288 syf.
7/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Cinayet öldürdükten (birini suya fıydırdıktan) sonra bitmiyormuş
Genelde kitaplarla bağ kurmanın yolunu bir şekilde bulur en dandik kitaptan bile olabildiğince etkilenirim ancak Therese Raquin'de fazlasıyla etkileyici bir konusu olmasına rağmen o hissi yaşayamadım. Belki yazarın ustalık eserlerinden biri olmadığından belki de yanlış bir zamanda okuduğumdan. Konusunu da anlatmak istemiyorum, kitabın arkasındaki tek bir cümle yeterince anlatıyor konusunu. Aslında kitap hakkında konuşmak da istemiyorum, berbat bir eser olduğundan değil. Sadece kitabı az önce bitirmiş olmama rağmen ne tam olarak hatırlayabiliyor ne de hakkında söyleyecek bir şey bulabiliyorum. Belki de hiç etkilenmediğimi sanarken fazlasıyla etkilendim bu çitlembikten.
Therese Raquin
Therese RaquinEmile Zola · Boyut Yayınları · 20052,689 okunma
384 syf.
·
Puan vermedi
Yazar kitabın ilk bölümünde Suriye'ye belli aralıklarla yaptığı ziyaretler neticesinde edindiği bilgi, tecrübe ve deneyimlerini aktarıyor bizlere. Daha sonraki bölümde ise Suriye'nin farklı şehirlerine yapmış olduğu gezilerden bahsediyor. Şehirlerin tarih dokusu ve özellikleri bahsedilirken sanki oradaymışçasına bir hisse kapıldım. Anlatılanlar fotoğraf ve haritalar ile desteklenmiş ve bu da kitaba ayrı bir zenginlik katmış doğrusu. Şehrin sokaklarını okuyun ve gözlerinizi kapatıp hayal edin bir an sanki siz gidip gezmişsiniz hissi yaratıyor. Bu bölüm böyle bir tad bıraktı bende. Kitabın büyük bir bölümünde ise Suriye'ye ilim yönünden katkı sağlayan âlimlere genişçe yer verilmiş. Kitabın sonuna yaklaştıkça ise savaşın Suriye üzerine etkilerini okumaya başlıyoruz. Bu bölümden öncesine kadar büyük bir iştah ve heyecanla okuduğum kitabı bundan sonra üzüntü ve keşkelerle okudum. Ülkemiz insanlarının Suriye denilince akıllarına gelen ilk belki de tek şey "sığınmacı" olmaları geliyor. Siyasi açıdan bakmak, değerlendirmek belki de böyle dar bir çerçeveden bakmaya neden oluyor. Ama ben bu kitabı okurken oraya dair bambaşka bir fikirler edindim. Ayrıca büyük bir ilim, tarih ve kültür zenginliğine sahip bir ülkenin işgaline, insanlarının ülkelerinden çıkmak zorunda kalmalarına da üzüldüm. Kitabı bitirip masama bırakırken dilimden dökülen son cümle 'Rabbim kimseyi vatanı ile imtihan etmesin' oldu.
Bir Rüyayı Hatırlar Gibi
Bir Rüyayı Hatırlar GibiTaha Kılınç · 0305 okunma
Reklam
304 syf.
6/10 puan verdi
Bölük Pörçük Yaşamlar, iki bölümden oluşan bir roman. Metnin yaklaşık üçte ikisini oluşturan ilk bölümde, Polonya’nın arkeolojik kazı alanı da bulunan küçük bir yerleşim yerinde, tüm ailesi Naziler tarafından öldürülünce tek başına saklanıp hayatta kalmaya çalışan yedi yaşında bir çocuk, Jakob Beer’in Yunan bir arkeolog tarafından bulunup evlat
Bölük Pörçük Yaşamlar
Bölük Pörçük YaşamlarAnne Michaels · Timaş Yayınları · 201342 okunma
114 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Instagram'da kitap önerisi yapan bir hesabın paylaşımında görüp almıştım. Kimse önermese sadece kitapçıda gezerken denk gelsem bile alacağım bir kitap açıkçası. Çünkü kapak resmi bile beni al oku ve derdine ders ekle der gibi. Yazarın hayatının bir kopyası olan eser siyasi karmaşanın ortasında kendisine alan açmaya çalışan bir yazarı anlatıyor. Hatta belki de yazar yaşadığı anları ve sonrasında olmasını istediği sonu bile belirlemiş kitabında. Eser akıcı bir üslupla kaleme alınmış bir çırpıda okunabilecek tarzda. İçerik ise umutsuz, kapana kısılmış, aklıma mukayyet ol dercesine... Yazarın gençken capcanlı olan kişiliğinin yıllar geçtikçe grileşmesi ve sona doğru kararması bana kendimi hatırlattı. Hatta kitabın son kısmında yazar hakkında yazılan kısım da geçen şu cümle: "Sadece yazmak zorunda olduğum şeye yer var zihnimde. Umarım daha fazla yer açılır." o kadar ben ki. Tek fark var arada; ben zihnimde yazı yazmak için bir alan olsun istemiyorum, yazılanları okumak için bir alan açılsın istiyorum. O kadar ki kitaplardan geriye kimse kalmasın kafamda. Umarım daha fazla yer açılır.
Felaketzedeler Evi
Felaketzedeler EviGuillermo Rosales · Jaguar Kitap Yayınları · 20172,464 okunma
213 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Okuduğum en yumuş mafya kitabı olabilir. Rus mafyası var kurgumuzda ama daha yumuşak daha aşk adamı bir Pakhan karakterimiz. Olaydan çok aşk ve duygular var. Anlaşmalı evlilik ana konusunda ilerleyen kitap hızlı bir dile sahip ki karakterlerin âşık olmaları, itirafları bir çırpıda oluyor. Ama itiraf ediyorum buna hiç takılmadım. Aksine aşırı keyifle okudum. Yani dark, sert bir kurgu değilse aradığınız mis gibi kurgu valla üstelik çabucak okunuyor. Okurken en çok diyaloglardaki şakacı havayı sevdim. Nina ve Roman o kadar rahat ve sıkmayan bir çiftti ki okudukça okuyasım geldi. Başlarda çok yumuşak, okuduğum mafya kitaplarına benzemeyen bir kurgu gibi gelince sevmeyeceğimden korkmadım desem yalan olur. Ancak okudukça o kadar içine girdim ki kitabın, hiç takılmadım valla yumuşluğuna. Roman aşırı tatlıydı. Âşık Roman tam kedi yavrusu gibiydi ama Pakhan Roman da gözü kara katildi. Nina'nın gücüne de ayrı hayran oldum. Çok orijinal bir karakteri vardı, hafif çatlak ama esprili kişiliğini çok ayrı sevdim. Kısa, çabucak okunan ve *bence* hiç sıkılmadan birkaç saatte bitebilecek bir kitap Tuvaldeki Yaralar. Sert, dark mafya kitaplarını sevmeyenler mutlaka okumalı bence. Sevenlerde daha yumuşak, aydınlık bir mafya kitabı olduğunu bilerek başlamalı. Kitapta tek Nina'nın son dakika büyüttüğü olayı ve araya giren, bana göre gereksiz uzun olan o ayrılığı sevmedim. Bir de kitabın daha uzun olmaması detayı var ki birkaç sayfa daha olsun da birkaç cümle daha okuyayım istedim. Bunun dışında mis gibi kafa dağıtmak kitap.
Painted Scars
Painted ScarsNeva Altaj · ‎Independently Published · 20221,600 okunma
610 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
6 Şubat depreminde tüm tuvallerim, kitaplarım, heykel çalışmalarım zarar görmüşken depremin ilk günü eve eşya almak için girdiklerinde o yağmurda incecik pijamalarımızla çıkmamıza rağmen kıyafet istemek yerine 'Emanet kitap o,onu çıkartın' dediğim kitap. Hep sorulur ya adaya düşsen hangi kitabı alırsın yanına, bir yangın çıksa kütüphanenden bir kitap kurtarma şansın olsa hangisi olurdu diye. Cevap olarak hep en sevdiğim kitabı söylerdim, Dorian Gray'in portresi. Ama gerçekte öyle olmuyormuş, bitirmek için çok zorlandığım defalarca yarım bıraktığım kitabı seçmiştim. Evet, o kitabı bitirecektim artık. Ve öyle de oldu,bitti. Tek cümle ile kitaptaki duyguyu özetlemek istesem başlarda "takıntı" derdim ama artık "acıyı sevmek" olduğunu düşünüyorum. Pek çok kez Huzursuzluk kitabından aşina olduğumuz harese kavramı geldi aklıma, acaba oradaki deve bu hikayedeki Kemal olabilir miydi? Kanadıkça bunu sevmesi, yarasını daha çok kanatması... Çukurcuma'ya gideceğim ama kitap bittikten sonra" dediğim için hiç uğramadığım semtte geçen bir kitap. Artık sıra Çukurcuma'da dolaşmakta :) 4213 izmariti yerinde görmek için Masumiyet Müzesinde başlayan devamında da Frank Art Studio, İRHM, Modern Sanat Müzesi ile devam eden bir rota.
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,7bin okunma
Reklam
136 syf.
6/10 puan verdi
Hangi Sevgiliye Mektuplar
Kitapta aradığımı bulamadım. Kitabın adını sevgiliye mektuplar koyunca ister istemez insanın ilgisini çekiyor, hangi sevgiliye yazılmış mektuplar acaba, diye. Sevgili sevilen hem de çok sevilen kişi demektir.Bu kitapta sevgiliye hitaben yazılmış bir tek mektup bulamadım.Belki benim anlayışım kıttır, bilemiyorum.Belki de rahmetli Yaşar Nuri Hocaya
Sevgiliye Mektuplar
Sevgiliye MektuplarYaşar Nuri Öztürk · Yeni Boyut Yayınları · 201914 okunma
508 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
"Deniz o kadar durgun,o kadar durgundu ki karıncalar su içerdi." Karadeniz balıkçı deyimi Bir Ada hikayesi'nin ikincisi./Karıncanın Su İçtiği Bu epigrafla başlıyor. Zaman:1915-1925 yılları arası, Mekan:Karınca Adası, Savaş,göç, soykırım gibi insanlığın utanç halleri, insanın,insan kalabilmek için gösterdiği direnc
Karıncanın Su İçtiği
Karıncanın Su İçtiğiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20174,027 okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Yalnız başıma otururken zihnimden geçenler bir kağıda dökülmüş gibi. Net bir üslupla çok doğru konulara değinmiş Schopenhaur . Özellikle şu cümle kitabın bi noktasını kısaca özetler nitelikte " Bi insan ne kadar kendi kendine yeterse , başka insanlara o denli az gereksinim duyacaktır. " iradenin ve insanın kendi fikirlerine sahip olmasının öneminden bahsederken günümüz dünyasındaki maddi bağımlılıktan çok sahip olduğumuz ruhun bizi hakikate götüreceğini hatırlatmış . Yatırım yapmamız gereken tek şey biziz. Son olarak kitapta da alıntısını yaptığı Seneca' nın şu sözüyle bitirmek isterim "okumaksızın geçen boş zaman bir tür ölüm , canlı bir mezardır ."
Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Okumak, Yazmak ve Yaşamak ÜzerineArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20133,688 okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.