Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” adlı romanı, beni derinden etkileyen bir eser oldu. Kitabı bitirdikten sonra uzun süre etkisinden çıkamadım. Özellikle Raif Efendi'nin sessiz, silik ama iç dünyasında fırtınalar koparan hali beni çok etkiledi.
Raif Efendi'nin Almanya’da Maria Puder’le tanışması, onunla kurduğu duygusal bağ, sonra Türkiye’ye dönmek zorunda kalması… Ve yıllar sonra Maria’nın aslında onu terk etmediğini, hatta bir kızları olduğunu öğrenmesi… Bu olaylar hem hüzünlü hem de insanın içini acıtan türdendi.
Kitaptaki şu söz beni en çok etkileyenlerden biriydi:
> "Dünyada bir tek insana inanmıştım... bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı."
Bu cümle, güvenmenin ne kadar kırılgan bir şey olduğunu çok güzel anlatıyordu.
Roman; yalnızlık, aşk, güven, hayal kırıklığı gibi temaları sade ama derin bir dille anlatıyor. Sabahattin Ali’nin anlatımı çok akıcı, duygular ise çok samimi. Raif Efendi ve Maria Puder karakterleri hâlâ aklımdan çıkmıyor.
Kürk Mantolu Madonna, sadece bir aşk hikâyesi değil; insanın içindeki yalnızlığın, kırgınlıkların ve duyguların romanı. Bence herkesin bir kere okuması gereken, çok özel bir eser.