Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar yaşadıkları yerden uzaklaşmaktan neden bu kadar çok korkarlar acaba? Bir tür kendine güvensizlik mi? Yoksa sürüden ayrılanı kurt kapar pisikolojisi mi? Hiçbir iletişim aracının olmadığı, haber kelimesinin dahi lugatta yer etmediği çağlarda yaşayan, aydınlık çağın insanlarının yaşadıkları topraklardan on kilometre ne güneye ne kuzeye ne de başka bir yöne gidememelerinin sebebi; dünyanın kıyısından düşme korkusuydu. Ya dünyanın kıyısına çok yakın bir yerde yaşıyorlarsa? Bugün dünyanın düz bir tabak olmadığını ve kıyısı olmadığını biliyoruz. Ama beyinlerimizin kıyıları var artık. Hayallerimizi fazla öteye götüremiyoruz bile. Mazallah kıyısından düşüveririz aşağıya. Olumsuz bilgiye, habere açık beyinlerimiz, bizi yaşadığımız mekânlara hapsediyor. Yanlı verilen haberlerin paranoyasındayız adeta. Uzaktaki insanlar tehlikeli, her an canımıza ve malımıza kastedebilirler düşüncesinin esirleriyiz. Kökeni eski çağlara dek uzanan varsayımlarla, evlerinden dahi uzaklaşamayan, dünyanın kıyısından aşağı düşme korkusu yaşayan insanlar; ya dünyanın kıyısından çok uzaktaysam diye düşünmezlerdi herhalde. Eminim düşünenleri vardı, şimdi olduğu gibi. O insanların korkusu bilinmeyene idi. Ya günümüzün insanınki neye? Bilinene. Bildikçe öğrendikçe, bildiklerinin korkusuyla paranoyaklaşan modern insana ne demeli? Peki bu bilgi ne kadar doğru? Yani başkalarının bildikleri. Başka insanların tecrübe ve kapasiteleriyle bize ulaşan tamamen yanlı bilgi ne kadar doğru? Başkalarının tecrübe ve düşünceleri beni hiç ilgilendirmiyor. Ben o insanları tanımak istiyorum.
Sayfa 154 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
“Tıbbın doğruluğu tecrübe ile, peygamberlerin doğruluğu da mucize ile bilinir.” İmam-ı Gazali.
Sayfa 84 - Dib yayınları 3.Baskı 2021Kitabı okuyor
Reklam
"Yalnız insanlar, yalnız olmayan akranlarından daha genç ölmektedirler. Araştırmacılar Amerika'lıların beşte birinin yalnızlığı tecrübe ettiğini ve bu durumun uzun vadede sigara içmek kadar sağ­lığa zararlı olabildiğini keşfetmişlerdir."
Ben putperest değilim, kitaba tapmıyorum; içindeki ses, içindeki ışık, içindeki sevgi, içindeki ruh, içindeki çile, içindeki gözyaşı, içindeki tecrübe, içindeki Tanrı çekiyor beni. "
Sayfa 40
Tecrübe denen şey yaşananları sıfırla çarpmakmış.
Geçenlerde aklıma ne geldi biliyor musun o evlendikten sonra?” “Ne?” “Aşk diye bir olay var. O aşk dedikleri olay ne biliyor musun?” “Ne?” “Aptallıktan başka bir şey değil. Harcadığım paranın haddi hesabı yoktu, harcadığım zamanın haddi hesabı yoktu. Ama şu bir gerçek ki; öğrendim. Tecrübe dedikleri olay bu olsa gerek.”
Reklam
"Bir nevi kimya ki âlimi yoktur, tecrübe ettikçe biriken cahilliktir Aşk!"
"İmkansız dedi gurur Riskli dedi tecrübe Manasız dedi mantık Yine de denemeye değer dedi kalp"
“Mademki pek beyinsiz, eşek gibi bir şey olmadığını iddia ediyorsun. Elini kolunu bağlayan yok ya! Dilenci gibi boş yere sızlanacağına sen de talihini bir tecrübe et... Muvaffak olursan ne âlâ... Olamazsan: “Ne yapalım; elimizden geleni yaptık ama olmadı” der, kabahati kör talihe yükler geçersin.”
Kendi çocukla­rıma, bana gözyaşlarına, mücadelelere ve dualara mal olan hâzineyi verebilmeyi çok isterdim ama yapamam. Anne kalbim onları hayal kırıklığından ve acıdan kurtarmak isti­yor fakat hayat böyle işlemiyor. Her birimiz büyümek için acıları tecrübe etmeliyiz. Her birimiz kendi yolumuzu ya­ratmalıyız.
Sayfa 30 - Epsilon YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.