Kitap, istikbale yollanan mektup… smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür.
Susma halimin tefekkür olmasını, konuşma halimin zikir olmasını, bakışımın da ibret bakışı olmasını emretti Rabbim.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Bundan başka daha neler!.. Bizzat aklın mahiyet ve key fiyeti üzerinde hiçbir tefekkür çilesi çekmeyen, son derece dar ve havasız bir akılcılık; ve üstelik bu akılla Allah ve Resulünü inkardan başka çare yokken, onları güya kabul edip, akıl mizanına vurma gayreti ve böylece tezatların en dipsizi ne düşme felaketi...
....Tefekkür vuzuhla başlar, kurtuluş şuurla.
Sayfa 54 - Kırk AmbarKitabı yarım bıraktı
Kadın, din adına, gelenek adına ve Fatıma'ya benzemek adına perdenin arkasına itilerek hayattan soyutlanmıştır. Bu bahanelerin hepsine de kılıf uydurulmuştur. İffet adına, namus adına ve ''Kadın çocuklarının eğitiminden sorumludur.'' bahanelerine sığınılarak yapılmıştır bütün bunlar. Anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu. Geri kalmış, yeteneksiz, bir tahtası eksik olan; okuma, eğitim, öğretim, tefekkür, kültür, medeniyet ve toplumsal terbiyeden yoksun olan bir kişi; nasıl olur da yarının nesillerini eğitmeye layık olabilir?
"Kaderimizi çizen Avrupa'nın siyasî ihtirasları; kullandığımız kelimeler onun emellerinin dile getiriyor. Kulağımıza fısıldanan lâfızları hudut ve şümûllerinden habersiz fısıldayıp duruyoruz... Tefekkür vuzuhla başlar, kurtuluş şuurla."
Sayfa 54 - Kırk AmbarKitabı okuyor
Reklam
“İnsana en yakışan hal hüzündür” diye düşünürdüm uzun seneler boyu. Hâlâ severim hüznün envai çeşit hallerini, o hazan demlerini, yalnız ve sakince düşünmeyi, bol bol tefekkür etmeyi. Ama artık inanıyorum ki insana en çok yakışan, vicdandır. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, hangi etnik kökenden, sosyal tabakadan, ailevi geçmişten, dini yahut kültürel eğilimden, kılık kıyafetten, köy, kasaba ya da şehirden gelmiş olursak olalım, hangi sofradan kalkıp nasıl bir çatı altında uyursak uyuyalım, kulübe ya da malikâne hiç fark etmez, vicdandır bize en çok lazım olan, en vazgeçilmez, en elzem, yeter ki vicdan...
Sen dinden imandan ne anlarsın! Ben ibadetlerin en yücesini yapıyorum: Kendimi dinliyor, bu dünyadaki yerimi, görevimi sorguluyor, Allahıma ulaşmaya çalışıyorum. Buna "tefekkür" denir. Senin kıldığın namazdan da daha yücedir Allah indinde.
Din tasarımının doğası onun gizemli her şeyden bağımsız olmasını gerektirir. Din her insanın yerine getirmesi gereken bir ödevdir, bu nedenle herkesin anlayıp kavrayacağı düzeyde açık olmalıdır. İnsan ticaretin sırlarını öğrendiği gibi dini öğrenmez. Din kuramını tefekkür yoluyla öğrenir. Gördüğü şeyler üzerinde fikir yürüterek ya da okuduğu, duyduğu şeylere dayanarak inancını oluşturur, sonra da uygulamaya başlar.
Yunan, sadece akıl ve (plastik) zevk harikasıdır. Aklı uzanabileceği en uzak noktalara kadar götürmüş ve nihayet ona “geber, sende iş yok!” diyebilmiştir. Fakat ruh emrinde büyük aklı bulamamıştır. Bu da zaten filozofun değil, peygamberlerin işidir. Böyleyken, tek başına rehbersiz akıl nereye kadar gidebilir, göstermiş ve nasipsiz Batıya örnek olmuş tefekkür zemini… Din olarak inandığı ustûre, (Mitoloji)lere gelince, hayal gücünü belirtmekten ileriye geçemez, beşeri hırslarla dolu tanrı tasavvurlarından ibaret bir oyuncak panayırı…
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.