Rıfat Ilgaz dediğimde aklınıza ilk ne gelir? Tabii ki
Hababam Sınıfı! İtiraf ediyorum okumadım ama çok izledim. Benim gibi sizlerin de izlerken kahkaha ile güldüğüne eminim. Peki Rıfat Ilgaz Hababam Sınıfı'nı neden yazmış ve nasıl bu kadar güldürebilmiş, biliyor musunuz? Buyurun cevabını kendinden dinleyelim.
Soru: ‘’Nasıl bu
...
Bugün Pazar
Ve ben seni çok özledim..
Dışarı çıkmak istiyor canım
Tek başına haytalık etmek
Islanmak Pazar sabahında yağmurda
Boş caddelerde dolaşmak
Vitrinlerine bakmak mağazaların
Sağlık uyarısı!! Uzun bir yazı, ben uyarımı yapayım da sonra “gözüm senin yüzünden bozuldu” deyip tedavi masraflarını ödetmeye kalkarsanız karışmam! Hiç okumamak seçeneğine de sahipsiniz, sağlık söz konusu, doktor tavsiyesi ile okumayacak olanlara hak veririm. Herkes kendince ölçsün: Kitabı yeniden yazmaya niyetlenip yarı yolda vazgeçmişim gibimsi
Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Bugün pazar
Daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar
Daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Gecenin üzerime örttüğü çiy damlalarından kurtulup, doğrularak günün ilk öğününü, belki de mideme girebilecek birkaç lokmayı bulabilmek için hayatın içine atılıyorum. Benim olan tek şey şuradaki boş çöp tenekesinin yanında duran karton parçası. Gecenin ayazında bedenimin bütün sıcaklığını çekti oda. Beni sömürdü resmen, taş gibi kalktım yattığım
Bizi okuyan, okuyacak olan herkese merhaba. Biz kim miyiz? Az bekleyin ya da beklemeye ne hacet kendimden başlayarak tanışalım sizlerle, sonrasında söz diğer arkadaşlarda.
Ben Neşe Cengiz 'in kitabına da adını verdiği ilk öyküsünün kahramanı Alaaddin. Evet evet buna lütfen dikkat edin Alattin değil Alaaddin.
Küçük Emrah film repliklerini az
Öncelikle, zamanında babamın kitaplığından aşırıp kendi kitaplığıma dahil ettiğim, lakin yıllar boyunca tozunu almak dışında başka bir ilişki kurmadığım bu değerli eseri, bir etkinlik marifetiyle elime alıp okumamı sağlayan değerli okur dostlarım
Sen iki ters bir düz kırgınlıklar örerken beş numara şişle
Yumuşacık kakaolu kekler yapardı karşı evin annesi
İmrenirdim
Mutfağındaki eksik malzemeden bihaber
Tepeleme dolu kızgınlıklar yüklerdim dişlerimin arasına
Bilmezdim anne
Karşı evin babasında bitermiş iş
Bunu görmezdim
Hep başın ağrırdı
Başın, hep ağrırdı
Sırf bu yüzden bile bazı
''Çocuk daha henüz çocukken kollarını sallayarak yürürdü.
Derenin ırmak olmasını isterdi, ırmağın sel,
bir su birikintisinin de deniz olmasını.
Çocuk henüz çocukken çocuk olduğunu bilmezdi.
Her şey yaşam doluydu ve tüm yaşam birdi.
Çocuk henüz çocukken hiçbir şey hakkında fikri yoktu.
Alışkanlıkları yoktu
Bağdaş kurup otururdu,
Mustafa Ural, korkuyorum demedi; gerginim demedi; güçlüyüm demedi; gelecekten umutluyum demedi ama biz hepsini onun peşinden sokak sokak gezerken hissettik. İstanbul sabahının ilk ışıklarında kah bir sabahçı kahvesine girdik kah Türkçe ezan okunan bir camiye kah sırf sıcak diye bir hamama.
Nohuttan yapılmış kahveyi içtik, akşamdan kalmış bayat
Hayatında bir tane köy romanını eline almayan, birkaç tane Türk Klasiğini dahi okumayan insanların köy çocukları üzerinden çıkar sağlamasına göz yuman kitleler kandırıldık, aldatıldık demeye mahkûmdur. Toplumcu Gerçekçi Edebiyat sizlere yapılan yardımları reklam "gösteriş" olarak yansıtan çıkar sahibi insanları ayırt edebilmeniz
Bu aralar okuyasım yok. Bu aralar dediğim, çarşambadan beri. Aslında yeni öykücülerdi gözüme kestirdiklerim, yerlilerden, okur, anasını ağlatır, en az 10 öykü kitabı bitiririm niyetindeydim. Olmadı.
Bodrum'daydık. Senesini unuttum. Keçiboynuzu alırım niyetine köylülerin kurduğu pazara gitmiştim. Zelo, kızım, daha 5 yaşında bile yoktu. Terlemiş
Gri bulutların beraberinde yağmur getireceği ne kadar kestirilebilir bir şeyse
Hakan Sarıpolat 'ın bir gün karşımıza bir öykü kitabı ile çıkacağı da onu az-çok tanıyan bilen insanlar için o kadar kestirilebilir bir şeydi... Çünkü o, yazarlığa giden bu süreci gözlerden uzak yaşamadı... Tam tersi, yazılarıyla,