Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kalb-i Selim 1
Rabbbimizin bizleri huzûr-i ilâhisine kabûl buyurması da ancak “kalb-i selîm” ile mümkündür. Kalb-i selîm, mâsivâdan arınmış ve mücellâ bir ayna gibi Hakk’ın cemâlî sıfatlarının tecellîgâhı hâline gelmiş bir kalbdir. Hak Teâlâ, kulunun kalbinde cemâlî sıfatlarının tecellîlerini görünce onu sever ve ondan razı olur. İşte böylesine kıymetli olan
Her namazı son namazın gibi kıl!
Namazlarını, hayata vedâ eden kimse gibi kılabilen bir mü’min, her gördüğü manzarayı âhiret penceresinden seyreder gibi yaşar. Böyle bir rûhî olgunluğa sahip olanlar, hayat yolculuğunda hiç İblis’le yoldaşlık edebilirler mi? Nefsânî arzularının esareti altına girerler mi? Dünyevî ihtiraslara gönül kaptırabilirler mi? Âyet-i kerîmede: “Her canlı
Reklam
Tefekkür-i Mevt...
Tefekkür-i mevtin başka hiçbir şeyle mukâyese edilemeyecek mühim bir tesiri vardır. Bu hususta Rebî bin Hüseyin, şöyle der: “Kalbim, ölümü hatırlama işinden uzaklaşırsa, onun fesâda uğramasından korkarım. Şâyet kendimden öncekilere muhâlefet edecek olmasaydım, ölünceye kadar kabristanda otururdum.”
Sayfa 212
Tefekkür-i Mevt'in Neticesi...
▫️Hayat sahnesinin son perdesi olan ölüm, herkesin kendi âkıbetini haber vereceği bir ayna gibidir. Bir kul, nefs sultasında ve dünyayı gâye edinerek yaşarsa, kabir ona karanlık bir dehliz olarak görünür. Ölümün hatırlanması bile hiçbir şeyle mukâyese edilemeyecek derecede onu muzdarip kılar. ▫️İnsan nefs engelini aşar ve tefekkür-i mevt netîcesinde rûhunda meknûz olan melekiyet istikâmetinde merhaleler kat ederse, ölüm, hayâl ötesi muazzam ve müteâl olan Rabbe vuslatın mecbûrî bir şartı olarak görülür. ▫️Böylece ekseriyetle insanlarda soğuk ürpertilere sebep olan ölüm, onda bir sevgiliye kavuşma heyecanına dönüşür.
İnsan ' daki Nefisler
☰ İslam ve İhsan NEFSİN MERTEBELERİ Nefsin yedi mertebesi vardır. Bunlar; Nefs-i Emmâre Nefs-i Levvâme
Reklam
Tefekkür-i Mevt
''Kalpler, hayatın akışı içinde yaşama sevinci ile ölümden ürperiş gibi iki müthiş zıtlığın içinde çalkalanır durur. Dâimî bir akış hâlinde olan hayat ve ölümün hakîkî mânâları idrâk edilmeden, yaratılış sır ve hikmeti ile insanın gerçek mâhiyeti de kavranamaz.''
İman gözlüğü ile bakana her gün bayram ...
... bir defa o temaşagâha gönderir. Hem zaman ve mekân cihetiyle pek geniş olan o bayramı; asırlara, senelere, mevsimlere hattâ günlere, kıt'alara taksim ederek herbir asrı, herbir seneyi, herbir mevsimi, hattâ bir cihette herbir günü, herbir kıt'ayı, birer taife ruhlu mahlukatına ve nebatî masnuatına birer resm-i geçit tarzında bir ulvî bayram yapmıştır ve bilhâssa rûy-i zemin, hususan bahar ve yaz zamanında masnuat-ı sağirenin taifelerine öyle şaşaalı ve birbiri arkasında bayramlardır ki, tabakat-ı âliyede olan ruhaniyatı ve melaikeleri ve sekene-i semavatı seyre celbedecek bir cazibedarlık görünüyor ve ehl-i tefekkür için öyle şirin bir mütalaagâh oluyor ki, akıl tarifinden âcizdir. Fakat bu ziyafet-i İlahiye ve bayram-ı Rabbaniyedeki İsm-i Rahman ve Muhyî'nin tecellilerine mukabil İsm-i Kahhar ve Mümît, firak ve mevt ile karşılarına çıkıyorlar.
46 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.