Bütün nimetlerin Hak'tan olduğunu bilmekle birlikte, o nimetlerin bize ulaşmasına vesile olanlara teşekkür etme nezaketini göstermek de, Hakk'a şükrün mühim bir şartıdır. Nitekim hadis-i şerifte: "İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a şükretmiş olmaz." buyrulmuştur.
Şükür, insanlık aynasıdır. İnsanlara teşekkür, bir nezaket ve ahlak meselesidir. Bizlere çok kıymetli bir hediye gönderen hayır sahibini unutarak, sadece hediyeyi getiren zata teşekkürle iktifa etmemiz, ne kadar tuhaf ve yanlış ise; nimetleri bize ulaştıran sebeplere bağlanıp asıl müsebbibi, rızka takılıp Rezzak'ı unutmak da o kadar büyük bir nankörlüktür.
Kabul edilen bir şükür, yalnızca sözle ifade edilen şükür değildir. Gerçek bir şükür, birbirine bağlı üç unsurdan oluşur. Bunlar; ilim, hal ve ameldir. İlim; bütün nimetlerin Hak'tan geldiğini bilmektir. Hal, nimetlerin gerçek sahibine karşı hürmet ve muhabbet duymaktır. Amel ise; bu duyguların gerektirdiği şekilde, şükrü hem dil ile hem de bedenen yaşamak, nimetleri Hakk'ın rızasına uygun olarak kullanıp O'na isyandan sakınmaktır.
[Somuncu Baba Dergisi, Sayı: 194 ]