Gülce Gül
Yaş aralığı: 0-5 yaş
Ormanda yaşayan yavru ayıcık gün boyunca etrafını gözlemler ve onu mutlu eden tüm nimetler için Allah’a teşekkür eder.
Yemekler, oyuncaklar, etraftaki çiçekler ve ağaçlar, arkadaşlar, kitaplar, aile, gökyüzü… Kitabımızdaki bu sıcacık hikayeyi okurken ne çok nimet ile donatılmışız bunu fark ettik. “Şükür” kavramını çocuklarla birlikte düşündük.
Bu güzel zamanlarda ailecek sohbet edebileceğiniz, tefekkür ve iman konusunda çok güzel bir kitap. Tavsiye ederiz.
.
.
.
#çocuk
#ramazan
#kitap
#çocukkitapları
#çocukedebiyatı
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيم
أَجْمَعِينَ وَصَحْبِهِ وَآلِهِ مُحَمَّدٍ سَيِّدِناَ عَلىَ وَالسَّلاَمُ وَالصَّلاَةُ الْعَالَمِينَ رَبِّ لِلهِ اَلْحَمْدُ
Namazın Fazileti, Hukuku Ve Hikmetleri
Mümine göz aydınlığı olarak namazı farz kılan Allah Teâlâ’ya hamdolsun. Salât ve selâm nebiler serveri Hz. Muhammed Mustafa'ya Sallallâhü Aleyhi
M. Oldenberg de , onu "tanrısız bir din" diye isimlendirir. Budizm'in bütün esası, inananların Dört Seçkin Hakikat olarak adlandırdıkları dört önermede bir araya getirilmiştir. Bunların birincisi, acının varlığını eşyanın sürekli değişimine bağlar; ikincisi, acının sebebini arzu da bulur; üçüncüsü, arzunun bastırılmasını acının sona erdirilmesinin tek yolu olarak görür; dördüncüsü, acının sona erdirilmesi için geçi lmesi gereken üç safhayı -doğruluk, tefekkür ve murakabe, hikmet ve doktrin hakkında tam bilgi-sıralar. Bu yolun sonuna -Nirvan'a ile kurtuluşa- bu dört safha geçildikten sonra ulaşılır.
Budist, içinde yaşadığı ve acı çektiği bu oluş aleminin nereden geldiği ile ilgilenmez; onu bir olgu olarak kabul eder ve bütün mücadelesi, ondan kurtulmaya yöneliktir. Öte yandan söz konusu kurtuluş çalışmasında, kendisinden başka güveneceği hiçbir şey yoktur; onun "mücadelesinde, ken disine yardım etsin diye çağıracağı hiç kimse olmadığı gibi, teşekkür edeceği bir tanrısı da yoktur".
Şükrün zıddı yalanlama ve inkârdır. Nimetlerdeki ilahi kasti reddetmektir. Biz bir nimete şükretmediğimizde bir kere o nimetin varlığını yalanlamış oluruz. İkincisi, o nimeti Allah'ın bize verdiğini de yalanlamış oluruz. "Bunun neresi nimet?" demiş oluruz. Halbuki o bir nimet, o Allah'ın bit lütfu. Cenâb-ı Hak onu verirken nimet kastıyla vermiştir. Biz bunu şükürsüzlükle karşıladığımızda Cenâb-ı Hakk'ı da tekzip etmiş oluruz.
İnkâr; görmezden gelmedir, yok saymadır. Bir insanın bize olan bir iyiliğini görmezden gelmek, onu hiç yapmamış gibi düşünmek, bir teşekkür bile etmemek onu rahatsız eder. Teşekkür, insanın en büyük vazifelerinden birisidir. Şükür, nimetin varlığını görmek demektir. Nimetin varlığını kabullenmek esasında şükrün başlangıç seviyesidir. Bu davranış, insanı vebalden kurtarır ama ileri seviyeleri de vardır bu işin.
O nimetin derinliğini, güzelliğini, niteliğini ölçerek görmek başkadır. İşte buna "hakiki şükür" denir. Nimetlerin varlığına şükretmek bir seviyedir ama "Hangi nitelikte bir nimet, ne kadar büyük bir nimet, o nimet olmasaydı ne olurdu, eli- mizden gitseydi ne duruma düşerdik, böyle tam zamanında gelmeseydi ne kadar zor durumda kalırdık?" Nimetin gerçek derinliklerine inmek işte bu tür bir tefekkürle mümkündür.
Yemek yerken yemeğin tamamına bir şükür, boynumuzun borcudur ama öyle insanlar vardır ki her lokmayı tefekkür ederler. Her lokma için besmele çekenler de vardır. Her lokmada gerçekleşen bir minnettarlık nerede, yemekten "Elhamdülillah!" diyerek kalkıp gitmek nerede? Bu ikisi arasında büyük fark vardır. Şükrün mertebeleri sonsuzdur.
Bu mecrada, biz okurlar, birçok kitap okuyup içerisinden alıntılar paylaşıyoruz ve incelemeler yazıyoruz.
Ne var ki, kimi kitapların okurlar için yeri apayrıdır. Hayat yolculuğunda bize ailemiz ve dostlarımız dışında, (burada kullandığım 'biz' zamiri, okurları kasteder.) kitaplarımız da eşlik eder. Kimi zaman çıktığımız