istediğimin söz bulmuş hali bu. Hayat; Şimdi sen tek istediğim kendini bana uyarlaman değil Kendim gibilerini bana göstermen. Çünkü ben tavşanları inan çok severim.
Sabaha karşı saat 4.00… Özel bir hastanede refakatçi olarak Ece Ayhan’ın yanındayım. Usta şair çok hasta. Ayaklarında oluşan bir hastalıktan dolayı yürüyemiyor. Sesiyle uyanıyorum. “Yeter artık uyuduğun, ben acı çekiyorum, sen uyuyorsun” “Dalmışım, Ece Baba” diyorum ve yattığım küçük kanepeden kalkıyorum. Hemen odadan çıkıp hemşireyi