Teknolojik ilerlemeler, tüketim ekonomisi ve magazin olayları gibi birbiriyle ilişkili ve etkileşim içindeki olaylara bağlı Türkiyedeki kitle kültürü olgusunu ele alan bir deneme kitabı diyebiliriz. Kültürü insanı insan kılan, üretim etkinliği olarak kavrayan bir antropoloğun yorumlarını içeren bir kitap. Eski bir kitap olsa dahi yazar ülkenin geçmişten, modern kültüre yaşadığı kültürel değişimi gözlem, değerlendirme ve yorumlar yaparak kitaba biçim vermiş ve günümüzde de niteliğinden birşey kaybetmemiştir.Televizyon şovlarından Dine toplumsal yaşamımızda yer edinmiş konular var. Eleştirel bakış açısıyla yazılmış. Ama bu anlatımından rahatsız olmadım. Anlatmak istediğini oldukça güzel bir şekilde kâğıda dökmüş.
"Ruhlar için RAMAZAN MENÜSÜ :
İsmail Raci Faruki, TEVHİD
Ali Şeriati, DİNE KARŞI DİN
Garaudy, ENTEGRİZM,
Aliya İzzetbegoviç, İSLAMİ DEKLERASYON,
Kemal Özer, DECCAL TABAKTA
Adorno, KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ
Benjamin R. Barber,McWORLD’E KARŞI CİHAD
Tayfun Atay, GÖRÜNÜYORUM O HALDE VARIM"
Kadını erkeğe tabi kılan bu yaygın "ataerkil kültürel yapılanma", toplumsal cinsiyet, kimlik, rol, tutum ve davranışlarının kadına ve erkeğe benimsetilmesinin aynı zamanda hem eşitsizlik yaratan, hem de erkek iktidarını pekiştiren bir süreç olarak değerlendirilmesini kaçınılmaz kılar.
Söz konusu "eşitsiz" toplumsal cinsiyet kurulumunu netleştirme yolunda Türkiyede sıklıkla kullanılan iki deyiş üzerinde karşılaştırmalı olarak durmak yararlı olur. Bunlar, "erkek gibi kadın" ve "kadın gibi erkek" deyişleridir. ...
"Kadın gibi erkek" (Kadınsı erkek) ifadesi, erkek bireye yönelik bir olumsuzlama yahut negatif değer atfı içerir. Böyle bir erkek, duygusal, zihinsel, ruhsal, ama hepsinden öte fiziksel bir zafiyet içinde algılanan; tartışma ve münakaşalarda alttan alan; edilgen ve kırılgan; ayrıca da yumuşak huyluluk, şefkat ve güleçlik gibi kadınlıkla özdeşleştirilen tavır ve davranışlar segileyen erkektir.
Bu klişeleştirme, ataerkil bir kültürel örüntü içerisinde eşitsiz olarak gerçekleşmektedir. Dolayısıyla bir erkeği "kadın gibi" diye nitelediğimizde birey bazında tek bir erkeğe hakaret ve aşağılamada bulunuluyor gibi görünse de burada genel anlamda kadınlık ve kadınların aşağılandığı söylenebilir.
Tayfun Atay, özellikle mevcut iktidara karşı eleştirel bir tutum sergileyen bir yazar-akademisyen-antropolog. Sadece kitaplarında değil, köşe yazılarında da görebilirsiniz bu tutumunu.
Feminizm ile alakalı yapılan çeşitli araştırmalar başlarda kadının toplumdaki ezilmişliğine odaklanır. Ancak daha sonraları, kültürel normlardan aslında erkeğin de