Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
mallarım, milletin ve partimindir
Gerçi İş Bankasında kendi parası sayılan bir sermayesi vardı. Ama o bu parayı hiçbir zaman kendinin saymazdı. Nitekim ileride vereceğimiz vasiyetlerinde, bu paranın gelirini Dil Kurumu, Tarih Kurumu gibi te­şekküllerin giderlerine karşılık tuttu. Bu gelirlerin ancak pek küçük bir kısmını ve pek mütevazı miktarlarda, hemşiresinin ve bazı
Sayfa 295
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Reklam
Üstadları Menderes'i severler tabi...
Resmi ilanlar sistemi, Resmi İlanlar Kanunu'na dayatılarak yürütülen ve daha önce de değindiğimiz gibi bugün de içinden çıkılamayan bir baskı, daha doğrusu zehirli bir örümcek ağı sistemiydi. Dünyanın hiçbir demokrasisinde bunun eşi, benzeri yoktur. Bu şeytani bir zekanın buluşudur. Başlangıçta belki de sadece dar bir menfaat kombinasyonu
Sayfa 173 - Remzi Kitabevi
·
Puan vermedi
VAKA Harun Özkan 304 Sayfa-2016 Ren Kitap Yayın Paramedik, ambulansta çalışan sağlık personelidir. İlk ve acil yardım konusunda özel eğitimler almış kişidir. Bir paramedikin görevi acil durumlarda insanlara yardım etmektir. Paramedik unvanına sahip olmanın en güzel yanı insanlara umut ol- maktır. Paramedik olsun, acil tıp teknisyeni olsun 112
Vaka
VakaHarun Özkan · Ren Kitap · 2018537 okunma
360 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
BELLADONNA ∆ ADALYN GRACE ∆ Size gizem ve sırlarla dolu bir kitapla merhaba diyorum. Kitabın en sevdiğim yönü ile başlamak istiyorum son sayfalara kadar gizem ve sırları koruması ve bunu takip eden ters köşeler, ihanetler ve en güzeli de tutkuydu... Herkesin bir gizemi ve sırrı mutlaka vardı hatta iç içe geçmiş bir şekilde! Karakterlerin ise
Belladonna
BelladonnaAdalyn Grace · Artemis Yayınları · 2023564 okunma
103 syf.
4/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Öç almak isteyen bir mumyadan daha korkunç bir şey düşünebilir misiniz?
Eserin ön sözünde de bahsedildiği gibi ne klasik korku edebiyatında ne de klasik korku sinemasında mumya veya Mısır tarihi konusuna pek değinilip, işlenilmiyor. Gerçekten bu konuyu anlamakta güçlük çekiyorum. Nasıl bu kadar zengin bir alan görmezlikten gelinebiliyor. Mesela ben bu alan söz konusu olunca kendimi durduramıyorum; Mısır tarihi,
Mumya’nın Mezarı
Mumya’nın MezarıGiovanni Scognamillo (Jean Gennaro) · Kumsaati Yayınları · 2012115 okunma
Reklam
336 syf.
·
Puan vermedi
Hatice DÖKMEN derlemesiyle, yazarlarımız yine birbirinden güzel, duygulu öyküleri ile eşlik etmişler Sözcüklerin Dansı kitabımıza. Sözcüklerin Dansı Kibele Edebiyat Antolojisi 'nin ikinci kitabı. Her bir yazarımızın kendine özgü üslubu ile yazılmış 50 öykü. İnsan yaşamında ne çok yol, kendi beninden ne çok ben vardı! Hepsinin ortak gayesi şimdiki beni oluşturmaktı. Ben kim miyim? Bugün diri yarın ölü bir insan… Beklerken yaşadıklarımdı hayat Oysa o kadar çok hayallerim vardı ki, gerçekleştirmem gereken programlarım vardı ki... İşte o gün öğrendim 'Neden?' sorusu tek başına bir paragrafmış... -Ah be kızım bu insanlık nereye gidiyor? Herkes menfaat peşinde. Yalan ağızlarından değil gözlerinden okunuyor. Elli bir yazarla katıldığımız bu antolojide elbette ki acı var. Her yazarın, hayatın değişik bölümlerine farklı pencerelerden bakıp kendine özgü bir dille kaleme aldığı elli bir öykünün kahramanlarının tabii ki kendine has acıları var. Hayatın içinden kahramanların; aşamadıkları duvarları, hayal edip çıkamadıkları yolları, çıksa bile karşılaştıkları engelleri var. Yolda kalmak, devam etmek ya da geri dönmek var. Doğum ile ölüm arasındaki ince ve uzun çizgide yaşama dair her şey kitabın satır aralarında saklı.
Sözcüklerin Dansı
Sözcüklerin DansıKolektif · Kibele · 202315 okunma
Buraya kadar yapılan tanımlamaya göre, karşılaştırma liberal Batı dünyasıyla Mao'nun Çin'i arasındaki ilişkiye benzemektedir. Liberal Batı dünyasında kamusal hayat, insanların hayatın nihai gayesi anlayışlarından sıyrılmış olan faydacı bir sahadır. Mao'nun Çin'indeyse, tek bir kamusal iyilik ve onun için yaşayan bir toplum vardı; her vatandaş hayatını ona endekslemeliydi. İbn Rüşt bunu geçerli bir örnek olarak kabul eder miydi bilemeyiz; fakat onun demokrasiden kastettiği asıl şey, kamu sahasının kodamanların özel oyun sahasına dönüştüğü ve onların güç rekabetlerinin er ya da geç tiranlığın kurulmasıyla son bulacağıydı: Kamu gücünün ve gelirlerin kişilerin malı olması her ikisinin de ortak yönüydü. Kodaman ailelerin halkı perişan etmesi İran'ın karakteristik bir özelliğiydi ve bu "bizim birçok şehrimizde" de görülmüştü. İbn Rüşt, bugünkü şehirlerin çoğu daha önceden demokratikti, diyordu. İbn Rüşt, kolektif çıkarlar sahasının bu şekilde kodaman ailelerin tasarrufunda kalmasına karşı olduğu için, Platon'un şehrin koruyucu ailelerini (yani yöneticileri ve askerleri) ortadan kaldırmasını onaylıyordu. Kamu gücünü kullanan insanların özel mülkiyeti, eşleri ve çocukları olmamalıydı. Bu insanlar sıkı disiplin altında hep birlikte yaşamalı, birlikte yemeli, eşlerini ve çocuklarını paylaşmalıydı. Bu onlara insan sevgisi aşılar ve tek çıkarlarının kamuya hizmet etmekten geçtiğini anlamalarını sağlardı.
Sayfa 286 - Kapı Yayınları 145, Araştırma İnceleme 34, Medival Islamic Political Thought, Çeviren Hakan Köni, 1. Basım Ekim 2007Kitabı okuyor
560 syf.
7/10 puan verdi
herşey çok uzatılmış hissetdirdi
Ohm ohm bu kitabı bitirmenin şerefi ile ve yarı rs havasinda olmanın etkisiyle şunu soylemek istiyorum efm kitap hoş gerçekten hoş ikiz kardeşinizin bir kızı olduğu ve kasabada kimse kardesinizi sevmedigi halde araçsız ve telefonsuz kalmamız sanırım başımıza gelebilecek en kötü şey ama bizi kurtaracak bir vikingimiz varken bunlar hakkında neden endiseleniriz ki... Kitap güzeldi naomi bir noktada bana cidden kendimi hatırlattı sinir bozucu derecede yapılan programi herşeyi bir şekilde halletmeye çalışıp kimseden yardım almak istememesi ona cidden ısındım gerçek hayattaki ben gibi. Hayatı hep iyi olmak üzerine işlemiş bir kız hayatta tek gayesi zaten kardeşi kotuyken ailesine bir hayalkırıklığı olmamak olması beni derinden yaraladı genel puanım 7 zorlaşan 8 klasik bana layık değilsin artık benim gözümde 3 puan ve vikingin ayrılık süresinde söylediği sözler köpek gibi pişman olmak yerine kızımıza kuru laflar demesi ve babasından bahsettikten sonra aramız iyi diyip sonra hemen teklif etmesi evet romantik ama cidden mi dedirtti biri seni kullan at peçete gibi görmüşse ve geçmişi acı içinde diye affetceksen nasıl ebeveyn olursun ki herneyse beğendim öneririm ama gereksiz uzun bulduğum yerler vardı not en sevdiğim nokta honky Tony regl zamanıydı knoxun bu davranışı onu biraz kurtardı diyebilirim kanlı günlerde gerçek bir beyfendi olduğunu da belirtirim.....
Üstesinden Gelemediğimiz Şeyler
Üstesinden Gelemediğimiz ŞeylerLucy Score · Martı Yayınları · 2023298 okunma
Makinelerle kuşatılan ve ölünceye kadar onlarla birlikte yaşayan, yaşamak zorunda bırakılan fertler "mekanikleşti". Ferdi ve toplumsal erdem buharlaştı. Aç, susuz ve sahipsiz bırakılan ruh, yaşadığı ıstırap ve acı sebebiyle intiharı tek çıkış yolu gördü. "Uygar" dünyadaki intihar istatistiki bilgileri meydanda. Evet, Batı insanlık tarihinde görülmemiş bir başarıya imza attı. Fakat beraberinde yine insanlık tarihinde emsali olmayan acı ve ıstırap yaşattı insanlığa. Yaşatmaya da devam ediyor. Asıl ve esas gaye insanı mutlu etmekti. Bilim de teknoloji de devlet de bunun için vasıtaydı. Bunca zenginlik ve şaşaaya rağmen insanoğlu bir azınlığın dışında mutsuz, tasalı... Yanlış yapılan ve yanlış giden bir şeyler vardı. Batı adamının elde edilen başarılarla sarhoş olması ve sonra diğer milletleri de sarhoş etmesi, bu yanlışın ve eksikliğin görülmesine engel oldu. Başka bir ifadeyle "madde'ye endekslenmiş düşünce yapısı ve bu düşüncenin ikame ve idame ettiği hayat organizasyonu ahlaki erdemleri geri ve lüzumsuz gördü. Böyle bir eğilim kutsal yolda yavaşlamak ve hatta durmak demekti. Durmak ve duraklamak yoktu. Komşu, komşusundan üstün duruma gelme, işçi işçiden daha fazla kazanma, patron diğer patronlardan daha fazla tahakküm ve güç toplama emeli ve devletin de diğer devletlerden daha üstün ve yaptırımcı olma gayesi... Batı adamı bu fırsatı iyi değerlendirdi, üstelik yegane güç olan devlet aygıtını kendine uyarlayarak ve arkasına alarak...
Reklam
Âkif'in Sanat Anlayışı
Sanatkâr kendi iç dünyasını eserine hiçbir şekilde yansıtmamalıydı. Bu tarif, Âkif'in sanat anlayışını bire bir vermektedir: Gerçeği yansıtmak! Sanatın gayesi hiç değilse büyük acıların yaşandığı buhran dönemlerinde sadece budur: Şudur benim cihanda en beğendiğim meslek Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek! diyen Âkif'e göre sanatın üç esası vardı: Hayat, hakikat ve müşahede.
Sayfa 235 - Kapı Yayınları, Genişletilmiş Yeni Baskı (8.basım)
Sen seversin diye ..
Biri için 'sever, hoşlanır, mutlu olur, diye bir şeyler yapmak ne kadar değerli diye düşündüm eve dönerken. Çağımızda 'İnsan' bir iş girişimi oldu biliyorsunuz. Yaşamı onun parasal sermayesi ve görevi de sanki; "Ben bu sermayeyi en iyi yatırıma nasıl çeviririm?" sorusuna yanıt aramak için daha çok koşmak tek gayesi. Her
Belli bir zihniyetin havariliğini yapan tarihçiler(!), kalben bağlı oldukları Batı gücenmesin diye Tanzimat'ı göklere çıkarırlar. Neden? Çünkü Tanzimat hareketinin bir tek gayesi vardı: Gayrımüslümleri Müslümanların seviyesine çıkarmak... Ne yazık ki bununla da kalınmadı.
·
Puan vermedi
Bridgerton kardeşlerden Hyacinth Bridgerton gerçektende gözümüzün önünde büyüdü. Gregory İle yaptığı bezelye savaşları, yengesi Penelope’ye zamk gibi yapışması ve en yakın arkadaşı Felicity ile yaptıkları ile gönlümde yer etmeyi daha kendi sırası gelmeden başarmıştır. Hyacinth Bridgerton kişiliği ile hem kardeşleri arasında hem de girdiği ortamda
Öpüşünde Saklı
Öpüşünde SaklıJulia Quinn · Epsilon Yayınevi · 0708 okunma
Sanatkar kendi iç dünyasını eserine hiçbir şekilde yansıtmamalıydı. Bu tarif, Akif'in sanat anlayışını bire bir vermektedir: Gerçeği yansıtmak! Sanatın gayesi hiç değilse büyük acıların yaşandığı buhran dönemlerinde sadece budur: Şudur benim cihanda en beğendiğim meslek Sözüm odun gibi olsıın, hakikat olsun tek' diyen Akif'e göre sanatın üç esası vardı: Hayat, hakikat ve müşahede.
Sayfa 195 - PdfKitabı okudu
313 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.