Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Aslıhan Üte
Aslıhan Üte
@tehanuu
'Bunalıyoruz çocuk, bunalıyoruz.
Biçim veremediğimiz şeylerin biçimini alıyoruz.'
Mimar
İstanbul
23 Ağustos
130 okur puanı
Mart 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Captivating
I want to improve my English skills. So I decided reading English books.
Firstly, if I read this book in Turkish, I wouldn't like that much. But in English, I think it was good choice for me.
This book is really fluent. I couldn't put it away some midnights. I was curious about what was going on. But I reached middle of this book, I estimated the killer which was right :( Normally I don't prefer this kind of book, it is like a movie. (By the way its movie came out :)) But in English, it was really helpful for me for motivating to finish :)) I think book's characters don't explain themselves clearly. Normally I am really satisfaid that I understand characters deeply. But in that book it couldn't happen.
If you are boring while reading these days or your aim is like me (improving reading skill in English), I highly recommended this book. Apart from these things I don't recommend. I don't understand why this book is loved too much :))
İlk defa Ayfer Tunç okuyorum ve çok şey kaybettiğimi farkediyorum. Ben bu kitaba aslında 2 sene önce başlamıştım. O zamanlar psikolojik olarak da pek iyi değildim. Kitap da biraz kasvetli olunca ve dili de kuvvetli olunca beni daha kötü etkilediğinden dolayı kitabı başka bir zaman okumak üzere rafa kaldırmıştım.
Kitaba gelecek olursak bazı yerleri tıpkı bir şiir. Bir sürü yerin altını çizdim, birçok yerinde kendimi buldum. Kendimden sakladığım karanlık tarafları bu kadar güzel anlatmasına da şaşırdım. Yaşamın anlamını, anlamsızlığını, aşkı, aileyi, hayatı, hayatın dibini sorguluyor. Bunu da o kadar usul usul ve o kadar vurucu bir şekilde yapıyor ki. Bu ikisi aynı anda nasıl olabiliyor anlamıyorum. İnanılmaz etkilendim. Uzun süredir bu kadar etkileyici bir dile denk gelmemiştim. Kitabı bitirdiğimde içimde oluşan boşlukla birlikte burukluk bir süre devam edecek sanırım.
Ayfer Tunç'un başka kitaplarını da okuyacağım bir an önce. Aynı zamanda yaşadığımız için kendimi şanslı hissediyorum.
Uzun süredir çok merak ettiğim, yeni baskısı olmadığı için okuyamadığım bir kitaptı. Sonunda okudum ve ba-yıl-dım! 2 perdeden oluşan bir tiyatro metni bu kitap. 5 ana karakter var ve her karakter başka bir şeyi simgeliyor. Hatta bence orada olan ağacın da simgelediği şeyler var. Ana metaforumuz tabiki de Godot.
Vladimir ve Estragon Godot'yu bekliyorlar. Beklerken zaman kavramını da yitiriyorlar. Bir süre sonra somut ve soyut olan da birbirine karışıyor. Ne gerçek ne hayal, hangi olay oldu, hangisi olmadı. Gittikçe karmaşıklaşıyor. Karmaşıklaştıkça da anlamsızlaşıyor. Sisifos'u anımsattı bana bu Godot'yu bekleyiş.
Peki kimdir bu Godot? Herkesin hayatta bir Godot'su olduğunu düşünüyorum. Hepimiz kendi Godot'muzu bekliyoruz. Umarım bir gün gelir.
Son olarak bu alıntıyla bitirmek istiyorum.
"-Ben artık daha fazla buna devam edemeyeceğim.
-Öyle sanıyorsun.
-Ayrılsak mı birbirimizden? Daha mı iyi olur sanki?
-Kendimizi yarın asarız. Godot gelmezse.
-Ya gelirse?
-Kurtulacağız."
Bu kitaba kalbimi bıraktım.
Okur Takip Önerileri
Bir oturuşta bitirebileceğiniz kitaplardan. Oldukça akıcı ve anlaşılır, anlamı da bir o kadar derin. "Her şey sizin elinizde" mottosunu benimsiyor. Hayatınızı cennete çevirmek de cehenneme dönüştürmek de sizin elinizde. Bu anlayışın bu kadar basit anlatılmasına ve formülüze edilmesine karşı çıksam da bahsettiği dört anlaşmayı hayatımızda uyguladığımızda çoğu sıkıntıdan özgürleşeceğimiz de kesin. Ufkum genişledi demesem de iyiki okumuşum dediğim kitaplardan biri. Okuyun, bir şey kaybetmezsiniz.
Bu kadar iyi yorumlar almış bir kitabı sevmememe şaşırdım açıkçası. Psikoloji alanında çok okuma yaptığım için mi yoksa aileden gelen bir travma mirasım olmadığı için mi bilmiyorum. Kitap biraz bana sihir gibi geldi. Yaşadığın sıkıntılar sana ait değil, aileden (özellikle 3 kuşak) miras aldığın travmalar, bunları farket ve kurtul. Abra kadabra. Hiçbir psikolojik sıkıntının bu kadar basit olduğunu düşünmüyorum. Daha doğrusu bana mantıklı gelmiyor. Danışanların hikayelerine de yer vermiş olmasına rağmen bazılarına ne yalan söyleyeyim inanamadım.
Çok büyük katliamların, soykırımların genden gene aktarıldığı bilimsel olarak da kanıtlanmış. (Nazilerin yaptığı soykırımlar mesela) Bunlar gerçekten sonraki nesilde bir travma etkisi yaratabilir, bu yorumum diğer hikayeler için geçerli.
Çok merak ediyorsanız okuyun tabiiki, benim göremediklerimi görürsünüz belki.
Bayılıyorum terapi odası hikayelerine. Kitap EMDR uygulayan bir psikoloğun 3 danışanının hikayesini anlatıyor. Kitaptan oldukça etkilendim. Bu hikayelerde yer yer kendimi buldum. Bu kadar psikoloji kitabı okumama rağmen hala her kitapta farklı bir farkındalık ediniyorum. Ayrıca kitap oldukça akıcı, dili sade. Yer yer gözlerim doldu okurken. Terapi odası hikayelerini sevenler mutlaka okumalı.
Son zamanlarda okuduğum psikoloji kitaplarının arasında en çok etkillendiğim kitap bu oldu. Bu kitaptan hemen önce aynı yazarın kitabı olan Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Yetişkin Çocukları'nı okumuştum. O kitap da çok güzel olmasına rağmen daha çok tanımlama ağırlıklıydı. Ama bu kitap direkt olarak size çözümleri sunuyor.
İçerisindeki egzersizlerle kendinizi hem daha fazla keşfederken hem de ailenize ve özellikle kendinize karşı nasıl davranmanız gerektiğini farkediyorsunuz. Kendinize ebeveynlik ederek tekrar büyütme fırsatını elde ediyorsunuz. Çok etkilendim. Kesinlikle herkes okumasını öneriyorum. Dönüp dönüp sürekli okuyacağım bir kitap oldu bu.
Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Açtığı Yaraları İyileştirmekLindsay C. Gibson · Sola Unitas · 2021183 okunma
Ailenizle olan ilişkinizi oldukça fazla sorgulayacağınız bir kitap bu. Olgunlaşmamış ebeveynleri tanımladıktan sonra, onların çocuklarını da iki kategoriye ayırarak (içselleştiriciler ve dışsallaştırıcılar) bunları da açıklıyor. Küçüklüğünüzde "hayatta kalabilmek adına" istemeden üstlendiğiniz rollerden bahsediyor. Ve sonra da "işe yaramayan" rolleri bırakmanız, bu fantezilerden kurtulmanız gerektiğinden.
Oldukça sarsıcı bir kitap olsa da çözüm önerilerinden tam olarak bahsetmiyor, daha çok tanımlama yapan bir kitap. Gerçi bu tanımlamalar da aklınızdaki sisi dağıtmanıza yardımcı oluyor. Herkesin okuması gerektiğini, özellikle de ebeveynlerin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
Bu kitap aşırı duyarlı insanlar için mini bir rehber. Okudukça aşırı duyarlı bir insan olmadığımı farketsem de kitap benim için bir zaman kaybı olmadı. Bazı olaylara karşı bakış açımı da değiştirdi. Kitap, aşırı duyarlı insanların kişilik özelliklerini tanımlayarak, böyle olmalarının bir "farklılık" ya da "yanlışlık" olmadığını, aksine doğru ortamda ne kadar güçlü ve yaratıcı olduklarından, kendilerini oldukları gibi kabul etmeleri gerektiğinden, aşırı duyarlılık hallerini değiştirmektense bununla nasıl başa çıkıp yaşadıkları çıkmazdan kendilerini kurtarabileceklerinden bahsediyor.
Kendinizi aşırı duyarlı ve hassas bir insan olarak tanımlıyorsanız ya da yakın çevrenizde böyle insanların olduğunu düşünüyorsanız okumanızı tavsiye ederim.
Bu dönemde irademi güçlendirmeye çalışırken ve alışkanlıklarımı incelerken bana ilaç gibi geldi bu kitap.
Kitabın ana fikri şu şekilde; yapmak istediğimiz şeyleri bir alışkanlığa çevirirsek her defasında karar verme yükünden ve irade göstererek çaba sarfetmemize gerek kalmadan otomatik olarak o işi yaparız. Ayrıca hayatı nasıl yaşadığımızı günlük olarak yaptığımız şeylerin belirlediğinden ve günlük hayatımızı da alışkanlıklarımızın belirlediğinden de bahsediyor.
İnsanları alışkanlık tarzlarına göre 4 eğilime ayırmış ve bunları uygulayıcı, sorgulayıcı, zorlayıcı ve isyancı olarak isimlendirmiş. Bu tiplere göre iyi alışkanlık kazanmanın yolları ile kötü alışkanlıkları terk etmenin yollarını araştıran detaylı bir çalışma yapmış.
Bu konuda kendinizi geliştirmek istiyorsanız kitabı öneririm. Kitabı okurken sıkılmasanız da bazen gereksiz uzatılmış bölümlerle karşılaşıyorsunuz. Ayrıca bazen de yazarın "kontrol manyaklığına" varan hareketlerine şaşırıyorsunuz.
Bu kitabı okumadan önce "Çocuklukta Boşluk Hissi" kitabını okumanızı öneriyorum. Çocuklukta boşluk hissi kitabı, hissettiğiniz boşluk duygusundan, nasıl oluştuğundan ve hayatınızı nasıl şekillendirdiğinden bahsederken, bu kitap ise o boşluk hissini yaratan duygusal ihmalin sizi nasıl etkilediğinden, eşinizle, çocuklarınızla, ebeveynlerinizle ve çevrenizle ilişkinizi nasıl bir çıkmaza soktuğundan bahsediyor. Ayrıca bunu düzeltebilmek adına size farklı farklı yollardan her ilişki tipi için ayrı ayrı çözümler de sunuyor. Kitabı genel olarak beğendim.
İçinizde tanımlayamadığınız bir boşluk hissi varsa, duygusal zekanızın düşük olduğunu düşünüyorsanız - ki yeni farkettiğim kadarıyla benim öyle - siz de duygusal ihmalin bir kurbanı olabilirsiniz. Okuyun, pişman olmazsınız.
Son zamanlarda bu tarz kendine yardım kitaplarını çok fazla okuyorum. Psikoloji kitaplarının bana iyi geldiğini hissediyorum. Başkalarının hayatlarını okumayı, vaka çözümlemelerini, sorunları ile nasıl baş ettiklerini okumak bana da iyi geliyor. Sanırım bu sıralar bu tarz kitapları üst üste okuduğum için olsa gerek, bu kitap bana biraz sığ geldi. Bu tarz kitapların aktif kitap olması lazım. Bu kitap pek de aktif değildi.
Kitap çocuklukta yaşanan duygusal ihmalden bahsediyor. Farklı ebeveyn prototipleri gösterip, onların yaptıkları hatalardan ve çocuk olan bizlerin bu hatalardan nasıl etkilendiğimizden, bu durumlara ayak uydurmak için nasıl çözüm ürettiğimizden bahsediyor. Kitap oldukça da akıcı.
Sorunu anlatmada, duygusal ihmalin yetişkinlikteki izlerinden, ebeveynlerin yaptıkları hatalardan oldukça güzel bahsetmiş. Ancak çözüm noktasında biraz tıkanmış. Çözüm noktası biraz sığ geldi ancak kitap kesinlikle okunmaya değer. Şu anda kendiniz için değilse de çocuğunuz varsa veya çocuk istiyorsanız çocuğunuz için okunmaya değer. Bu zinciri bir yerde kırmak lazım.
Bu kitaba elim çok gitti, bir hevesle başlamayı düşünüp geç kalmışlık hissi ile kitabı yerine koyduğum çok oldu. En sonunda kendimi motive ederek başladım kitaba. İyi ki de başlamışım.
Kitap antik öncesi felsefe tarihinden başlayarak günümüze kadar geliyor. Felsefe tarihinde (hatta ekonomi, siyaset ve bilim tarihinde) önemli isimlerin düşüncelerini, düşünüş şekillerini, yaşadıkları zamandaki toplumun sosyo-ekonomik durumlarını ele alarak felsefi akımları tanımlıyor. Ufuk açıcı bir kitaptı.
Felsefeye başlangıç kitabı niteliğinde olduğundan dolayı, önceden bu alanda okumalar yaptıysanız, kitabın bazı yerlerinde bilgileriniz tekrara düşüyor olsa da kitap size geniş bir perspektif sunduğu için öncesi ve sonrası bağlamı ile baktığınızda aslında bildiklerinizi de pekiştiriyor oluyorsunuz.
Ayrıca kitabın kurgusuna da bayıldım. Gerçekten çok ince düşünülmüş ve kurgusu sayesinde o bilgi havuzunda boğulmadan kitapta ilerleyebiliyorsunuz.
Her kitabın kendi zamanı olduğuna inanıyorum. Benim gibi "geç kalmışlık hissi" ile okumaktan vazgeçenler varsa eğer bir daha düşünün derim.
Onun dışında da herkese okumasını tavsiye ediyorum.
Bu kitabın baskısını çok aradım, ancak maalesef yeni baskısı olmadığı için sahaflarda fahiş fiyatlara satılıyor. İnternette biraz araştırma sonucunda pdf dosyasını buldum, çıktı alıp bu şekilde okudum. Böyle olduğu için üzgünüm. Ayrıca benim gibi bu kitabı okumak isteyip baskısını bulamayan varsa benimle iletişime geçtiğinizde kitabın pdf ini size de gönderebilirim.
Kitaba gelecek olursak. Kendine yardım kitaplarından okuduğum en etkili 180 sayfaydı diyebilirim. Hazmetmem zor oldu. Kurban-Kurtarıcı-Zorba denen Kurban Oyunu döngüsünü ailemden başlayarak hayatımın her alanında olduğunu ve beni nasıl içerisine çekerek hayatımı zindana çevirdiğini farkettim. Bu farkındalık beni sarstı.
Kirabı okurken bazen, yok bu kadarı da olamaz dediğiniz şeylerin, biraz düşündükten sonra nasıl da olduğunu farkediyorsunuz. Kitap ağır, zorlayıcı. (Kitabın dili oldukça anlaşılır, kazandırdığı farkındalık ağır.)
Hipnoterapiyi hayatımın ilerleyen aşamasında düşünebilirim. Kitaptan da yaptığım çıkarımlara göre iyileşme için farkındalık evet önemli ama kalıcı çözüm için yeterli değil.
Böyle bir kitap yazıp bize farkındalık kazandırdığı için Diane'ya teşekkür ederek okudum bu kitabı. Bu farkındalıkla ne yapacağım artık benim sorumluluğumda.
Bence bu kitabı herkes okumalı. Yalnız hassas zamanınıza denk getirmemenizi tavsiye ederim.
Not: Bu platforma çok sık girmiyorum da mesajları çok geç görüyorum. Kitabın pdf'ini istiyorsanız lütfen bana mail atın, ben size atarım. Mail adresim: aslihanute@gmail.com
Yeni psikolojik akım olan Bilişsel Davranışçıl Terapi'nin Şema Terapi'sini konu alıyor. Temelde çocuklukta hayatta/güvende kalabilmek adına oluşturduğumuz 11 adet şemadan bahsediyor bu kitap. Ve bu şemaların çocuklukta işe yaradığını ancak şu anda bize köstek olduğunu, farkına varıp üzerinde çalışarak bu şemaları teker teker bırakarak hayatta özgürleşmemizi hedefliyor. Ancak kitap oldukça zorlayıcı. İki kere yarım bıraktım ve kendimi zorlayarak tekrar başladım. Yorucu ve sert bir kendine yardım kitabı. O yüzden de etkili olduğunu düşünüyorum. Ayrıca aktif de bir kitap. Gösterdiği ödevleri, yönelimleri düzenli olarak uygulamak gerekiyor değişmek için. Her bir sıkıntını didik didik ederek ilerlemek gerekiyor.
Ben etkili ve faydalı olduğunu düşünüyorum. Okunup geçilecek bir kitap değil, aktif olarak katılmak gerekiyor. Bu konularla ilgileniyorsanız, kendinizi değiştirmek istiyorsanız ve sabrınız, gayretiniz varsa öneririm.
