Birinci Dünya Savaşı'nda Ermeniler Rus ordularıyla birlikte Osmanlılara karşı savaşan ve onlara hizmet eder durumdaydı. Yerli halkla çatıştılar, mukatele (karşılıklı öldürme) oldu ve bazı yerlerde katliam da yaptılar. Tabii bu infial yaratıyor. Karşılıklı çatışmalar oldu. Nihayetinde hükümetin "1915 - Tehcir Kanunu" ile Ermenilerin daha kontrol edilebilir bir yer olan Suriye'ye nakline karar verildi. Bu kitlenin naklinde örgütsüzlük ve ulaşım araçlarının kıtlığı nedeniyle bir felakete dönüştü. Müttefik Almanya ve Genelkurmay Başkanı görevi gören General Bronsart von Schellendorg tehcir planları üzerinde ısrar etmiştir. Talat ve Enver Paşalar da bu teklif ve tehcir düzenini kabul ettiler. Fiilen ortaya çıkan isyan sonucunda düşman orduyla işbirliğine karşı alınan bu tedbirin bazı yerlerde yürütülmesine karşılık Anadolu'nun uzun mesafeleri içinde felakete yol açtığı gerçektir. Yurtdışındaki bazı bilgisiz kaynaklarda da Mustafa Kemal Paşa'nın Ermeni Tehciri'nde rol oynadığı söyleniyor. 1915 ve öncesi itibariyle Sofya'da ataşemiliter olduğu için paşanın burada rol oynayamayacağı açıktır.
Sayfa 79
“İmparatorluğun elde kalan bölgelerini elde tutmak için yeni yöntemler geliştiren İttihat ve Terakki yöneticileri, dil ve kültür bakımından Türk egemenliğine dayalı bir toplum yaratmak amacıyla tehcir, iskan ve asimilasyon siyasetleri uygulamaya koyarlar.”
Sayfa 27
Malum olduğu üzere Nekbe, İsrail'in kuruluşuyla birlikte Filistinlilere reva görülen soykırım, sürgün, tehcir ve katliamların hepsinin genel adı.Günümüzde hâlâ devam eden, dünyanın dört bir tarafında10 milyona yakın Filistinli mültecinin içinden atamadığı acılı bir süreç bu.
Tehcir kanunun mimarı Talat Paşa, 1918'de Berlin'deyken kendisiyle mülakat yapan Muhittin Birgen'e bu konuyu şöyle değerlendirmiştir."Kim ne derse desin,ben yaptığım şeyi biliyorum, Muhittin .Biz bir yaşama veya ölme harbine tutuştuk.Eğer o sıralarda ihtilâle veRus ordusuna karşı mağlup olsaydık bugün Anadolu'da Türk parmak ile gösterilecekti.O zaman mağlup olamadık, yaşamak hakkımızı tahkim etmek bir vazife idi.Ben bu vazifeyi yaptım.Belki bana bu gün herkes,hatta sende levmedersiniz(kınarsınız).Fakat bir zaman sonra sonra Türkler benim ismimi hayırla yadedeceklerdir. Bu işte kimsenin mesuliyeti yoktur, bütün mesuliyet benimdir. Kanun karşısında mesul olan adam benim. Elbette kanunu neşrederken arkadaşlarımla mutabık kalarak hareket ettim.Fakat tabiattaki şiddetin bütün mesuliyeti bana aiddir. Kanun çok yumuşakta tatbik edilirken öyle olmadı. Bu benim tarafımdan ister arzu edilmiş, ister mani olunmamış bir şiddet olsun, neticede gene mesul benim. Bununla beraber bu işin üzerinden hayli zaman geçmiş olduğu halde asla nadim(pişman) değilim.
Filistin için tehcir (göç ettirme) Suriye için tedhiş(zor kullanma) ve Hicaz için ordu kullandık. Yafa kıyılarında Balfur'un beyannamesini bekleşen hesaplı Yahudiler, bu uğurda kafa değil, bir portakal bile feda etmediler. Hicaz ayaklandı; Suriye ise sustu.
Sayfa 48 - Pozitif YayıneviKitabı okudu
**** “ Tehcir, ‘ göç ettirme’ demektir. “ ****
Berlin’de yaşayan Soğomon Tehliryan adlı genç, soykırıma tanıklık etmiş biri olarak intikam ateşiyle yanıyordu. 1921 Mart’ında bu fırsatı yakaladı ve Almanlara sığınmış Talat Paşa’nın arkasından yaklaştı, omzuna dokundu ve yüzünü döndüğünde tabancasını ateşledi: ‘Bu, ailem için.’ Sonrasında da
Topraksız halkların karşı karşıya kaldıkları haksızlıkları ve katliamları kronolojik olarak inceler. Katliamların ortak karakteri olarak, sorumluların cezasızlığı ve ödüllendirilmeleridir. Topraksız halkların hiçbir zaman uluslararasılaşmadığının bilicine erken varmış, onların tehcir ve soykırım süreçlerinde ve sonrasında yüzüstü bırakılmalarını unutmamıştır.
Hicran
Hicran; ayrılığın hüznü, birinden veya bir yerden uzak kalmanın hasretidir. Gönülde kapanmaz yara, ayrılığın yüküdür. Arapçadan dilimize giren sözcük, hicri, hicret, muhacir ve tehcir ile aynı köktendir. Kelimenin tarifi kolay. Bir de gönlünde hicranı taşıyana sormak gerek. - etimoloji
250 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.